Bozbey’in ilk gündemi ‘Bursa Anayasası’ olmalı…  

Bozbey’in ilk gündemi ‘Bursa Anayasası’ olmalı…

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey seçimlerde vadettiği hizmetleri gerçekleştirmeye başladı. ‘Bursa’yı gülümseteceğiz’ sloganı, ilk yapılan icraatlarla yerini bulmaya başladı. İlk olarak içme suyunda yüzde 25 indirim yapıldı. Yabancı tabelaların Türkçe olarak değiştirilmesi için meclisten karar çıktı. Akabinde Bursa’nın cadde ve sokaklarında Burbak aracılığıyla işletilen park alanlarından alınan ücretler iptal edildi, Burbak çalışanlarına da işlerinde kalacakları güvencesi verildi. Bunları küçük şeyler olarak görebilirsiniz ama yerel yönetimlerin asli görevi olan sosyal belediyecilik adına atılmış olumlu adımlardır. Yapacağınız küçük dokunuşlarla halk arasında oluşturacağınız güven sonrasında atacağınız büyük adımlarda size kredi sağlar. Kentin başta trafik olmak üzere şüphesiz büyük sorunları var. Kentin geleceği açısından bir dakikanın bile çok kıymetli olduğunu belirtmeliyiz.

Bursa bir sanayi kenti ama aynı zamanda tarım, kültür-tarih ve bir turizm kenti olduğunu da hafızamızdan çıkarmamalıyız. Kentin coğrafi olarak dezavantajları var. Bir yanda dağ, diğer yanda ova geriye doğudan batıya uzanan bir koridor kalıyor. Günün sonunda yeşiliyle bilinen bu kentin daha fazla gözden düşmeden geleceğini de korumamız gerekiyor. Bugün ki haliyle göç almaya devam ederse bu kentte 10-20 yıl sonra bırakın yaşamayı nefes bile alamazsınız.

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Bozbey’in işi hiç kolay değil. Bir yanda göçü durdurup kenti daha yaşanabilir hale getirme çabaları diğer yanda iş dünyasının yeni sanayi alanları baskısı. Aslında bunun çözümü bugüne kadar bir türlü yapılamayan kentin 1/100.000’lik Çevre Düzeni Planı yani Anayasası’ndan geçiyor. Bursa’nın acilen bu plana ihtiyacı var. STK’lar, akademik odalar ve kentin ortak aklıyla yapılacak Anayasa bugün yaşadığımız çok sayıda tartışmayı da sona erdirecektir.

Bursa’nın kalkınmasında önemli rolü olan iş insanları bugünlerde hak etmedikleri halde adeta ‘tu kaka’ ilan ediliyorlar. Nedeni üretim için yaklaşık 10 yıldır yeni sanayi alanı talep etmeleri. Kentin tüm olumsuzluklarını iş insanlarına yüklemek haksızlık olur. Bursa bugün yaklaşık 40 milyar dolarlık ticaret hacmine ulaştı ise bunun iş insanlarının sayesinde olduğunu da unutmamalıyız. En kötü plan plansızlıktan iyidir derler ve çok da doğrudur. O veya bu nedenle onun ya da bunun egosu nedeniyle bu planlamayı yapamadığımız için sözde ova koruma kanunu ile korunan alanda bugün yaklaşık 350 firma kaçak faaliyet gösteriyor. Doğu’da Kestel Soğuksu’da TOKİ’den alınan arazi sanayileştirmeye çalışılıyor. Kusura bakmayın bu onların suçu değil. Onlara gerekli planlama ile yer gösteremeyen yerel ve genel yönetimin suçudur. Dün dünde kaldı şimdi önümüze bakma zamanıdır. İş dünyasının sesine kulak vererek onların da haklı taleplerini değerlendirip yol almak pekala mümkün. Bazı çevrelerce tartışılsa da TEKNOSAB Bursa için bir şanstır. Kent içinde kalan üretim alanlarını da kentin dışına planlı alanlara taşıyabilirsek kent nefes almaya başlayacaktır. İş dünyası da artık harcı alem ürün üretmek için yeni alanlar talep etmemeli. Bursa öncü bir kent. Katma değerde de öncü olmalıyız. Hemen her firma yapacağı yatırımlarda adetsel olarak çoğaltmaktan ziyade değeri artıracak yatırımlara öncelik vermelidir. Avrupa’nın terk ettiği üretimleri bir başarı gibi ülkemize getirip kaynakları tüketmek ve kentlerimizi yaşanabilir olmaktan çıkarmak akıl karı değildir.

Şimdi partiyi, ideolojiyi, egoyu bir kenara bırakıp ‘Bursa’ markasının üst sıralara çıkarılması için birlik olma zamanıdır.

Tüm yazılarını göster