İnsan davranışlarının iktisattaki yeri: Davranışsal ekonomi
Geleneksel ekonomi teorileri uzun yıllar boyunca bireyleri “rasyonel karar vericiler” olarak tanımladı. Yani insanlar, her durumda kendi çıkarlarını en iyi şekilde gözetir ve hesaplamalarını kusursuz yapar varsayımı kabul edildi. Ancak bu yaklaşım gerçek hayattaki insan davranışlarını açıklamakta yetersiz kaldı. İşte bu noktada davranışsal ekonomi, psikolojiden ve sosyolojiden aldığı destekle insanların ekonomik kararlarını daha gerçekçi biçimde ele alan bir alan olarak öne çıktı.
Rasyonellikten sapmalar
Davranışsal ekonominin en temel katkılarından biri, insanların rasyonel olmadığını ortaya koymasıdır. Bireyler çoğu zaman duygularına, içgüdülerine ya da çevresel faktörlere göre karar verir. Örneğin, aynı ürünün “%90 başarı şansı var” şeklinde sunulması ile “%10 başarısızlık ihtimali var” şeklinde sunulması farklı algılanır. Bu durum, çerçeveleme etkisi adıyla literatüre girmiştir ve insanların gerçek rasyonellikten nasıl sapabildiğini gösterir.
Kayıptan kaçınma eğilimi
Davranışsal ekonomide sıkça vurgulanan bir diğer unsur ise insanların kayıplara karşı aşırı duyarlı olmasıdır. Çoğu kişi, aynı büyüklükteki kazanca kıyasla kayıpları çok daha yoğun hisseder. Örneğin, 100 lira kaybetmek, 100 lira kazanmaktan daha büyük bir psikolojik etki yaratır. Bu nedenle insanlar, çoğu zaman riskli ama yüksek kazançlı seçeneklerden kaçınarak daha düşük getirili, güvenli seçeneklere yönelir.
Sınırlı rasyonellik
Her bireyin bilgiye erişimi, dikkati ve hesaplama kapasitesi sınırlıdır. Bu durum sınırlı rasyonellik kavramı ile açıklanır. İnsanlar karar verirken tüm olasılıkları değerlendiremez ve genellikle “yeterince iyi” olan seçeneği tercih eder. Bu yaklaşım, gerçek yaşamda insanların neden çoğu zaman hızlı ama mükemmel olmayan kararlar verdiğini açıklar.
Dürtüler ve anlık kararlar
Davranışsal ekonomi aynı zamanda insanların kısa vadeli dürtülerle hareket ettiğini de ortaya koyar. Bireyler, uzun vadeli çıkarlarını bilseler dahi anlık hazlara yönelme eğilimindedir. Örneğin, gelecekteki sağlık risklerini bilmesine rağmen fast-food tercih eden veya uzun vadeli tasarruf planlarını bir kenara bırakıp anlık alışveriş yapan tüketiciler bunun tipik örnekleridir.