Genç nüfus ve teknolojiyle yatırımlar artıyor

Hem küresel trendler hem de Türkiye’nin kendi dinamikleri, Ar-Ge ve inovasyon yatırımlarının önümüzdeki dönemde daha da artacağını gösteriyor. Türkiye, genç nüfusu, gelişen teknoparkları, büyüyen teknoloji şirketleri ve hızla çoğalan girişim ekosistemiyle bölgesel bir Ar-Ge üssüne dönüşme potansiyeline sahip. Ar-Ge’nin sadece ekonomik değil, aynı zamanda stratejik ve teknolojik bir mesele haline geldiği bu dönemde, Türkiye’nin güçlü adımlar attığı görülüyor.

MÜBERRA GÜREŞ |

MÜBERRA TAŞÇI GÜREŞ

Ar-Ge ve inovasyon, günümüz ekonomilerinin kaderini belirleyen en stratejik alanların başında geliyor. Ülkelerin küresel rekabet gücünü artırması, sanayide verimlilik sağlaması, teknolojik bağımsızlık elde etmesi ve yüksek katma değerli üretime yönelmesi, büyük ölçüde bu iki kavramın işleyişine bağlı. Dünya, dijitalleşme, sürdürülebilirlik ve yapay zekâ ekseninde yeni bir ekonomik dönüşüm yaşarken; Ar-Ge harcamaları ve inovasyon ekosistemleri hiç olmadığı kadar önem kazanmış durumda. Küresel Ar-Ge yatırımları son on yılda yüzde 40’ın üzerinde artış gösterdi. ABD ve Çin, dünyadaki Ar-Ge harcamalarının neredeyse yarısını tek başına gerçekleştiriyor. Güney Kore, Japonya ve Almanya gibi teknoloji yoğun ülkeler, GSYH’lerinin yüzde 3’ten fazlasını Ar-Ge’ye ayırarak küresel inovasyon yarışında ön saflarda yer alıyor. Sadece teknoloji devlerinin yıllık Ar-Ge bütçeleri bile pek çok ülkeyi geride bırakıyor: Amazon, Google, Samsung, Tesla gibi şirketlerin her biri yılda onlarca milyar doları yeni ürün ve teknolojilerin geliştirilmesine yatırıyor.

Dünya Ar-Ge harcamalarının sektörel dağılımında son yıllarda belirgin bir kayma göze çarpıyor. Yapay zekâ, yarı iletken teknolojileri, biyoteknoloji, ilaç geliştirme, elektrikli araçlar, yenilenebilir enerji, batarya teknolojileri ve kuantum bilişim, küresel yatırımların önemli bölümünü çekiyor. Sürdürülebilirlik, enerji verimliliği, döngüsel ekonomi, karbon azaltım teknolojileri gibi alanlar da yükselişte. Yapay zekâ destekli üretim, otomasyon ve robotik sistemler, şirketlerin Ar-Ge bütçelerinde her yıl daha büyük pay alıyor. Kısacası, dünya teknoloji yarışında ivme giderek artıyor ve ülkeler rekabet güçlerini korumak için Ar-Ge’ye daha fazla kaynak ayırmak zorunda kalıyor. Bu süreçte üniversiteler, araştırma merkezleri, teknoparklar, büyük şirketler ve startup ekosistemleri arasında güçlü iş birlikleri önem taşımaya başladı.

Türkiye, Ar-Ge ve inovasyonda son 15 yılda 2 kat büyüdü

Türkiye Ar-Ge ve inovasyon alanında özellikle son yıllarda önemli bir dönüşüm yaşıyor. Ar-Ge harcamalarının GSYH içindeki payı yüzde 1,3 seviyesine yükselmiş durumda. Bu oran gelişmiş ülkelerin gerisinde olsa da, son on yılda gösterilen artış Türkiye’nin kararlı bir şekilde teknoloji üretimine yöneldiğini ortaya koyuyor. TÜİK verilerine göre Türkiye’nin toplam Ar-Ge harcaması 2010 yılında GSYH’nin %0,84’ü iken 2024 yılında %1,46’ya yükseldi. Harcama tutarı da 2023’te 377,5 milyar TL seviyesinden 2024’te 651,8 milyar TL’ye çıktı. Ar-Ge personeli sayısı 2002’de 20 bin seviyesindeyken 2023’te tam zaman eşdeğeri 290 bin 850 kişiye ulaştı. Bu göstergeler, Türkiye’nin Ar-Ge kapasitesinin son 10–15 yılda yaklaşık iki kat büyüdüğünü ortaya koyuyor. Kamu desteklerinin artması, özel sektörün Ar-Ge’ye daha fazla yatırım yapmaya başlaması ve teknopark sayısının hızla yükselmesi bu gelişimin en önemli dinamikleri arasında. Türkiye’de bugün 90’ın üzerinde teknopark, 1.600’den fazla Ar-Ge merkezi ve yüzlerce tasarım merkezi faaliyet gösteriyor. Bu merkezlerde destek personeli dahil olarak yaklaşık 86.413 kişi görev yapıyor. Merkezlerde bugüne kadar 66.466 proje tamamlandığı belirtiliyor. İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa ve Kocaeli başta olmak üzere Anadolu’nun birçok kentinde kurulan teknoparklar, hem büyük şirketlerin hem de startup’ların teknoloji geliştirme çalışmalarına zemin hazırlıyor. Özellikle savunma sanayii, yazılım, oyun teknolojileri, biyoteknoloji, otomotiv, enerji, gıda teknolojileri ve malzeme bilimi Türkiye’nin Ar-Ge yetkinliğinin yoğunlaştığı başlıca sektörler olarak öne çıkıyor. TÜBİTAK’ın araştırma programları, KOSGEB’in inovasyon ve teknoloji destekleri, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın Ar-Ge merkezi teşvikleri ve teknoparkların sunduğu vergi avantajları, özel sektörün Ar-Ge yatırımlarını artırmasını teşvik eden önemli unsurlar arasında yer alıyor. Bu destekler sayesinde hem KOBİ’lerin hem de büyük şirketlerin inovasyon faaliyetlerine daha fazla ağırlık verdiği görülüyor. Türkiye’de savunma sanayii son yıllarda Ar-Ge ve inovasyonun lokomotifi konumunda. Yerli İHA/SİHA teknolojileri, radar ve elektronik harp sistemleri, füze teknolojileri, yazılım çözümleri ve platform geliştirme projeleri, Türkiye’nin teknoloji geliştirme kapasitesini dünya çapında bilinir hale getirdi. Bunun yanında oyun sektörü, biyoteknoloji ve medikal alan, elektrikli araç teknolojileri, batarya çalışmaları, yenilenebilir enerji, ileri malzeme teknolojileri ve tarım teknolojileri de güçlü bir inovasyon dalgası yaratıyor.

Teknoparklarda kadın liderliği artıyor

Ar-Ge ve inovasyon ekosisteminde kadın girişimcilerin görünürlüğü her geçen yıl artıyor. Türkiye’de kadın girişimci oranı 20 yıl öncesine kıyasla 2-3 kat artarak yüzde 10–15 seviyesine yükselmiş durumda. Teknoparklarda faaliyet gösteren girişimlerin önemli bir bölümünde kadınlar kritik görevlerde yer alıyor.

Ronaldo, yapay zeka dünyasına adım attı: CR7’nin 20 yıllık kariyeri tek platformda Satışı yasaklandı: Bakanlık bir oyuncağı piyasadan toplatıyor ABD, sığınmacıların çalışma izni süresini 5 yıldan 18 aya düşürdü Bakanlık çalışmalara başladı: Okula başlama yaşı değişecek mi? Kritik tarih belli oldu: Asgari ücrete ne kadar zam yapılacak? Tok-Yat geleneksel dürümünü Türkiye’ye açacak