‘Maçı zihnimde oynarım’

Kariyerinin ilk WTA finalini oynayan milli tenisçi Zeynep Sönmez, bu seviyede finale yükselen en genç Türk raket... Aynı zamanda bu başarı onu, dünya sıralamasında 31 sıra yükseltti. Fakat genç raket rakamlara çok takılmıyor: “Rakamsal veya zamansal hedefler koymamayı tercih ediyorum. Amacım, her gün bir öncekinden daha iyi olmak.”

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
‘Maçı zihnimde oynarım’

GÜLSEREN ÜST POLAT

Son dönemde Türk kadın sporcularımızın başarılarını duymaya alıştık. Bu başarılardan biri de geçen hafta sonu Milli tenisçimiz Zeynep Sönmez’den geldi. Slovenya’da düzenlenen WTA 125 turnuvasında kariyerinin ilk WTA finalini oynayarak dünya sıralamasında 31 sıra birden yükselen milli raket, 146’ncı sıraya yükseldi. Ev sahibi ülkenin dünya 87’ncisi Tamara Zidansek’i yenerek finale yükselen Zeynep Sönmez, finalinde İspanyol raket Marina Ribera Bassols ile karşılaştı. Maçı 2-0 kaybeden Sönmez, turnuvayı 2. tamamladı ama bu ikincilik, 21 yaşındaki raketi WTA düzeyinde finale yükselen en genç Türk raket yaptı. Kariyerinde ilk kez final oynayan genç raket aynı zamanda klasmanda ilk 150’ye giren ilk 4 Türk raketten de biri oldu.

21 yaşındaki genç ve başarılı tenisçi Zeynep Sönmez’den bu yolculuğu dinledik.

Klasik bir soruyla başlayalım kortlarla tanışmanız nasıl oldu?

Altı buçuk yaşındayken ailem beni yaz okuluna kaydettirdi. Aslında yüzme ve basketbol seçeneği sunulmuştu ama antrenmanlarda basketbolu terk edip tenis kortuna kaçmaya başlamışım. Bir antrenör bu ilgimi fark edince aileme durumu anlatmış ve böylece tenis ile tanışmış oldum.

Önce Polonya’da yarı filan ardından Slovenya’da final... Bu başarıların ardından gelen WTA sıralamasında 146.’lık. Bu deneyim hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Sıralamaya fazla takılmamaya çalışıyorum. Puanlarımı koruma, kazanma ve yükselme hedefleri beni yorabilir. WTA etkinlikleri, ITF turnuvalarından çok daha profesyonel ve oyuncuların değeri daha yüksek. WTA atmosferi, sadece korttaki performansa odaklanmanızı sağlıyor. Bu da oyuncuların saha içinde performansına olumlu bir katkı sunuyor. Turnuva sürecim oldukça güzeldi, her maçı ayrı bir stratejiyle ele aldım. Kendi güçlü yanlarıma ve rakiplerin zayıf yönlerine odaklanarak elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım.

Bu yıl ilk Grand Slam deneyiminizi Wimbledon'da yaşadınız. Bu ayrı deneyimdi. Psikolojinizi nasıl etkiledi ve bununla nasıl başa çıktınız?

Wimbledon'ın ilk Grand Slam deneyimim olması ve çocukluğumdan beri hayalini kurduğum bir turnuva olması, gitmeden önce büyük heyecan uyandırdı bende diyebilirim. Atmosfer ve çevre beni etkiledi, ana kortlar muhteşemdi. Maç sırasında gerginlik ve heyecanla baş etmem zaman aldı. Ancak deneyim kazandıktan sonra bu duyguları kontrol altına almayı başardım. Her şeyden önce, bu deneyimle sonraki turnuvalara daha etkili bir şekilde hazırlanmayı öğrendim. Kendimi geliştirmek ve daha üst seviyelerde oynamak için sürekli öğrenme odaklı bir yaklaşım benimsiyorum.

Bu güne kadar sizi en çok heyecanlandıran maç hangisiydi peki?

Çok sayıda heyecan verici maç yaşadım. Şu an hepsini hatırlamak zor, ama son dönemdeki en unutulmaz maçım, Hamburg Open'daki Bernarda Pera ile oynadığım ana tablo ilk turdu. Atmosfer büyüleyiciydi, stadyum kalabalıktı ve geçen yılın şampiyonu olarak ilgi oldukça yüksekti. Ben favori olmadığım için seyirciler iyi bir maç izlemek adına bana destek verdiler. Maç boyunca kortta olmaktan çok keyif aldım.

Slovenya öncesinde Amerika Açık gibi büyük bir turnuvaya katıldınız. Neler hissediyorsunuz? Sizin için nasıl bir deneyim oldu?

Amerika Açık’a katılabildiğim için çok mutluyum. Ortam çok güzel ve etkileyiciydi. Dünyanın en iyi oyuncularıyla aynı soyunma odasını kullanmak ve her gün aynı yerde bulunmak çok güzel bir deneyimdi. İyi oynadım; oyunumdan ve kortta duruşumdan mutluyum. Bu şekilde sonuçların da geleceğine inanıyorum.

Bu yılın geneline bakıldığında performansınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Benim için olumlu bir yıl oldu. Özel anılar biriktirdim. Tenis, inişli çıkışlı bir yolculuk. Ancak son aylarda seviyemi koruyarak yükseldiğim için oldukça memnunum. Eksiklerimi belirleyip bu alanları geliştirmeye odaklanıyorum. Her gün bir adım daha iyi olmayı hedefliyorum ve bu süreçte beni destekleyen bir takımın olması beni şanslı hissettiriyor.

Geçmişte Uluslararası Tenis Federasyonu organizasyonu Club Megasaray Cup'ta profesyonel kariyerinizdeki ilk zaferi yaşadınız. O günlerden bu günlere neler değişti?

Evet, bu zaferden sonra büyümüş hissediyorum. Tecrübeli olmanın yanı sıra, her turnuvada yeni şeyler öğrenmeye devam ediyorum. Fiziksel ve mental olarak geliştim. Ayrıca, daha iyi bir takım desteğiyle daha net bir şekilde ilerlemeyi başardım.

Antrenman temponuz hakkında konuşalım. Günde ve haftada kaç saat çalışıyorsunuz? Antrenman programınız nasıl bir düzende ilerliyor?

Antrenman sürelerim ve yoğunluklarım, turnuva programıma ve özel ihtiyaçlarıma göre değişebiliyor. Kortta saat tutarak çalışmıyoruz. Antrenörüm Mert hocanın planlarını tamamladığımızda ve ekstra çalışma isteğimi yerine getirdiğimizde korttan ayrılıyoruz. Fiziksel ve mental eğitimlerimi ise Mehmet Bayraktar belirliyor ve ihtiyaçlarıma göre planlarını ayarlıyor.

Antrenmanlar dışında neler yapmayı tercih edersiniz? Ya da hoşlandığınız aktiviteler neler?

Genellikle turnuva dışında İstanbul'da bulunmadığım ve antrenman yapmadığım zamanlarda, ailem ve sevdiklerimle vakit geçirmekten hoşlanırım. Birlikte yemek yeriz, sinemaya gideriz veya oyun oynarız. Turnuvalardaki boş zamanlarımda ise bazen yeni beceriler edinmek veya çizim yapmak gibi aktivitelerle ilgilenirim.

Hem kadın hem de erkek tenisçilerden kim sizin için bir idol konumunda?

Erkeklerde Roger Federer tabii ki öne çıkan bir isim. Kadınlarda ise birkaç isim var, ama özellikle Li Na'nın oyunculuğuna hayranım.

"Teniste mücadele her gün yeniden başlar" şeklinde bir sözünüz var. Bu sözü biraz açabilir misiniz?

Tenis, sürekli bir ‘yeniden başlama’ sürecini içerir. Haftalık turnuvaların dışında, bir sonraki hafta aynı pozisyonda başlarsınız -şampiyon olsanız bile-. Her zaman yeni bir mücadele, yeni bir başlangıç vardır. Geçmişi unutmamak, hatalardan ders çıkarmak önemlidir. Ancak geçmişe takılı kalmak yerine geleceğe odaklanmak gerekir. Bu anlayış hem başarıların hem de hataların ardında ilerlemeyi sağlar. Ben de özellikle hatalardan ders alarak gelişmeye odaklanıyorum.

Kendinize kısa ve uzun vadeli hedefler koydunuz mu?

Rakamsal veya zamansal hedefler koymamayı tercih ediyorum. Her gün bir öncekinden daha iyi olma amacı taşıyorum. Bu küçük gelişmelerin zamanla daha büyük bir ilerlemeye dönüşeceğine inanıyorum.

Maçlara çıkmadan önce sizi motive eden şeyler neler peki?

Maçlardan önce hafif ısınma yaparak terlemeyi severim. Bu sırada kulaklıkla müzik dinlemek beni motive eder. Aynı zamanda maçı zihnimde oynarım, olası senaryoları düşünerek hazır olmaya çalışırım. Bu, sakin kalmamı sağlar. Mehmet hocayla da konuşarak yazdığım notları okumak, beni motive eden unsurlardan biridir.

İŞİME DAHA FAZLA ODAKLANIYORUM

Ülkemizde bireysel branşlarda sponsorlukların önemi büyük. Bu konuda düşüncelerinizi paylaşır mısınız?

Türkiye'de amatör branşlarda dünya çapında başarılı olmanın zorluğunu göz önünde bulundurmalıyız. Hem kendini geliştirmek hem de uluslararası arenada rekabet etmek büyük bir emek gerektirir. Bantboru'nun destekleri ve UN Kadına Destek (Women Empowerment) kapsamında aldığım destek, benim işime daha fazla odaklanmamı sağladı. Bu tür destekler hem maddi hem de manevi olarak büyük bir avantaj sağlar. Rank yükseldikçe etki alanımın genişlediğini de söyleyebilirim. Bioderma, Asics ve Spx de değerli sponsorlarım arasında yer alıyor. Türkiye Tenis Federasyonu'nun da süreçteki katkılarını belirtmek isterim.

 

 

 

HAFTA