Türkiye mercek altında

Türkiye’nin de üyesi bulunduğu OECD’nin geçen hafta yayımlanan son Türkiye raporunda, para politikasının sıkılaştırılmasını ve politika faizinin yükseltilmesini tavsiyeleri arasında birinci sırayı alıyor. İkinci olarak, KKM’nin zamana yayılarak kaldırılması öneriyor.

Osman ULAGAY DÜNYA GÖZÜ

İş dünyasının yakından izlediği gazetelerin başında gelen Financial Times’ın dünkü manşetindeki haber “Cenetten cehenneme” başlığını taşıyordu. Haberde 2011 yılında “Cennetten bir köşe” sloganıyla hizmete açılan Hatay’daki görkemli Rönesans Rezidans binasının son depremde nasıl bir moloz yığınına dönüştüğü dronela çekilmiş görüntüler eşliğinde anlatılıyor ve bu iddialı yapının Türkiye’nin inşaat sektöründeki yolsuzluk ve çürümenin bir sembolü olduğu belirtiliyor.

Türkiye’nin dünyanın hayranlığını çeken bir olay nedeniyle haber olacağı günlerin özlemini çekerken ne yazık ki bir kez daha bizi gerçeklerle korkmadan yüzleşmeye zorlayan haberlerle sarsılıyoruz. Yaşamakta olduğumuz deprem felaketinin ne kadar büyük bir gafletin, ihmalin ve cehaletin kaçınılmaz sonucu olduğunu daha iyi anlıyoruz. Bir genel seçim arifesinde olmamız, içinde bulunduğumuz bu çıkmazdan kurtulmak için bir fırsat sunuyor bize.

Dünya Bankası’nın deprem raporu

Türkiye’nin güneydoğusundaki 11 ilimizi etkileyen ve etkilemeye devam eden depremin toplam maliyeti hiçbir zaman hesaplanamayacak kadar büyük. Depremin Türkiye ekonomisine maliyeti konusunda ise farklı tahminler yapıldı ve Dünya Bankası’nın tahmini de eklendi bunlara. Dünya Bankası yaptığı tahminin yalnızca depremin meydana getirdiği fiziki yıkımın ifadesi olduğunu belirterek 34,2 milyar dolarlık bir maliyet tahmini yaparken bu rakamın deprem sonrasında ortayı çıkabilecek dolaylı maliyeti içermediğini belirtiyor.

Dünya Bankası’nın hazırladığı rapor deprem bölgesinin ayrıntılı bir analizini yapıyor ve deprem sonrasında gündeme gelecek olan yeniden inşa sürecine ışık tutabilecek, il bazında karlılaştırmalara da yer veren ilginç veriler içeriyor. Ayrıca 1.25 milyon insanın evini kaybettiği bölgede bundan sonra yaşanabilecek olan nüfus hareketlerine de dikkat çekiyor.

OECD’nin son Türkiye raporu

Türkiye ekonomisinde hatırı sayılır yeri bulunan bir bölgede yaşanan depremin Türkiye ekonomisi üzerindeki etkilerini saptamak da hiç kolay olmayacak her halde. Türkiye’nin de üyesi bulunduğu OECD’nin geçen hafta yayınlanan son Türkiye raporu depremden önce hazırlanmış olduğu için Türkiye ekonomisinin temel sorunlarına odaklanmış olan bir çalışma. Bu yılki rapora Türkiye ekonomisinin nereden nereye geldiğini bir bakışta anlatan grafik ve tablolara yer verilmiş. Bu köşede yerimiz sınırlı olduğu için bu grafik ve tabloların en ilginç bulduklarımı ben size özetlemeye çalışacağım.

· 2015-2022’nin son çeyreği dönemini kapsayan ilk grafik Türkiye ekonomisinin GSYH büyüme hızının OECD ortalamasının üzerinde seyrettiğini gösteriyor. Aradaki fark pandemi sürecinde azalmış ama 2020’den itibaren hızla artmış. Son gelinen noktada Türkiye’nin büyüme hızı OECD ortalamasını ikiye katlıyor.

· Ocak 1990- Oak 2022 dönemini kapsayan ikinci grafik tüketici fiyatlaıyla enflasyonun seyrini gösteriyor. OECD ortalaması 1990-2020 arasında %2-%5 bandında kaldıktan sonra 2022’de %10’a doğru meyletmiş. Türkiye ise 1990’da %60 ile başlayıp 1995’de %120’ye çıkmış ve sonra 2004-5 yıllarında mucizevi şekilde OECD ortalamasının yanına inmiş. Türkiye’nin faiz düşürme macerasının başladığı 2018 yılına kadar OECD ortalaması ile Türkiye’nin endeksleri birbirine yakın seyretmiş ama 2018’den itibaren Türkiye bir kez daha ipleri koparmış ve enflasyonumuz %90’a yaklaşmış.

· 2021’in ilk çeyreğinden günümüze kadar uzanan süreçte OECD üyesi 16 ülke politika faizini %2 ile %35 arasında artırırken bir tek Türkiye %10 düşürmüş.

· Yolsuzluk algısı endeksinde Türkiye Meksika’dan sonra en kötü durumda olan OECD ülkesi ve Türkiye’nin notu OECD ortalamasının çok altında.

OECD’nin Türkiye’ye tavsiyeleri

OECD’nin bugün gelinen noktada Türkiye’ye tavsiyeleri arasında para politikasının sıkılaştırılması ve politika faizinin yüksetilmesi birinci sırayı alıyor. İkinci olarak kur korumalı mevduatın zamana yayılarak kaldırılması öneriliyor. Üçüncü olarak maliye politikasında daha dikkatli davranılması isteniyor. Dördüncü olarak kadınların işgücüne katılımının özendirilmesi isteniyor.

Yazıyı bir soruyla bitireyim: Bu tavsiyeleri hangi hükümet yerine getirebilir sizce?

Tüm yazılarını göster