Günü kurtarmak mı yaşama anlam katmak mı?

Her gün yaptıklarımız, davranışlarımız ve kararlarımız… Aslında hepsi bu soruya verdiğimiz yanıtın birer yansımasıdır. Ya hayatta kalma mücadelesi veriyoruz ya da hayata anlam katıyoruzdur.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Günü kurtarmak mı yaşama anlam katmak mı?

TUNÇ DİPTAŞ

 

Öfkeli ve sinirli olmayı duygusal yuva haline getirenlere… Güne anksiyete ile uyanıp, günü depresyonla bitirenlere… İşkolik olmakla gurur duyup, hayatının merkezine yalnızca işini koyanlara... Çocuklar ve aile sorumlulukları arasında koşturup kendini unutanlara...

“Elalem ne der” korkusuyla kariyer yapan, kalbinin sesini susturup yalnızca zihniyle hareket edenlere...Hayatı bitmeyen bir mücadele olarak görenlere, şikâyeti yaşam biçimine dönüştürenlere... Kararlarını sürekli erteleyerek ömrünü tüketenlere, geçmişin yükünü sırtından atamayanlara, geleceği kaygıyla bekleyenlere... İçinde bulunduğu anın güzelliğini fark edemeyenlere… Sosyal medyada kaybolanlara, hayatı birkaç beğeniden ibaret sananlara… Bir beğeni daha almak için değerlerinden vazgeçenlere…

Önce şu soruyu sorarım:   

Hayat sizin için sadece bir hayatta kalma mücadelesi mi, yoksa anlamlı bir yolculuk mu? Her gün yaptıklarımız, davranışlarımız ve kararlarımız… Aslında hepsi bu soruya verdiğimiz yanıtın birer yansımasıdır. Ya hayatta kalma mücadelesi veriyoruz ya da hayata anlam katıyoruzdur.

Hayatı anlamlandırabilmek

Viktor Frankl’in hikayesi bu seçimin en güzel örneğidir. Frankl, İkinci Dünya Savaşı sırasında ailesiyle birlikte Nazi toplama kamplarına gönderilmişti. Karısı, anne ve babası ile erkek kardeşini bu korkunç kamplarda kaybetti. Her gün ölümle burun buruna yaşarken, kendi hayatı da her an sona erebilirdi. Ancak Frankl, tüm bu fiziksel acılar ve duygusal yıkım arasında bile insanın kendisine bir anlam bulabileceğine inandı.

Kampta geçirdiği zaman boyunca Frankl, diğer mahkûmları dikkatle gözlemledi. Bir şey fark etmişti: En güçlü ya da en sağlıklı olan mahkumlar da yaşamını yitiriyordu. Yaşamaya devam edenlerin hemen hepsinin ortak özelliği hayatı anlamlandıracak bir neden bulmuşlardı. Bu neden, kimi zaman sevdiklerine kavuşma hayali, kimi zaman kendini gerçekleştirme arzusu, kimi zaman ise insanlığa değer katma iradesiydi.

Kendisini de bu gerçeğin içinde buldu. Günler boyu açlık, soğuk ve işkenceye katlanırken zihninde tek bir sahne canlandırıyordu: Savaş sona erdiğinde, bir üniversite amfisinde öğrencilerine bu kötü deneyimleri anlatacak ve onları hayata dair ilham verici sözlerle motive edecekti. Bu güçlü hayal, onun hayatta kalma sebebi olmuştu.

Savaş sonunda özgürlüğüne kavuşan Frankl, bu deneyimlerini “İnsanın Anlam Arayışı” adlı kitabında paylaştı. O kitabında şöyle diyordu: “İnsandan her şey alınabilir; tek bir şey hariç: koşullar her ne olursa olsun, kendi tutumunu belirleme ve kendi yolunu seçme özgürlüğü.”

Bu döngüyü nasıl kırarız?

Sosyal medya ve televizyon bağımlılığına kapılan, geçmişin yüküne takılıp anı yaşayamayan, işkolik olmakla gurur duyan, çok çalışmasının nedenini sadece para kazanmak, kariyer yapmak, hedefleri tutturmakla açıklayanlar yaşamı gerçekten deneyimlemeden hayatı tüketiyorlar. Bu durumda baskın duygularımız neşe ve coşkudan çok; endişe, öfke, kaygı, kıskançlık ve korku oluyor. Bu duygular, yaşam alanımıza hâkim olarak bizi gerçek potansiyelimize ulaşmaktan alıkoyuyor. Böylelikle yaratıcılığımızdan, cesaretimizden, yeni fikirler geliştirme ve insanlara ilham verme arzumuzdan ödün veriyoruz. Yaşam yalnızca bir hayatta kalma mücadelesine dönüşüyor.

Peki, bu döngüyü nasıl kırarız? Bu döngüyü ancak Viktor Frankl’in yaptığı gibi kendini aşan bir amaca hizmet ederek kırarız.

Bugün yaptıklarınız, yaşamınıza gerçekten bir anlam kattı mı, yoksa sadece günü kurtarmakla mı yetindiniz? Kendinize bu soruyu sorun ve hayatınıza anlam katacak küçük bir adım atın. Bu adım, sevdiğiniz biriyle kaliteli vakit geçirmek ya da hiç tanımadığınız birine yardım eli uzatmak olabilir. 

Çünkü hayat asla sadece hayatta kalmak için yaşanacak kadar anlamsız değildir. Her canlının ölümü tadacağını, ama sadece bazılarının hayatı yaşayacaklarını, hayata anlam katacaklarını unutmayın.

 

 

 

 

HAFTA