Avrupa nasıl yoldan çıktı?

Şirketlerin ortaya çıkışı insanların ortak amaç için örgütlenmeye başlamalarıyla oldu. Bu örgütlenmeler zaman içinde bir tüzel kişilik kazandı. İngiltere'de ilk tüzel kişilik Orta Çağ’da krallık tarafından mahallelere, yani bir tür muhtarlıklara verildi… Tanınan “mahkemeye verme ve verilme, sonsuza kadar var olma, arazi sahibi olma, mühür taşıma ve antlaşma yapabilme” hakkı ne için kullanılacaktı? Kamu yararı için...

1794 yılında “Prusya Eyaletlerinin Toprak Hakları Kanunu”na göre bir ortaklığa, yani bir tüzel kişilik oluşumuna izin vermek için ön koşul kamuya fayda sağlamaktı, kısaca kamu yararı taşımayan şirketlere izin verilmiyordu… Ne yazık ki bu maddeler 1861’de yazılan Alman Ticaret Kanununa taşınmadı. Niye dersiniz? Endüstriyelleşmeyi ve sömürgeleştirmeyi bir adım geriden takip eden Almanya çağı yakalamaya çalışıyordu...

Fransa’da ise ortaçağ İtalyan “commenda”larını temel alan, Colbert’in 1673 kararnamesi ile şirketleşmeye izin verildi… sonra Fransız ihtilali ile birlikte 1791’de her vatandaşa şirket açma hakkı verildi, ancak temel kaygı topluma fayda değil birey ve ülke zenginleşmesiydi… Çünkü çağ endüstriyel yatırım, ülkeler arası ticaret ve kölelik çağıydı. Bugün farklı mı? Bizi aynı zihniyet nereye götürüyor?

O dönemde toplumsal fayda gözetilseydi, parası olanlara ve yatırım yapanlara sınırlı sorumluluk verilmezdi. Adam Smith bile 1776’da “Ulusların Zenginliği”nde başka insanların parasını işletenlerin kendi parasına göstereceği hassasiyeti taşımayacağını söylüyordu… Zira 1720 Güney Denizi Balonu’ndan bu yana, herkesin zararına ne balonlar patladı… 2000 .com’lar, 2008 konut balonu, ne büyük kayıplar, ne büyük çevresel felaketler yaşadık.

20. Yüzyıla kadar bu gelişen kanunlarının temel kaygısı şirketleri beş yapısal özelliğe ulaştırmaktı; ayrı tüzel kişilik, sınırlı sorumluluk, transfer edilebilir hisse, yönetim vekaleti, hissedar sahipliği. 20. Yüzyıldan itibaren bu yapısal özelliklerin birbiriyle çatışmaları üzerinde duruldu… Hissedarlar ve yönetim, aktivist hissedarlar ve diğer hissedarlar, vicdanlı hissedarlar ve diğer hissedarlar, hissedarlar ve kredi verenler, hissedarlar ve çalışanlar gibi… Ancak sorumluluk ve sorumluluğun sınırları nedense kenara bırakıldı! 21. Yüzyılın konusu artık şirket tüzel kişiliğinin ve hissedarlarının müşterilerine, kamuya ve özellikle de gezegenin yaşam destek ünitelerine karşı sorumlulukları. Konu buysa, bugünün sorunsalı hissedarların sınırlı finansal sorumlulukları değil, sınırsız toplumsal ve ekolojik sorumluluklarıysa… “Kamu yararı sağlamayan, topluma ve doğaya faydası olmayan, gezegeni korumayan şirketlere tüzel kişilik hakkı vermeyi daha ne kadar sürdüreceğiz?” sorusunu bizim ve daha önemlisi kanun yapıcıların kendine sorması gerekiyor. Hem de bir an önce...

Tüm yazılarını göster