Hani TL dururken dövizle iş yapmamak gerekirdi!

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

Bir söz var ya, “Ele verir talkını” diye başlayan... İşte adeta aynı durum... Dünkü yazımda değinmiştim, bugün daha detaylı olarak ele almak istiyorum. Konu iç borcun döviz cinsinden olan kısmı.

Hazine’nin iç borcu haziran ayında 228 milyar lira artarak 2.6 trilyon liraya yaklaştı. Geçen ay TL cinsi iç borç 71 milyar, döviz cinsi olan ise 156 milyar lira artış gösterdi.

Haziran sonunda 1 trilyon 845 milyar TL cinsi, 730 milyar da döviz cinsi iç borç bulunuyor.

Buna göre toplam iç borcun yüzde 28.3’ü döviz cinsi. Bu, 2021’in kasım ayındaki yüzde 30.1 ve aynı yılın aralık ayındaki yüzde 29.4’ten sonraki en yüksek oran.

Döviz cinsinin payı haziran sonunda yüzde 28.3 ama bu oran bugünlerde yüzde 29.2’ye ulaşmış bulunuyor. Üstelik yüzde 29.2, döviz cinsi borcun hiç artmadığı varsayımıyla bulunan bir oran. Yani yalnızca kur artışı yaklaşık bir puanlık bir pay artışına yol açtı. Temmuzda döviz cinsi borç artmışsa pay daha da yukarı gitmiş ve belki de şimdiye kadarki en yüksek düzeye ulaşmıştır. Tabii ki oranların hangi düzeyde oluşacağında TL cinsi borcun tutarındaki değişim de etki edecektir.

Sıfırdan 100’e gibi!

Otomobiller için kullanılan bir kavram vardır ya... “Sıfırdan 100’e” denilir; ne kadar zamanda, kaç saniyede bu hıza ulaşıldığı otomobilin performansı açısından bir ölçü olarak dile getirilir.

Borçta performanstan söz edilemez elbette; ne var ki biz de iç borçta döviz cinsi olanların payı açısından sıfırdan 100’e değilse de sıfırdan yüzde 30’la dayandık. Hem de iki yıl içinde.

Hazine’nin toplam iç borcu içinde 2011’e kadar dövize endeksli olanlar vardı. Bu kağıtların vadesi doldu ve 2012’de döviz cinsi borç sıfırlandı.

2012-2017 döneminde döviz cinsi iç borç sıfırdı, sıfır!

2018 ile birlikte yine döviz cinsi iç borç almaya başladık. Adeta küçük dozlarla... 2018 ve 2019’deki tutarlardan sonra döviz cinsi borç 2020’de birden hız kazandı ve toplamda yüzde 25’lik paya ulaştı.         

2021 ise rekor yılıydı. 2021 sonunda döviz cinsi borcun toplamdaki payı yüzde 29.4 ile rekor kırdı. Ancak şu detayı dikkate almak gerek. İç borçla ilgili veriler ay sonundaki durumu gösteriyor.

Oysa 2021’in aralık ayı içinde bir dizi dalgalanma yaşandı.

Hatırlanacaktır; 2021 sonuna doğru çok yükselen döviz için KKM uygulaması getirildi, ayrıca 21 Aralık’ta piyasaya sert bir şekilde müdahale edildi ve bu sayede döviz bir anda 18 liradan 12 liralara geriledi. Ay sonundaki pay bu operasyonlarla yüzde 29.4’te kaldı. Oysa 2021’in kasım ayı sonunda döviz cinsi iç borcun toplamdaki payı yüzde 30.1 düzeyinde bulunuyordu.

Aralık 2021’de KKM ve yoğun döviz satışlarıyla kur baskı altına alınmamış olsa demek ki döviz cinsi iç borcun toplamdaki payı yüzde 40’ın üstüne çıkacaktı.  

Faiz indirmenin nimeti!

Hazine tabii ki döviz cinsinden iç borç almaktan dolayı mutlu değildir. Kim ister ki ulusal para dururken başka bir para cinsinden borçlanmayı...

Ama “kırk katır mı, kırk satır mı” durumu!

Bir kere borçlanmak zorundasın ama borç veren yok.

Yani TL cinsinden borç vermeye yanaşan pek yok.

Hele hele sabit faizle borç vermeye niyetlenen hiç yok.

O zaman yapılacak belli...

Ya değişken faizle borç alınacak ya TÜFE’ye endeksli ya da döviz cinsinden borçlanılacak.

Yapılan bundan ibarettir.

Sabit faizli borçlanma hiç yok değil, elbette var; ama bu borçlanmanın bankalara bir anlamda zorla satılan ya da bankaların almaktan başka çarelerinin kalmadığı kağıtlar olduğu unutulmamalı.      

Sahi Hazine niye sonuçta TÜFE’ye endeksli ya da döviz cinsinden borçlanmak zorunda kalır ki? Yanıtı çok kolay, eğer faizi yanlış belirlerseniz, bizde yaşandığı gibi olması gereken düzeyin altında belirlerseniz size kimse o faizle borç vermeye yanaşmaz. Borçlanmak da kaçınılmaz olduğuna göre işte böyle yan yollara sapar ve döviz cinsinden borçlanır, iç borcun neredeyse üçte birini dövize bağlamış olursunuz.

Avantaj bunun neresinde?

Hani faizi düşürdük ve Hazine’nin yükünü azalttık sanıyoruz ya...

Peki hangisi daha maliyetli dersiniz?

Biraz daha yüksek faizle borçlanmak mı?

Döviz cinsinden borçlanıp kur şoku yaşamak mı?

Üstelik kuru kontrol etmek bizim elimizde de değil. Yarın ne olacağını bilemiyoruz.

Sahi hangisi daha akıllıca bir seçim olurdu?

Biraz daha yüksek faiz mi, ne olacağı bilinemeyen döviz mi?

Tüm yazılarını göster