Gitar çalmak en büyük meditasyonum

Fazla kurucu ortağı ve CEO’su Olcay Silahlı, profesyonel iş hayatını girişimci olmak için bırakmış bir iş insanı. Güne 8’de başlayan ve akşam 10’a kadar çoğunlukla ajandası dolu olan Silahlı’nın, bu tempo içindeki rutini ise her cuma yelken yapmak…

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Gitar çalmak en büyük meditasyonum

FATOŞ BOZKUŞ

Teknoloji tabanlı bir sosyal girişim olarak 2016 yılında kurulan Fazla, aradan geçen sürede önemli işlere imza attı. Bugün Türkiye’de 200'ün üzerinde markayla çalışan şirket, teknoloji tabanlı bütünsel atık yönetimi çözümleriyle yılda 1 milyar TL üzerinde değere sahip gıdanın ziyan olmasının önüne geçiyor. Yakın zamanda İspanya pazarına açılan Fazla’nın kurucu ortağı ve CEO’su Olcay Silahlı çok yönlü bir iş insanı.

Yoğun iş temposu içinde bir yandan iki çocuğuna zaman ayırmaya çalışırken bir yandan şiir yazıyor, bir yandan da yelken eğitimi alıyor. Kendisi için en büyük meditasyonun ise gitar çalıp şarkı söylemek olduğunu anlatan Silahlı, yoğun iş temposunda spora zaman ayıramasa da bunun için pratik bir çözüm bulmuş. Toplantılarını ve telefon görüşmelerini yürüyerek yapan, hatta ofis dışında yakın mesafe görüşmelere yürüyerek gitmeyi tercih eden Silahlı, bu sayede günde bin 500 kalori harcadığını anlatıyor.

HAFTA olarak Olcay Silahlı’yla iş dışı hayatıyla ilgili keyifli bir söyleşi yaptık.

Askeri lise, mühendislik ve girişimcilik… Biraz söz eder misiniz bu hikayeden?

Ben Çorlu’nun Ulaş Köyü’nde doğdum. Anaokulu dahil orada yaşadım. Hatta ilk gıda atığını kurtarma girişimim de orada oldu. Köyde dondurma fabrikasından çıkan ve atık olarak görülen hasarlı dondurmaları toplayıp, tarlada çapa yapan kadınlara dağıtıyordum. Anaokulunu bitirdiğim yıl Çorlu’ya taşındık. İlk ve orta okulu orada okudum. Ardından Kuleli Askeri Lisesi’ne havacı olarak girdim. Sonra gözlerim bozulduğu için 2005’te kara harp okuluna geçtim. Okul üçüncüsüydüm ve hedefim genelkurmay başkanı olmaktı. Ama üçüncü yılımda askeri liseden ayrılma kararı alıp Çorlu’ya geri döndüm. ÖSS’ye 5 ay vardı, cesaret isteyen bir karardı. ÖSS müfredatına hazırlanmam için az bir zaman kalmıştı. Sınava sonucunda İTÜ İşletme Mühendisliği’ne girdim. 3 yılda bitirdim okulu. Mezun olmadan bir ay önce Deloitte’ta finansal dönüşüm danışmanı olarak işe başlamıştım. Orada iki yıl çalıştıktan sonra Unilever’e geçtim. 6 yıl çalıştım orada. Ayrıldığımda farklı bölge sorumluluklarım da vardı. Sonrasında da ortağım Arda Eren’le birlikte Fazla’yı kurduk. Bir sosyal girişim olan Fazla, bugün 1 milyar TL’nin üzerinde değere sahip gıdanın ziyanını engelliyor.

Yakın zamanda şirket olarak İspanya’ya açıldınız. Yurtdışına açılan bir girişimin kurucu ortağı olarak bir gününüz nasıl geçiyor?

Açıkçası Fazla’yı ilk kurduğumda 22 saattim ofiste geçiyordu. Olmayan bir pazarı yaratmaya çalıştığımız için yoğun bir tempom vardı. Şu anda ise İspanya operasyonu nedeniyle yine ciddi bir yoğunluğum var. Ajandam çok planlı ve sabah 8’den akşam 10’a kadar dolu. Fiziksel olarak kendimi pek de dinlendirebildiğimi söyleyemem.

Harp okulundan beri 3-3.5 saat uyuyorum. 11’de yatıyorsam 02.30’da mutlaka uyanırım. İlk iki yıl 24 saat içinde İstanbul, Berlin ve İzmir’de üç tane toplantı yapabildim bu sayede.

Dinlenmeye zaman ayırabiliyor musunuz bu yoğunluk içinde?

Bir önceki yatırım turunu tamamladıktan sonra 3 ay haftada 3.5 gün çalıştım. Tatil yaptığım günlerde gitar çaldım, kitap okudum, müzik dinledim, havuza girdim. Bugün çok da dinlenebildiğimi söyleyemeyeceğim ama İspanya açılışıyla birlikte siesta alışkanlığını hayatıma almak istiyorum.

Bu çalışma temposu içinde spora zaman ayırabiliyor musunuz?

Ben masa başında saatlerce çalıştığım için Fazla’yı kurduğumuz ilk üç yılda 20 kilo almıştım. Sonra telefon konuşmalarını ve toplantıları yürüyerek yapmaya başladım. İki ofisimiz arasında Sabancı Parkı var. Ekip toplantılarını o parkta yürüyerek yapıyoruz. Toplantılara yürüyerek gidiyorum, yolda önemli telefon konuşmalarını yapıyorum. Yürürken düşünüyorum, konuşuyorum, iş yapabiliyorum. Bu şekilde bin 500 kalori yaktığım günler oluyor. Şu anda İspanya’da günlük ortalama 30 bin adım atıyorum.

Gitar çaldığınızı söylediniz. Müziğe ilginiz ne düzeyde?

Gitar çalıp şarkı söylemeyi seviyorum. Deniz Arcak’tan şan dersi alıyorum. Onunla bir şarkı çıkartmak için çalışıyoruz. Ben şiir yazmayı da çok seviyorum. Bir şiiri seçtik ve onu şarkı yapmak için çalışıyoruz. Gitar çalıp şarkı söylemek beni çok dinlendiriyor. En büyük meditasyonum bu.

Topluluk önünde de çalıyor musunuz?

Öyle bir ajandam yok. Ama 2017’de şarkı söylerken çektiğim bir videomu paylaşmıştım. Etkileşimin çok olduğunu görünce bunu yapmaya devam ettim.

Sosyal medyayı etkin bir şekilde kullanıyorsunuz o zaman…

İş yoğunluğundan görüşemediğim birçok arkadaşım var. Sosyal medyayı bağ kurmak ve etkileşim için kullanıyorum. Yurtdışındayken 'bugün buradayım siz olsaydınız ne yapardınız' diye soruyorum. Söyleneni yapıp fotoğraf çekiyorum örneğin.

Bu iş yoğunluğunda yelken için de zaman ayırıyorsunuz sanırım.

Evet, hayatımdaki rutinim. Her cuma yelken yapıyorum. Henüz bir yelkenli almadım. Ama en düzenli yaptığım şey. Tek başına kullanma seviyesine gelmek önceliğim. Ve şu anda buna çok yakınım.

Sizin iki tane de çocuğunuz var. Onlara zaman ayırabiliyor musunuz?

Biri 6 diğeri 4 yaşında olan iki tane çocuğum var. Ne yazık ki her gün çocuklarımı göremiyorum. Onlar 18.30’da okuldan gelip 20.30’da uyuyorlar. Eğer uyumadan önce eve gelebilirsem onları ben uyutuyorum. En kaliteli ve çokça paylaşım yaptığımız zaman oluyor uyku öncesi. Hafta sonlarını da birlikte geçirmeye gayret ediyoruz.

 Birlikte tatile gidiyor musunuz?

İki çocuğumda Amerika’da doğdu. Kızım Beren 40 günlükken Antalya’da denize girdik. 5 aylıkken Rize’de karlı havada Kaçkarlar’da zirveye çıktık. Eren de aynı şekilde. Ben dünyayı görmek gerektiğini düşünüyorum. Her fırsatı bunun için değerlendiriyorum.

Gitmek istediğiniz bir yer var mı?

Sistem bozulmadan Kuzey Kore’ye gitmek istiyorum. Bu yaz için hedefim Sicilya’yı gezmek.