Tehlikeli kelimeler

Burak DALGIN Dünya Penceresi

İş hayatında bazı kelimeler sıkıntının işaret fişeğidir. Bunlardan birini duyunca zihnimde alarm zilleri çalmaya başlıyor. Bugün beş tanesini ele alalım: zaten, keşke, yapalım, acil ve hallederiz. Sizin böyle kelimeleriniz var mı?

BİR: ZATEN. Herhalde en hoşlanmadığım kelime. Gönülsüz iş yapmanın, karmaşık konuları tek bir faktöre indiren zihinsel tembelliğin, olumsuz bir durumda bile ‘ben demiştim’ diye övünmenin, hatta ‘riski gördüm ama söylemedim’ demenin sembolü. Maharet riskleri önceden belirlemekte, bunları dile getirmekte, gerekli tedbirleri almakta ve sıkıntı halinde yılgınlığa kapılmak yerine çözüm iradesini göstermekte.

İKİ: KEŞKE. Bu köşede daha önce ele aldığımız batık maliyet (sunk cost) kavramını hatırlayalım. Diyelim bir proje için ekip kurdunuz, aylarca çalıştınız, ciddi kaynak harcadınız. Sonra bazı soru işaretleri belirdi. Bu kadar emeği zayi eder misiniz, yoksa ilerler misiniz? Bir yatırım yaptınız. Aldığınız varlığın değeri çeşitli nedenlerden dolayı düştü. İlave yatırım yapıp yapmama kararını nasıl alırsınız? Bir film izlemeye başladınız. Bir saat sonra sizi sarmadığını fark ettiniz. Dişinizi sıkıp filmi bitirir misiniz?

Projede bugüne kadar kullandığınız kaynağın da, ilk yatırımda koyduğunuz paranın da, filmi izlerken harcadığınız zamanın da kararınıza yapması gereken etki: sıfır. Kararınız sadece projenin bundan sonraki başarı şansı, yeni yatırımın tek başına cazibesi ve filmin ikinci yarısıyla alakalı beklentilerinizle şekillenmeli. Atalarımız herhalde ‘olmuş ile ölmüşe çare yok’ derken bunu kastediyorlardı. Tüm günümüzü ‘keşke’ler ile geçirmek mümkün; ama bunun moral bozmaktan başka bir ‘yararı’ yok.

ÜÇ: YAPALIM. Üst yöneticilerin favorisi. Kim yapacak? Hangi kaynakla yapacak? Ne zaman yapacak? Hiç biri belli değil. Belli olan tek şey, bunu söyleyen yöneticinin o işi yapmayacağı! Görevleri meçhule havale etmek hiçbir şirkete hayır getirmez. Herkesin sorumluluğunu hiç kimse yerine getirmez. Firmanızı sürekli soyuttan somuta, belirsizlikten netliğe ittirmenizi öneririm.

DÖRT: ACİL. Bunun kadar yersiz kullandığımız başka bir kelime var mı bilmiyorum. 112 acil numarasından bir örnek vereyim. 2020'de 88 milyon 341 bin çağrı gelmiş, bunların 59 milyon 720 bini asılsız çıkmış. Arayanlar arasında ‘telefon denemek’ ve ‘yemek siparişi vermek’ isteyenler de varmış. Şirketlerimizde de her şeyin acil olması, hiçbir şeyin acil olmaması sonucunu doğurmuyor mu?

Üstelik, sürekli ‘acil’ zannedilen şeylerle boğuşmak, önemli şeylere zaman ayırmamızı da engelliyor. Bir çözüm yolu olarak ABD’nin 34. Başkanı Dwight D. Eisenhower’ın konuları dörde ayıran tablosundan bu köşede söz etmiştik: önemli ve acil (odaklan!); acil ama önemli olmayan (delege et!); acil olmayan ama önemli (belli bir zaman dilimi ayır!); ve acil de önemli de olmayan (üzerini çiz!).

BEŞ: HALLEDERİZ. Bir işin yapılma ihtimalinin çok düşük olduğunun en net göstergesi. Boş vermişliğin zirvesi. Bu kelimeyi duyar duymaz alternatif çözümler aramaya başlamanızı öneririm.

Bu beş kelimeyi ve benzerlerini pek duymayacağınız bir hafta diliyorum.

Tüm yazılarını göster