Türkiye’de çalışanların beklentileri: İş-yaşam dengesi maaşın önüne geçti!
Türkiye’de çalışanların yüzde 90’ı iş-yaşam dengesini en önemli öncelik olarak görüyor. Maaş hâlâ kritik, ancak esneklik ve kariyer gelişimi talepleri hızla artarken, çalışanların yüzde 52’si geleceğe yönelik beceri geliştirme fırsatları sunmayan işleri kabul etmiyor. İşverenler için yetenek kaybını önlemenin yolu, maaş politikaları ve esneklik stratejilerini güncellemekten geçiyor.
Şeyda Uyanık |ÖZDER ŞEYDA UYANIK
Türkiye’de işgücü piyasası 2025 itibarıyla çalışanların beklenti ve önceliklerinde önemli değişimlere sahne oluyor. Randstad Workmonitor 2025 verilerine göre, iş-yaşam dengesi, maaş seviyeleri ve kariyer gelişimi konuları çalışanların kararlarında belirleyici rol oynuyor. İşte Türkiye’de çalışan beklentilerine dair dikkat çeken rakamlar:
Maaş ve iş-yaşam dengesi öncelikli hale geldi
Çalışanlar için maaş hâlâ en önemli faktörlerden biri olsa da iş-yaşam dengesi artık daha önde geliyor. Türkiye’de işgücünün yüzde 88’i maaşı kritik bir kriter olarak değerlendirse de iş-yaşam dengesi maaşın hemen önünde geliyor ve yüzde 90’lık bir oranla öncelikli hale gelmiş durumda. Küresel ortalamalara bakıldığında maaşın önemi yüzde 82 seviyesindeyken, iş-yaşam dengesi yüzde 83 ile Türkiye’nin gerisinde kalıyor.
Esneklik de çalışanlar için giderek daha önemli bir hale geliyor. Türkiye’de çalışanların yüzde 83’ü çalışma saatlerinde, yüzde 82’si ise konum açısından esneklik sağlanmasını bekliyor. Bu oranlar küresel ortalamalarda sırasıyla yüzde 73 ve yüzde 67 seviyesinde. Özellikle son 6 ayda çalışma saatlerindeki esnekliğin arttığını söyleyenlerin oranı Türkiye’de yüzde 37 iken, dünya genelinde bu oran yüzde 31 seviyesinde kaldı.
Geleceğe yatırım: Beceriler ve kariyer gelişimi
Çalışanların büyük bir kısmı, mevcut işlerinde veya yeni bir iş ararken eğitim ve gelişim olanaklarını kritik bir faktör olarak görüyor. Türkiye’de çalışanların yüzde 84’ü eğitim ve gelişim fırsatlarının önemli olduğunu düşünüyor. Küresel ortalamada ise bu oran yüzde 72.
Özellikle geleceğe yönelik beceriler konusunda büyük bir fark gözlemleniyor. Türkiye’de çalışanların yüzde 52’si, geleceğe dönük beceri geliştirme fırsatları sunmayan bir işi kabul etmeyeceğini belirtiyor. Bu oran küresel ortalamada yüzde 44 seviyesinde.
Yapay zekâ ve dijital beceriler gibi alanlarda yetkinlik kazanmayı bekleyenlerin oranı Türkiye’de yüzde 65 iken, küresel düzeyde yüzde 55 olarak ölçüldü.
Ayrıca, son 6 ayda eğitim ve gelişim fırsatlarının arttığını söyleyenlerin oranı Türkiye’de yüzde 47’ye ulaşarak küresel ortalamanın (yüzde 34) oldukça üzerine çıktı.
Çalışanların işyerlerine güveni ve topluluk hissi
Çalışanlar için işveren güvenilirliği ve topluluk hissi de önemli bir konu.
Türkiye’de çalışanların yüzde 86’sı işverenleri tarafından güvenildiğini düşünüyor. Küresel ortalamada bu oran yüzde 83 seviyesinde olurken, çalışanların yüzde 90’ı, çalışma arkadaşlarıyla topluluk hissi oluştuğunda iş performanslarının arttığını düşünüyor. Küresel ortalamada ise bu oran yüzde 85’te kalıyor.
Öte yandan, “toksik” olarak görülen iş yerlerinden kaçış eğilimi de hızla artıyor. Türkiye’de çalışanların yüzde 41’i toksik bir iş ortamı nedeniyle işten ayrıldığını belirtiyor. Bu oran dünya genelinde yüzde 44 seviyesinde oluyor.
Aynı şekilde, çalışanların yüzde 65’i kendini ait hissetmediği bir işten ayrılacağını ifade ederken, küresel ortalamada ise bu oran yüzde 55 seviyesinde bulunuyor.
Yetenek kaybı yaşamamak için beklentiler karşılanmalı
Randstad Workmonitor 2025 verileri, Türkiye’de iş gücünün iş-yaşam dengesi, maaş artışları ve kariyer gelişimi konularında küresel ortalamalara göre daha yüksek beklentilere sahip olduğunu gösteriyor. Çalışanlar, özellikle esneklik ve beceri gelişimi konularında daha fazla imkân talep ederken, işveren güvenilirliği ve topluluk hissi de iş değiştirme kararlarını önemli ölçüde etkiliyor.
Ekonomik dinamikler göz önüne alındığında, işverenlerin çalışan beklentilerini karşılayamaması, yetenek kaybına neden olabilir. Türkiye’deki şirketler için en kritik konu, rekabet avantajını koruyabilmek adına maaş politikalarını enflasyon ve alım gücü doğrultusunda güncellemek, esneklik ve kariyer gelişimi konularında daha fazla yatırım yapmak olacak.