Konutta algı başka, gerçek başka!

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

Yıllardır dillere pelesenk olmuş bir kavram var. Beton ekonomisinden söz edilir, bu ifadeyle de gereğinden fazla konut yapıldığı, dağın taşın konutla dolduğu kastedilir. Bu görüşte hiç haklılık payı yok denilemez de, acaba bir dönem çok yoğun olan konut yapımı aynı hızda devam ediyor mu, ona da bakmak gerekir.

Konut sektöründe algı ile gerçek biraz karışmış gibi görünüyor. Sanılanın aksine öyle geçmişteki kadar çok konut yapılmıyor. Hele hele 2020'deki pandemi döneminde yeni konut inşa etme hevesi hem ekonomik, hem çalışma koşullarının etkisiyle öylesine kırıldı ki, oluşan boşluğun etkilerini yeni yeni görüyoruz.

TÜİK dün yılın ilk çeyreğine ilişkin yapı ruhsatı ve yapı kullanma izin belgelerinin sayısını açıkladı. Biz toplam ruhsat ve izin belgesi sayısını değil, bu kapsamdaki daire sayısını esas alarak bir tablo oluşturduk. Bu tablonun ilk bölümünde 2003'ten bu yana olan dönemin ilk çeyrek durumunu, ikinci bölümünde yine aynı yıldan bu yana olan dönemin ilk çeyrekler itibarıyla yıllık durumunu görebilirsiniz.

İlk çeyreklerdeki durum sınırlı bir döneme işaret ettiği için sağlıklı bir gösterge sayılmazsa da özellikle yapı kullanma izin belgesinin seyrinde çok dramatik bir gerileme var. Bu yılın ilk çeyreğin 126 bin konut için yapı kullanma izin belgesi verilmiş. Bu, 2012'den bu yana olan dönemin en düşük sayısı. 2012'den sonraki dönemde yıl olmuş 200 binin bile çok üstüne çıkılmış, bu yıl biten ve kullanıma hazır hale gelen konut sayısı ise biraz önce belirttim yalnızca 126 bin.

Yeni başlayacak inşaatlarla ilgili gösterge olan yapı ruhsatlarına konu daire sayısında ise dalgalı bir seyir gözlüyoruz. İlk çeyrekler itibarıyla 2019 ve 2020'de çok düşük sayıda ruhsat söz konusu olmuştu. Sonra toparlanma yaşandı ama yine de geçen yıl ve bu yılki ruhsatlara konu daire sayısı pandemi dönemi hariç son on yılın en düşüğü.

Dolayısıyla konut inşaatına başlama eğilimi çok güçlü değil. Bunun sonuçlarını da bir süre gecikmeli olarak yapı kullanma izin belgesinde gözlüyoruz zaten.

Bu yılın ilk çeyreğindeki sayının çok düşük olmasında depremin de kuşkusuz etkisi olmuştur.

İnşaatlar hızlanacak

Deprem felaketi konut inşaatının hız kazanması sonucunu doğuracak. Pazar günkü seçimi kim kazanırsa kazansın, bölgede yapılacak konutların finansmanı kim tarafından karşılanırsa karşılansın, sonuçta yıkılan o konutlar yeniden yapılacak. Yüz binlerce konuttan söz ediyoruz.

Deprem bir yana bizim konut inşaatını hızlandırmamızın gerekliliği de ortada. Ama bu gereklilik süper lüks ve çok büyük konut yapmak anlamına gelmiyor. Zaten inşaat maliyetleri çok yükselmiş, arsa fiyatları da öyle; işin içine bir de lüksü kattık mı ya da yapılan konutu öyle lanse ettik mi, toplumun çok büyük bir kesimi o konuta yaklaşamıyor bile.

Dolayısıyla klasik ifadeyle yapılması gereken sosyal konut. Parası olan gider daha pahalıyı, daha lüksü alır, zaten onun için sorun yok ki.

Ama konutu yapmak da yetmez. Finans sistemi şimdiki gibi kilitlenmiş bir şekilde kalırsa, ucuz diyeceğimiz konutu da kimse alamaz.

Tüm yazılarını göster