Yapılan araştırmalarda veya işten çıkış mülakatlarında, istifa eden çalışanların, çoğunlukla işi veya şirketi değil, yöneticilerini terk ettikleri tespit edilmektedir.
İnsan yönetmek gerçekten çok zor bir iştir. Bu nedenle “Yönetim, sanatların en eskisi, bilimlerin ise en yenisidir” diye çok bilinen bir söz vardır. İnsan davranışlarını, psikolojisini ve düşünce yapısını günümüzde hâlâ keşfetmeye çalışıyoruz. Tam da insanları tanımaya ve anlamaya başladığımızı düşündüğümüzde, yeni bir kuşak geliyor ve yeni bilinmezlerle karşı karşıya kalıyoruz. Örneğin, 1995 – 2010 yılları arası doğan Z Kuşağı (Kristal Çocuklar) artık iş hayatına girdiler ve daha önceki kuşaklarla çalışmaya başladılar. Kendilerinden önceki kuşaklarla davranışlarında ve düşüncelerinde benzerlik göstermeyen bu kuşak, daha önceki kuşaklar gibi çatışmaya bile girmeden, sessizce kurumlardan ayrılıp gitmektedirler. Henüz okullarından yeni mezun olan veya iş yaşamında deneyim sahibi olmayan Z kuşağı temsilcilerinin, yöneticilerini anlama ve yönetebilme becerileri hem oluşmamış hem de bu konuda eğitim almamışlardır. Sonuçta, yeni kuşaklar daha iş hayatının başında işten soğumakta ve kendileri de kötü hissetmektedirler, bu durum da etkisiz ve verimsiz olmalarına neden olmaktadır. Oysa daha önceki kuşaklar da (Bebek Patlaması, X Kuşağı ve Y Kuşağı) iş yaşamlarının ilk yıllarında böylesi sorunlar yaşamışlar, ancak zamanla deneyim kazanarak ve çeşitli eğitimlerle yöneticilerini tanımaya, anlamaya ve yönetmeye başlamışlardır.
Yönetici yönetmek, yöneticinin beklentilerini anlamak, iş yapış biçimini tanımak ve verebileceği tepkilerini öngörmek ve herhangi bir çatışmaya girmeden, kendisine verilen görevleri beklenen sonuca ulaştırmak ve bunu yaparken yönetici de işe paydaş yapmak, fikrini almak, birlikte karar vermek ve öncelikleri saptarken yöneticiyi ikna etmek anlamına gelmektedir. Her yönetici, verdiği görevlerin çalışanlar tarafından verimli ve etkili bir şekilde yapılmasını ve bunu yaparken de gerekli olan noktalarda bilgi verilmesini veya karar verme aşamasında fikrinin alınmasını, hatta belirli ölçüde çalışanların inisiyatif almalarını ister.
Yeni kuşakların yöneticileri ile etkili iletişim kurmak ve görevleri yaparken yöneticilerinin önünde gitmeleri, hatta onları yönetebilmeleri için birkaç öneri yapmak isterim:
Yeni Kuşaklar:
Yöneticilerinize dijital dünya için öneriler götürürken, deneyimlerini ve düşüncelerini sorunuz, fikirlerini alınız. Düşüncelerini dikkate alınız, onlar bazı konularda daha sezinleyici olabilirler ve oluşabilecek krizleri öngörebilirler. Onların düşüncelerini kullanınız ve bunu onlara belirtiniz.
Yeni Kuşaklar:
Yöneticilerinize yeni çözümler veya daha pratik yollar önerirken, “Düşünceniz yanlış…” yerine “Böyle de bir olasılık var…” şeklinde konuşmanız daha uygun olur. Yöneticiyi özellikle de diğer çalışanların önünde asla zor duruma sokmamak gerekir.
Yeni Kuşaklar:
Yöneticilerinizin kontrol edebileceği noktaları ve zamanı önceden düşününüz, onların sormasına fırsat vermeden, siz yazılı veya sözlü olarak bilgi veriniz. Proaktif davrandığınızda yöneticilerinizin size güven duymaya başlayacaklarını ve kontrol etme frekanslarını düşürdüklerini görmeye başlayacaksınız.
Yeni Kuşaklar:
Yöneticilerinizin yazı yazma ve iletişim kurma şeklini kavramaya çalışınız. Kısa ve öz konuşan bir yöneticiye uzun uzun cümleler kurmayınız, gereksiz bilgilerle zamanlarını almayınız. Bazıları ise detaycıdır, sonuç kadar sürece de odaklanabilir; o takdirde ayrıntılar konusunda bilgi veriniz.
Yeni Kuşaklar:
Toplantılar için her zaman hazırlı olunuz. Elinizde veri ve analiz olmadan fikir yürütmeyiniz. Takip ettiğiniz bir iş varsa, her aşama hakkında bilgi sahibi olunuz. Problem varsa önceden fark etmeye çalışınız ve çözüm için en azından birkaç çözüm önerisi hazırlayınız. Yöneticiler bu yaklaşımınızı fark ettiklerinde, size olan güvenleri artacak ve sizi destekleyeceklerdir.
Yeni Kuşaklar:
Planınız varsa, herkes size uyar; planınız yoksa, başkalarının planına uymak zorunda kalırsınız. Bu nedenle, mutlaka kısa, orta ve uzun vadeli planlarınız olsun; günlük bir planınız olsun. Böylelikle işlerinizi daha iyi takip edebilir ve organize olursunuz. Planlı çalışanı yöneticiler benimser, hatta yeni bir görev verecekleri zaman “Planın nedir? Bu işi de sana verebilir miyim?” diye sorarlar.
Yeni Kuşaklar:
Veri toplayınız, ancak topladığınız veriler güvenilir kaynaklardan ve ispatlanabilir olmalıdır. Veriler tek başına bir değer ifade etmez, bunların analiz edilmesi ve buradan da bilgi üretilmesi gerekmektedir. Ne kadar çok bilgi elde edilirse, o derecede de fikirler oluşabilir. Fikirler ise, yeni işler veya yeni iş modellerinin oluşturulmasına katkı yapar. Yöneticiler böyle çalışanlarla iş yapmayı tercih ederler.
Son olarak iletişimle ilgili de birkaç sözcük ifade etmek isterim:
Sözcüklerinizi dikkatli seçiniz, yöneticileriniz arkadaşlarınız değildir.
Benden dilinize hakim olunuz, yöneticiler yüz ve beden ifadelerini çok iyi okurlar.
Gereksiz konuşmayınız, dedikodu yapmayınız, bunlar hemen yöneticiler tarafından fark edilir.
Kişisel bakımınıza ve giyiminize özen gösteriniz, yöneticiler sizin kuşaktan olmadıkları için, hâlâ böyle konuları önemserler.