Kimya endüstrisinin 5 maddelik yol haritası

Denge Kimya Ar-Ge, tasarım ve yenilikçilik üzerine yoğunlaştırmalarıyla dikkat çekiyor. Bu yaklaşım, European Foundation for Quality Management (EFQM) yönetim sistemi ile uyumlu olup, sürekli iyileştirme ve mükemmellik kültürünü teşvik ediyor. EFQM, liderlikten süreç iyileştirmeye kadar çeşitli alanlarda kuruluşlara rehberlik ederek rekabet avantajı ve sürdürülebilir başarı sağlıyor.

Haber Merkezi |

Halil Aksoy ile hem kimya ve tekstil sektörlerinin hem de Denge Kimya’nın hikâyesini konuştuk. Halil Aksoy, sektörde bulunduğu yıllarda temel değişikliklerin neler olduğundan başlayarak, ülke ölçeğinde ve küresel ölçekte alınması gereken önlemlerle ilgili düşüncelerini paylaştı.

▶“Kimya sektöründe sürdürülebilir işler yapmak için geri entegre olmak ve inovasyon olmazsa olmazdır.”

“1980’li yılların öncesinde şirketler ürünlerini ihraç etmeye başladılar. Sadece ürünler değil insan kaynağı da farklı ülkelere gönderilmeye başlandı. Süreç, iç kaynakların yetersiz kalması üzerine yabancı kaynak arayışına ve sonrasında üretim tesislerinin yurt dışına taşınmasına evrildi. Bu süreçte, Çin gibi ülkeler, yabancı yatırımları kendi lehlerine çekerek büyük fayda sağladılar. Avrupalı ve Amerikalı firmalar, üretim yapmak için Çin’e geldiklerinde, vergi indirimleri gibi teşviklerle karşılandılar ve bu sayede Çin, onların bilgi ve tecrübelerinden yararlanma fırsatı buldu. Çin mevcut nüfusundan yararlanarak büyük ölçekli üretimler ile her ne kadar ön planda olsa da Çin’in karşısında durabilmenin ve sektörde mücadele edebilmenin tek yolu vardı: İnovasyon! Biz de inovatif ürünlerimiz ile ön plana çıktık ve 30 yıllık başarımızı bu vizyonumuzla sürdürmeye devam ediyoruz.

İnovasyonu konuşurken küresel trendlere olan uyumluluktan da bahsetmemek olmaz. Denge Kimya’nın hikayesinin en başından itibaren inovasyonu konuştuk. İlk yıllarda yüksek kaliteli üretim yapmak trendler arasındaydı ve amacımızın temel taşlarındandı. Hatta Denge Kimya’nın logosundaki çift tik de kalitenin önemini sembolize eder. İki kez kontrolün önemini vurgular. Şimdilerdeyse kaliteli ürün ya da hizmet yeterli değil, yine küresel bir trend haline gelmiş olan sürdürülebilirliği de konuşmak zorundayız. Neyse ki bu olgu da yine Denge Kimya kurulduğundan beri konuştuğumuz ve değer silsilemizin içinde olan “doğaya saygıyla” birebir örtüşüyor. Şimdi inovasyon anlayışımız tüm dünyayla birlikte dönüşmüş durumda. Yüksek kaliteli ve sürdürülebilir ürünler üretiyoruz. Çünkü biliyoruz ki bugün “yeşil uygulamaları” dikkate almadan, karbon ayak izini bilmeden yerel ölçeklerde de üretim yapmak mümkün değil.”

Halil Aksoy’a, “Kendi üretim alanında rol modeli seçtiğiniz bir firma varsa, onun belirleyici özellikleri nelerdir?” sorusunu yöneltiyoruz. Aksoy, kendi iş alanında rol modeli olarak gördüğü, onlar gibi olmak istediği mükemmel firmaların özelliklerini altı başlıkta toparlayarak paylaşıyor:

“İŞ YAPIŞ ŞEKİLLERİNİN ÖNEMİ”

1- Rol model aldığımız firmalar, hissedar yönetimi yerine kendi kendini yöneten yapıları ve kaynaklarını Ar-Ge, tasarım ve yenilikçilik üzerine yoğunlaştırmalarıyla dikkat çekiyor. Bu yaklaşım, European Foundation for Quality Management (EFQM) yönetim sistemi ile uyumlu olup, sürekli iyileştirme ve mükemmellik kültürünü teşvik ediyor. EFQM, liderlikten süreç iyileştirmeye kadar çeşitli alanlarda kuruluşlara rehberlik ederek rekabet avantajı ve sürdürülebilir başarı sağlıyor. Bu firmaların stratejik yaklaşımlarının, sektörlerinde lider konuma gelmelerinin anahtarı olduğunu düşünüyorum.

2- Bu firmalar, tekstil sektörünün çok çeşitli alanlarına hizmet vermeye çabalıyorlar. Dünyada değişen koşulları dikkate alarak ve çok iyi pazar analizleri yaparak yeni alanlara açılım konusunu geçici değil, varlıklarını sürdürmenin değişmez şartı olarak görüyorlar ve gereğini yapıyorlar.

3- Vizyonlarının önemli özelliklerinden biri de bulundukları bütün pazarlarda “lider konumuna” gelmek ve bulundukları konumu korumaktır. Bu hedefe yönelik hareket ediyorlar. Hedeflerini yönetmeyi ve bunlara yönelik çalışmayı çok iyi biliyorlar.

4- Ayırt edici bir başka özellikleri daha var; eğer bir pazardaki paylarını kaybetmişlerse, o payı geri kazanmak için kararlı biçimde izliyor, bağlantı kuruyor, iletişim ve etkileşimlerini sürdürüyor, sonuç olarak geri dönüşünü sağlıyorlar. Kaybedilen pazar payını kazanma konusunda gösterdikleri özen gerçekten çok etkileyici. Pazarı gözlemleme, izleme ve değerlendirme disiplinlerinin başarılarının sırrı olduğunu düşünüyorum.

5- Yönetim şeklinden bahsettik, ancak Denge Kimya’nın temel prensiplerinden biri olan “kalite” anlayışının yönetim sistemini de şekillendirmesinin önemli olduğunu düşünüyorum. Ölçeğiniz uygun, teknolojiniz yeterli olabilir; ancak siz “yönetim kalitesini” sürekli geliştirmezseniz, uzun soluklu koruma ve geliştirme konusunda mutlaka bir yerlerde tökezlersiniz. Ben rol modeli olarak gördüğüm firmaların, çalışanları, tedarikçileri, müşterileri ve karar verici tüm çevrelerle olan ilişkilerine büyük yatırım yaptığını gözlemliyorum. İlişki yatırımı yapmaya gösterilen özen, ayrılan zaman ve kaynaklar, gözetim ve denetim onları rakiplerine göre farklı bir konuma taşıyor.

6- İlke, kural ve yasalara saygı konusunda en küçük bir tavize fırsat vermiyorlar. İlke ve kural odaklı olmaları bulundukları her yerde anlaşılabilmelerini sağlıyor; her anlamdaki etkileşimlerini güven üzerine kuruyorlar.”

Halil Aksoy’la daha önce de söyleşi yaparak işinde nelere odaklandığını okuyucularımızla paylaşmıştık. Rol modeli seçtiği firmanın özelliklerine de kafa yorduktan sonra kendi firmasında 30 yıllık gelişmelerin nitelik ve niceliğini bizlerle paylaştı.

“DENGE KİMYA HER 10 YILDA BİR DÖNÜŞTÜ” 

▶“Denge Kimya olarak 2023 yılının Mart Ayı’nda 30. yılımızı kutladık. Her 10 yılda bir önemli yapı, işlev kültür değişikliğine uğradı.

İlk 10 yılımız “ticari öğrenme” dönemiydi. İkinci 10 yılımız için “şirketleşme ve kurumsallaşma dönemi” diyebiliriz. Üçüncü 10 yıllık dönemi ise “tekstil kimyasalları odağını genişleterek kimya odaklı bir firmaya dönüşme” olarak tanımlayabiliriz.

İlk 10 yılda Eksoy Kimya’nın bayiliğini yaparken ticareti, müşteri ilişkilerini, ticaret yapmanın kendine özgü kurallarını ve kuralsızlıklarını, üretim-ticaret ilişkilerini, bölge odaklı olduğumuz için yerelde nelere dikkat etmemiz gerektiğini, ülke ekosisteminin önümüzü açan fırsatları kadar yolumuza set olan unsurlarını sahada elimizi taşın altına koyarak anlamaya ve içselleştirmeye çalıştık.

İkinci 10 yıllık serüvenimizde örgütlenmemizi oturtmaya odaklandık. Bölge odağımızı ülke geneline çevirdik. Ülkemizde tekstilin olduğu her bölgede; Bursa, Denizli, Kahramanmaraş’ta ekipler kurduk. Bir sonraki aşamada küreselleşme ve dünyaya açılma aşamasına girdik. Yine tekstil üretiminin yoğun olduğu Bangladeş, Pakistan gibi ülkelerde bayilikler verdik. Tüm bunları yaparken sistemleşme ve kalite standartlarından uzaklaşmamak için yönetim sistemimizi EFQM (European Foundation for Quality Management) olarak belirledik. EFQM’de 5 yıldızlık bir firma haline geldik.

20 yıllık bilgi birikiminin sonucunda artık hem ticaret alanında hem de inovatif ürünlerin tasarım süreçlerinde daha deneyimliydik. Geçtiğimiz 10 yılda firma yönetiminin değişim ve dönüşümündeki son durumumuz ise şöyle: “Tekstil kimyasalları odağından ayrılıp kimya odaklı hareket ederek ürün çeşitliliğini artırdık. Bu dönemde silikon kimyasındaki uzmanlaşmamızın en büyük yardımcılarından biri, dünya devi bir firmanın distribütörlüğünü yapmamız ve onlarla iş birliğimizden doğan bilgi birikimimizi yetenekli Ar-Ge çalışanlarımız sayesinde ayrı iş kollarına dönüştürmemizdir. Bu yolculukta teknik bilgilerin yanı sıra yönetim ve hizalanmamızdaki değişiklikler de yeni sektörlere girişimize yardımcı oldu. Silikon kimyasındaki uzmanlığımız bizi endüstriyel boya ve kaplamalar alanında çalışmaya yöneltti. Buradan bir TÜBİTAK projesinin çıktısı olan ürünlerimizle Densurf markamızı yarattık. Yine tekstil boyaları iş kolumuzu ayrıca şirketleştirmemiz diğer sektörlere odaklanmamıza yardımcı oldu. Dena Boya’yı kurduktan sonra Denge Kimya’nın odağı artık daha da sentez ve bilgi yoğun işler üzerine geldi. Son 6 yıllık su bazlı poliüretan dispersiyonları alanındaki çalışmalarımızdan da geçtiğimiz yıl Vynax markamız doğdu. Başında olduğumuz bu dördüncü 10 yılın Denge Kimya’da neleri değiştireceğini, bizi ne kadar ileriye taşıyacağını hep birlikte göreceğiz.”

Halil Aksoy’a ülkemiz odağından baktığında nasıl bir “durum değerlendirmesi” yaptığını da sorduk.

“KURUMLAR ARASI ETKİLEŞİM ÜRETKEN OLMALI!”

Aksoy, kurumların iç dönüşümleri kadar başka kurumlarla olan iletişim ve etkileşimlerinin de gelişmeyi sürdürülebilir kılan yapı taşlarından biri olduğunu da paylaşıyor.

Üretimde karşılıklı bağımlılıkların arttığını, kurumlar arasında etkileşimin sinerji yaratmasına da vurgu yapıyor. Ülkemizde daha hızlı gelişme yaratabilmemiz için önerilerini sıralıyor:

▶Ülkemizde Ar-Ge, tasarım, üretme, deneme ve işletme becerilerini geliştirmek gerekiyor. Bu konuda kamunun teşvikleri de var. TÜBİTAK ve diğer bazı kamu kurumları Ar-Ge için laboratuvar donanımlarını destekliyor. Ancak desteklerin niteliğinin artırılması için birbirleriyle olan bağlantıları ve etkilerini iyi analiz etmek gerekiyor.

▶Hindistan’da yaptığım gözlemlerden biri üniversite ile sanayi ilişkilerinin proje-odaklı, sonuç alıcı bir yapıda, işleyişte ve kültürde ilerlemesidir. Sektör ile üniversite iş birlikleri üniversitedeki öğrencilerin sektörle birebir aynı cihazları kullanması, buradan edinilen bilgilerin sektöre uygulanabilirliğini artırıyor. Bu konuda ülkemizde de bazı olumlu gelişmeler olsa da yaygınlığı ve derinliği ne yazık ki yeterli değil. Teknoloji, bilgi, Ar-Ge, nesne, metot vb. ne geliştireceksek ortak bir anlayışı beslemeli ki ulaşmak istediğimiz hedeflere varalım.

▶Turquality gibi marka destek programlarının, hammadde/ara madde sağlayan B2B firmalarını da kapsayacak şekilde genişletilmesi gerekliliği önemlidir. Bu firmalara Ar-Ge, yenilikçilik, depolama, sürdürülebilir üretim ve uluslararası pazarlara erişim alanlarında destek sağlanmalıdır. Bu desteklerle, B2B firmalarının ürün ve hizmet kaliteleri artar, küresel rekabet güçleri artar ve ekonomik kalkınmaya katkıda bulunurlar. Ayrıca, sürdürülebilir üretim yatırımları, çevresel etkiyi azaltır ve sektörel gelişimi teşvik eder, firmaların değer zincirinde yükselmesine ve katma değerli ürünler sunarak ekonomiye daha fazla katkı sağlamalarına olanak tanır.

▶Çin ve Hindistan gibi ticari kütle üretimi yapan ülkelerle başa çıkmak için ekonominin bütün paydaşlarının katılımıyla strateji belirlenmelidir. Bu konudaki çalışmalar devlet iş birliğiyle ilerlemelidir. Şu anda oluşturulmuş sistemlerde ülkemizdeki ithalat-ihracat verilerine ulaşmak dahi zorlu ve karışık bir yolculuktur. Ülkemizin pazar analizinin iyi yapılması ve güçlü olduğumuz alanlara doğru üreticiler olarak birlikte hizalanmamız gerekmektedir. Özellikle yerel kaynaklara odaklı, karşılaştırmalı, üstünlük yaratabileceğimiz alanları bulmak, geliştirmek ve değerlendirmek küresel platformlarda varlığımızı güçlendirebilir.

▶Bizim sektörümüzde işgücü profillerinin niteliği değişiyor. Yüksek lisans yapmış ve doktora derecesi almış kişilerle çalıştığımız zaman planladığımız hedeflere daha kolay ulaşabiliyoruz. Bu konuda sadece işletmelerin gücü yetmeyebilir. Hem sanayi iç yapılanmasında hem de devletle olan ilişkilerde bir ortak görüşün olması güç yaratacaktır.

▶Bilgiye erişim ve değerlendirme konusunda kolaylaştırıcı yapıları, işlevleri ve kültürü yaratarak çoğaltmamız gerekiyor. Veri, bilgi, anlama ve değerlendirme anlamlı sonuçlar yaratmak için önemli aşamalardır. Bütün bunlar, bilerek, planlayarak, öngörülerde bulunarak, uygulayarak, gözeterek ve denetleyerek başarabilecek işlerdir.

Kimya sektörünü daha iyiye taşıyacak öneriler

▶Ülkemizde büyük, orta ve küçük ölçekteki işyerlerinde sorunun ne olduğunu değil, çözümün ne olması gerektiğini aramayı merkez düşünce olarak benimseyerek, bu soruyu herkese soruyoruz: Tam yetkili olsaydınız, kendi iş alanınızda neyi, nasıl yapardınız?

1) Kuralların uygulanmasında herkese eşit davranır; karşılıklı güven yaratarak birlikte çalışmanın iklimini yaratacak koşulları hiçbir taviz vermeden hayata geçirirdim.

2) Hangi iş alanında olursa olsun eksikler ve yanlışlar olacaktır. Eksiklerin tamamlanması, yanlışların düzeltilmesi ve boşlukların doldurulması için sistemli biçimde tam katılım sağlayarak, ortaklaşa çözümler üretilmesine büyük özen gösterirdim. Giderek hızlanan ve esnekliği artan iş yaşamında dinamik bir sorun belirleme ve çözüm üretme yapılanması olmadan asimetrik gelişmelere doğru refleks geliştiremeyiz. O nedenle, sistematik ve dinamik izleme, gözleme, sapmaları düzeltme ve ilerleme mekanizmaları kurmaya özen gösterirdim.

3) İş yaşamında, iş süreçlerinin iyi kavranması önemlidir; ondan da önemlisi işgücü profillerinin niteliğidir. Bu nedenle insan kaynağının yetiştirilmesiyle ilgili

bütün kurumların iş birliğini ilke ve kurallar çerçevesinde planlar, gözetir ve çok sıkı biçimde denetlerdim. İnsanımızın bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik bilgisini geliştirmesi kadar, fiziksel sağlığını, psikolojik dayanıklılığını, bilişsel yetkinliğini, duygusal olgunluğunu ve anlamlı iş yapma sorumluluklarını geliştirecek uygulamalara öncelik verirdim.

4) Özellikle küçük ve orta ölçek işyerlerinin (KOBİ) yönetim becerilerini geliştirmek için ciddi destekler verir, desteklerin etki analizlerini sürekli yaparak dinamik bir sistem oluşturur, yönetim becerisinin de teknik bilgi kadar önemli olduğunu unutmazdım.

5) Türkiye’nin rekabetçi avantajını artırmak için, kaliteli envanter bilgisine erişim ve bu bilgi üzerine kurulu etkin koordinasyon önemlidir. Ancak, devletin teşvikleri de kapsamlı bir “uçtan uca” yaklaşımı gerektirir; yani desteklenen sektörlerin tamamı ve süreçlerin her aşaması göz önünde bulundurulmalıdır. Ayrıca, devletin teşviklerin kullanımını ve etkilerini sürekli olarak değerlendirmesi, hangi alanlarda ilerleme sağlandığını veya neden başarıya ulaşılamadığını analiz etmesi gerekiyor. Bu yaklaşım, sürdürülebilir kalkınma ve daha güçlü bir rekabetçi pozisyon için kritik öneme sahiptir.

Şehit Piyade Sözleşmeli Onbaşı Recep Kabala son yolculuğuna uğurlandı Amasya’da Kral Et Entegre tesisinde hayvana vahşette karar çıktı İmzayı attı: Alex De Souza resmen Antalyaspor'da Bakan Tunç açıkladı: Tutuklulara 19 Mayıs'ta açık görüş izni F1 efsanesi 10 yıldır komada, ailesi tedavisi için saatlerini bile sattı 19 Mayıs'ta 81 ilde 'Gençlik ve Spor Festivalleri' düzenlenecek