12 Ocak’ta gazeteci Zeynep Oral’ın Beyoğlu ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi desteğiyle düzenlediği Onat Kutlar “Başkaldırı ve Şenlik Günleri”ne katıldım. Şüphesiz bir kentin kültür ve sanat ortamı ne denli zenginse onun iktisadi ortamı da bu zenginliği yansıtır. Ben de bir sanat ve edebiyat insanının yaptığı büyük katkıları hem öğreneceğim hem de vefa borcu ödeyeceğim derken; bir sosyal girişimci ile karşılaştım.
Kutlar’ın ilk sosyal girişimcilik projelesi, 1965’te kurduğu Sinematek. Bu dernek, Türkiye’de sinema kültürünün gelişmesinde ve dünya sinemasının tanıtılmasında büyük rol oynadı. Sinematek, sadece film gösterimleri yapan bir kurum değil, aynı zamanda sinema üzerine tartışmaların, eğitimlerin ve yayınların yapıldığı bir platform oldu. Bir sosyal girişimci ile karşı karşıya olduğumu anladığım anlardan biri onun sinema yapımcılarının kar odaklı değil sosyal etki odaklı olmaları konusundaki görüşlerini okumam.
Sinematek’ten ayrıldıktan sonra 1976-78 yılları arasında Çiğdem Özgüden ve Ömer Pekmez ile ASA Sanat Haberleri ve Reklam Ajansı’nı kurar. ASA sayesinde kültür-sanat haberleri daha profesyonel ve sistematik bir şekilde toplanıp dağıtılmaya başlanmış, Türkiye’deki sanatsal etkinlikler ve gelişmeler daha geniş kitlelere ulaşma imkanı bulmuş. Sanatçılar ve kültür insanları için yeni bir iletişim ve tanıtım kanalı oluşturulmuş. Türk kültür-sanat dünyasının uluslararası alanda daha fazla tanınmasına katkı sağlanmış. Medyanın kültür-sanat haberlerine olan ilgisi artmış, bu alanda daha nitelikli içerikler üretilmeye başlanmış.
Bu kurduğu iki sosyal girişimin yanında Kutlar’ın sosyal sorumluluğu, eserlerine de yansımış. Öyküleri ve şiirleri, toplumsal meselelere duyarlı bir bakış açısını yansıtırken, sinema yazıları ve senaryoları da toplumsal gerçekleri ele almış. “Yusuf ile Kenan”, “Hazal” ve “Hakkâri’de Bir Mevsim” gibi filmlerin senaryolarını yazarak, Türk sinemasında toplumsal gerçekçilik akımına katkıda bulunmuş.
Ne yazık ki, Onat Kutlar’ın hayatı trajik bir şekilde son buldu. 11 Ocak 1995’te İstanbul’da bombalı saldırıda 59 yaşında hayatını kaybetti. Bugün yaşıyor olsaydı Ashoka Vakfı onu Ashoka Fellow yapardı. Çünkü yaptıkları tam anlamlıyla bugün sosyal girişmcilerin yaptıkları işler. O zaman adı yoktu, bugün var.
Onar Kutlar gibi sanatı ve düşünceyi toplumsal değişimin bir aracı olarak kullanan, kültürel altyapımızın dolayısıyla adil bir ekonominin güçlendirilmesine katkıda bulunan insanların çoğalması ne kadar önemli. Onun çabaları, Türkiye’de sinema ve edebiyat alanlarında yeni ufuklar açtı, genç nesillere ilham kaynağı oldu. Bugün, Onat Kutlar’ın vizyonuna her zamankinden daha çok ihtiyacımız var. Kültürel yozlaşmanın, piyasalaşmanın ve tekelleşmenin kıskacında bir toplumda, onun gibi doğru bildiği yoldan şaşmayan, sosyal girişimcilere ne çok ihtiyacımız var.