Marmara Denizi yoğun bakımda! Sesini duyan var mı?
Marmara Denizi’ndeki kirliliğin önüne geçilemezken, müsilajın ortaya çıkmasından bu güne kirlilik yoğunlukla konuşuluyor. Taşın altına elini koyan İş Bankası ve TÜDAV, deniz çayırları ve mercanları korumanın önemine dikkat çekti ve projelendirdi. İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Sözen, "Tropik yağmur ormanlarının 35 katına kadar karbondioksiti emdiği için denizlerin akciğeri olarak tanımlanan deniz çayırlarının son 50 yılda yüzde 34’ünün kaybedildiği tahmin ediliyor" derken; TÜDAV Başkanı Öztürk, Türkiye’de ilkim değişikliğinin en iyi göstergelerinden birinin mercanlar olduğunu söyledi.
ŞENAY ZEREN |Şenay ZEREN
Tek iç denizimiz yani başka bir ülkeye kıyısı olmayan yegane değerimiz Marmara Denizi’nde tehlike gün geçtikçe artıyor. Birkaç sene önce hayatımıza giren müsilaj kelimesiyle beraber Marmara Denizi’ndeki kirlilik alarm verdi.
Belgesel yapımcısı Savaş Karakaş, müsilajı herkesin anlayacağı şekilde şöyle anlattı: Marmara Denizi’ni derin bir küvet gibi düşünün. Bir uçta Karadeniz’den diğer uçta Ege’den az miktarda su giriş-çıkışı var. Dolayısıyla küvetin içindeki su akışıyla içerisi kolay kolay temizlenemiyor. Bu küvetin etrafında 30 milyon kişi yaşıyor. Hepsinin atığı, büyük oranda arıtılmadan, uzun borularla derine veriliyor. İstanbul’un biyolojik arıtma oranı yüzde 50 civarında, diğer illerin önemli bir kısmında biyolojik arıtma yok. Normal koşullarda denizlerin etrafında kumsal ve toprak olur; deniz, üzerindeki kirliliği buraya bırakır. Marmara’nın etrafı çoğunlukla betonla çevrili olduğu için bunu yapamıyor. Bütün dünya denizleri ısınıyor fakat Marmara’nın etrafında yüksek ısıyla çalışan 10’dan fazla termik santral var. Neredeyse tamamı soğutma sistemi için Marmara Denizi’ni kullanıyor. Dolayısıyla Marmara Denizi diğer denizlere göre daha hızlı ısınıyor. Bu kirlilik ve ısı bir araya geldiğinde doğal olarak müsilaj oluşuyor.
Peki, bu kirliliğin önüne nasıl geçebilir? Cevap yine aynı ekosistemde…
Bu bağlamda, İş Bankası ve Türk Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV) iş birliği, 'deniz çayırları' ve 'mercan'ların korunmasına dikkat çekti.
İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Suat Sözen, Marmara Denizi’nin iyileşmesine doğrudan katkı sağlayabilecek bir çalışmanın içinde olmak düşüncesiyle TÜDAV Başkanı Prof. Dr. Bayram Öztürk ile gerçekleştirdikleri sohbetlerini anlatırken, bu buluşmanın 'Denizlerin Geleceği: Deniz Çayırları' projesine dönüştüğünden bahsetti.
Sözen, deniz çayırlarının önemini ve projenin nasıl başladığını şu sözlerle detaylandırdı: "Bir metrekare alanı kaplayan Posidonia Oceanica deniz çayırları günde 14 litre oksijen üretebiliyor; 1 hektarı ise yılda 1.024 ton karbon tutabiliyor; 400’den fazla bitki ve 1.000 hayvan türüne sığınak sunuyor. Tropik yağmur ormanlarının 35 katına kadar karbondioksiti emdiği için denizlerin akciğeri olarak tanımlanan deniz çayırlarının son 50 yılda yüzde 34’ünün kaybedildiği tahmin ediliyor. Giden çayırların yerine yenisini koymak ise hiç kolay değil. Akdenize özgü Posidonia Oceanica yılda yalnızca 1 cm büyüyor. Oysa normal yaşam döngüsünde birkaç bin yıla kadar yaşayabiliyor. Bu yüzden mevcut deniz çayırlarını korumanın çok kıymetli olduğunu düşünerek ‘Denizlerin Geleceği; Deniz Çayırları’ projesini başlattık."
Toplumsal bilincin artırılması büyük önem taşıyor
Deniz ekosistemlerinin sağlıklı ve dengeli bir şekilde devam edebilmesi için, dikkat çekilen bu alanların korumasının yanı sıra toplumsal bilincin artırılması da büyük önem taşıyor. İş Bankası ve TÜDAV iş birliğiyle sürdürülen proje kapsamında, Aralık 2023 itibarıyla Marmara Adası, Avşa Adası, Bandırma, Erdek merkez ve köylerinde toplam 30 okulda, 4 binin üzerinde ilk ve ortaokul öğrencisine denizlerimiz ve deniz çayırlarıyla ilgili eğitimler verildiği aktarıldı.
2024 yılında projenin ikinci etabı olarak şamandıralama aşamasına geçildiği ve ilk 2 şamandıranın ince deniz otu ya da Zostera Marina olarak bilinen, deniz çayırlarına ev sahipliği yapmakta olan Büyük Liman ve Beykoz-Sultaniye açıklarına yerleştirildiği belirtildi.
Proje ile ilgili verilen detaylarda 8 araştırma şamandırasının ise; Marmara Adaları bölgesinde, Narlı Köyü ve Paşalimanı Adası olmak üzere deniz çayırlarının bulunduğu alanlara atıldığı söylendi. Böylece, Marmara'ya ilk kez sadece deniz çayırlarının korunmasını amaçlayan şamandıralar yerleştirilmiş oldu.
‘Denizlerin Ormanları: Mercanlar’
İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Sözen, deniz çayırları projesinde belirli bir seviyeye ulaşılmasının ardından, ‘Başka neler yapabiliriz?’ sorusunu düşünürken konunun mercanlara geldiğini söyledi.
Sözen, "Gördük ki denizlerin hem yüzeyinde hem derinlerinde yaşamın sürekliliğini sağlayan; 400 deniz canlısı türüne ev sahipliği yapan mercanlar da karbon tutma konusunda önemli görev üstleniyor. Deniz suyu sıcaklığının artması ve iklim değişikliğinin etkilerini en yoğun şekilde hisseden siyah ve taş mercanların önce haritalandırılması; doğal yaşam alanlarının korunması, yasa dışı yollarla avlanmasının önüne geçilmesi için çalışmalar yürütmek üzere ‘Denizlerin Ormanları: Mercanlar’ projemizi hayata geçirdik" dedi.
“Mercanlar akvaryumlarda süs olarak kullanılıyor”
Suat Sözen, mercanların azalmasındaki nedenleri şöyle sıraladı: "İklim değişikliği ve kirliliğin yanı sıra hedef dışı avcılık, süs eşyası olarak kullanım gibi unsurlar da etkili. Örneğin, mercanlar akvaryum endüstrisinde önemli bir malzeme. Maalesef dekor olarak kullanılıyor. Bulundukları yerden sökülen mercanlar ölüyor ve evlerdeki akvaryumlarda süs olarak kullanılıyor."
‘Denizlerin Ormanları: Mercanlar’ projesinin amacı ne?
- Siyah mercan ve taş mercan popülasyonlarının bulunduğu alanların, uzaktan kumandalı (ROV) ve taramalı sonar desteğiyle haritalandırılmasıyla bu türlerin yayılım alanları belirlenerek bilimsel bir altyapı oluşturulacak,
- İklim değişikliğinin bu türler üzerindeki etkileri yıllar içinde karşılaştırmalı olarak izlenecek,
- Taş mercanlarda olduğu gibi, hayalet ağlar nedeniyle tehdit altında olan siyah mercanların yoğunlukla bulunduğu bölgelerde de temizlik çalışmaları yapılacak.
Siyah ve taş mercanlar, yaşamın sürekliliğini sağlayan yapıtaşları
Siyah ve taş mercanlar, denizlerin hem yüzeyinde hem derinlerinde yaşamın sürekliliğini sağlayan yapıtaşları. On binlerce yıldır denizlerin derinliklerinde yaşıyor ve bugün yaklaşık 400 deniz canlısı türüne ev sahipliği yapıyorlar. Deniz çayırlarından sonra Akdeniz’deki en önemli ikinci ekosistem olarak bilinen bu mercanlar, çok sayıda omurgasız türleri barındırıyor. İklim değişikliğiyle mücadele konusunda da anahtar rol oynayan mercanlar, karbonu tutma ve ekosistem hizmetleri sağlama gibi çok önemli rollere sahipler.
“Deniz çayırları ilkim değişikliğine karşı sıfır maliyetli askerimiz”
TÜDAV Başkanı Prof. Dr. Bayram Öztürk, deniz çayırlarının Akdeniz'in ciğerleri olduğuna dikkat çekerken, 2023'te deniz çayırları ile başlanan projenin halen devam ettiğini söyledi.
Öztürk, deniz çayırlarının ilkim değişikliğine karşı sıfır maliyetli askerimiz olduğunu vurgularken, “Akdeniz’in en önemli habitatı” dedi ve “Akdeniz’de yaşayan 17 bin canlı türünün yüzde 40'ı bunların arasında yaşıyor” şeklinde ifade etti.
TÜDAV Başkanı Öztürk, “Bizden sonra birçok kurum ve banka deniz çayırlarının korunmasıyla ilgili projeye başladı. Bunu çok sevindirici buluyoruz” şeklinde belirtti.
“Gökçeada, Bozcada ve Saroz korunursa müsilaj azalır”
Bayram Öztürk deniz akımlarını anlatırken, “Çanakkale boğazının önünü, bir evin kapısı olarak düşüşünün. Gökçeada, Bozcada ve Saroz körfezi koruyamazsak Marmara Denizi’ne taze su girmiyor. Yani ancak buralar korunursa Marmara Denizi korunacak ve müsilaj azalacak” dedi.
"İlkim değişikliğinin en iyi göstergelerinden birisi mercanlar”
TÜDAV Başkanı Prof. Dr. Bayram Öztürk, Türkiye’de ilkim değişikliğinin en iyi göstergelerinden birisinin mercanlar olduğunu söyledi ve ‘Denizlerin Ormanları: Mercanlar’ projesine yönelik olarak, “Bu çalışmanın çok önemli bir tarafı var. Nerelerde mercan olduğunun haritalamasını yapacağız” dedi.
Mercanların sadece kağıt üzerinde koruma altında olduğunu belirten Öztürk, “Farkındalık sağlamak lazım. Bu sebeple İş Bankası’na da çok teşekkür ediyoruz” şeklinde söyledi.
Hedeflerinin, Gökçeada ve Bozcada arasında koruma alanı ilan etmek olduğunu ifade eden Öztürk, “Bunu ilan etmek için araştırma yapmak lazım. 2027 yılı sonunda mercanlarla birlikte bir koruma alanı oluşturacağız” dedi.
TÜDAV Başkanı Prof. Dr. Bayram Öztürk şöyle özetledi: “Türkiye’nin denizleri hızla kirleniyor, görüş mesafesi azalıyor ve bunun korunması için çaba gösteriyoruz. Korunma ancak eğitim ve bilimle olabilir.”