Müziğin en eğlenceli yanı, istediğinizi yapabilmeniz

Kendine has vokal tekniklerini ve hayata dair gözlemlerini alaycı bir dille hikâyeleştirerek anılan bir müzisyen Baxter Dury. 2002 yılından bu yana kadar müzik üretimine tam gaz devam eden Dury, 14 Haziran’da Zorlu PSM Turkcell Sahnesi’ne geliyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Müziğin en eğlenceli yanı, istediğinizi yapabilmeniz

Ece ULUSUM

Baxter Dury’nin İngiltere’den dünyaya yayılan müziğinin başlangıcı; pub rock/new wave ikonu babası Ian Dury için düzenlenen anma töreninde sahne almasıyla başlıyor. İstanbul’a ilk defa geleceği için heyecanlı olduğunu söyleyen müzisyen, burada uzun süre kalamayacağı için biraz üzgün olduğunu söylese de; yine de Türkiye’yi beğenmezse bir daha gelmeyeceğinin altını çiziyor.

Daha önce İstanbul’da bulundunuz mu?

Hayır. Tüm tur takviminde gelecek olmaktan en çok heyecanlandığım yer orası. Bu yüzden gelmeyi çok istiyorum ve geliyorum da. Mesele şu ki, uzun süre kalamayacağız ve bu yüzden biraz üzgünüm.

Konserde neler olacak? Ne tür bir şarkı listesi dinleyeceğiz?

Biraz yeni şarkılardan çalmalısınız fakat yeni şeyler çaldığınızda insanlar gerçekten sıkılıyor çünkü eskileri dinlemek istiyorlar. Gerçekten emin değilim. Ne tür bir dinleyici kitlemiz olduğunu bilmiyorum, belki de insanlar hiçbir şey bilmiyordur. Bu yüzden eskileri çalmamın pek bir önemi yoktur. Ne kadar hayranımız var bilmiyorum, elimden geleni yapacağım.

Celebrate Me adlı üçüncü single'ınızı yayınladınız. Bunun arkasındaki hikâyeyi biraz anlatabilir misiniz? Mix ve mastering süreci nasıldı?

Şarkılar, İngiltereli olmak, hatta kesinlikle söyleyebilirim ki Londralı olmak ile ilgili narsist insanların sınıf takıntılı kimliği, sanatsal çıktınızın bir parçası olarak sınıfı kötüye kullanma ve bunun gibi şeyler, soyut gözlemler koleksiyonu hakkında. Gerçekten bir sonuca varmıyor ya da hiçbir şeyi çözmüyor. Neredeyse herhangi bir şeyi ifade edebilecek soyut bir bilinç akışı. Bu beni rahatsız ediyor ama biraz, “Ben ben ben, Londra!” bunun gibi şeylere dair soyut bir saçmalık çorbası.

Albüm kapaklarınız her zaman ilgi çekiciydi fakat bu sefer minimalist ve basit görünüyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Single’ları basmıyorsunuz, bunlar bir internet sayfasının ya da bilgisayar ekranının köşesinde beliren küçük bir kapak resmi boyutunda oluyor. Karmaşık bir şeyden ziyade sembolik bir şey olmasını istedim. Ayrıca bu kişinin benim ve fantezilerimin mutasyona uğramış bir şekli olması da hoşuma gitti. Herhangi bir şey olması gerektiğini düşünmedim, gerçekten, çok fazla şey koyarak mürekkep ve beyin gücünü boşa harcıyorsunuz. Bence bir albüm kapağı, plak üzerinde yer aldığı ve sanatsal bir şeyin büyük bir temsili olduğu için daha fazla dikkat edilmeye değer.

Sizce şarkı ya da sözlerle bağlantılı olmalı mı yoksa albüm kapağı tamamen farklı bir şey mi?

Bir kuğunun ya da herhangi bir şeyin fotoğrafını çekebilirsiniz ve bu sizin için o anda her şeyi ifade ediyor olabilir, ancak gerçekten derin ve ayrıntılı bir bağlantıya sahip olması gerekmez. Eğer öyle olduğunu söyleyeceksek herkes yalan söylüyor demektir. Müziğin en eğlenceli yanı da bu, açık yorumlama sayesinde istediğinizi yapabiliyorsunuz, değil mi? İsterseniz her zaman bir anlam bulabilirsiniz.

Albümünüzü ilk olarak kime dinletirsiniz?

Menajerime. Aslında iki menajerimiz var ve onlara çok güveniyorum. Özellikle içlerinden biri, çok yaşlı değil ama çok bilge, deneyimli ve uzun süredir müzikle iç içe, ona çok güveniyorum. Bu yüzden ondan bir gülümseme aldığımda iyi bir noktada olduğumu hissediyorum. Özetle önce iki menajerime dinletirim.

Bu profesyonelce mi oluyor yoksa daha çok kişisel mi?

İkisinin arası. Zaten bu yüzden iyiler, cana yakın da olabilirler çünkü ne de olsa arkadaşlarım. Onlardan korkuyor değilim, ödüm kopuyor. (gülüyor)

Bu albümde JGrrey ve Madelaine Hart ile birliktesiniz. Albüm sürecini nasıl etkilediler?

Bazen birlikte çok fazla çalıştığınız insanlarla bir rutine bağlarsınız fakat bu JGrrey ile pek mümkün değil. Nerede olursa olsun, oldukça etkili bir kişiliğe sahip. Oldukça talepkâr birisi, ilgi istiyor. Yani benim bazı fikirlerim olabilir ama o bu fikirleri istediği gibi yeniden yorumluyor. Özetle çok güçlü bir karaktere sahip. Odaya girer girmez ne yapmak istediğine karar verir. Onunla tanışsaydınız ya da aynı odada olsaydınız anlardınız. O öyle birisi. Çok güçlü bir Londra ve muhtemelen biraz da Jamaikalı bir karaktere sahip. Böyle işte, ilginç. Güçlü bir karaktere sahip birisiyle birlikte olduğunuzda bir reaksiyon meydana geliyor ve öngörülemeyen şeyler oluyor. İyi şeyler ortaya böyle çıkıyor. Öyle olduğunu hissediyorum. Bu vesileyle beni mutlu etti, bazen başka insanlarla bu şekilde olmuyor.

Tüm şarkılarınız için bir klip çekecek misiniz yoksa sadece birkaçı için mi?

Yayınladığımız Aylesbury Boy ve Celebrate Me için sadece. Şimdilik bunlar. Plak şirketleri finansal olarak hassas olabiliyor, klipler çok fazla paraya mal oluyor.

Chaise Longue adında bir kitabınız var. Yeni bir kitap yazma planınız var mı?

Yeni bir kitap yazmak için anlaşma imzaladım. Kitap yazmak oldukça zor çünkü düşündükçe ağlamaya başlıyorum. Müzik üretmeye kıyasla oldukça zor. Çocukluğumdan beri müzik üretiyorum ve bunu yaparken çok fazla düşünmem gerekmiyor. Yazmak tüm sendromlarımı ve rahatsızlıklarımı harekete geçiriyor. Oldukça klostrofobik. Bir çıktıyla ödüllendirildiğinizde inanılmaz keyifli bir şey ama yazma süreci zorlu. Sanırım bu mücadele tekrar denemem için yeterince ödüllendirici oldu. Şimdi bir tane daha yazıyorum.

Bu yolculukta en sevdiğiniz yazarlar kimlerdi?

Bu çok sık değişiyor. Paul McCartney gibi tuhaf yazarları seviyorum.  Çok açık birisi. Pek çok yazar seviyorum ama dürüst olmak gerekirse derinlemesine okumuyorum çünkü kafanız bir şeye fazlaca dalıyor. Instagram'a bakıyorum ve yıllarımı saçma sapan şeylere bakarak harcıyorum. Sanırım daha fazla okumalıyım.

Siyaset birçok açıdan müzisyenleri etkiliyor. İngiltere siyaseti sizi ve sanatınızı nasıl etkiliyor?

Mikro siyaset hakkında kendimle ilgili gösterişli şeyler yazıyorum çünkü daha büyük, daha küresel siyaseti anlamaktan acizim. Müziğim ve sanatım her zaman benimle ya da beni nasıl etkilediğiyle ilgili ve bu oldukça gösterişli bir şey. Çünkü günlük hayatla ilgili bu tür küçük detaylarla ve bunların beni nasıl etkilediğiyle ilgileniyorum. Ancak bu, büyük resmin küçük resmi etkilediği anlamına da geliyor. Dolayısıyla ben siyasetin küçük balonumda beni nasıl etkilediğini ve hayatımın büyük resimden nasıl etkilendiğini gösteriyorum sadece. Büyük resim hakkında konuşmuyorum çünkü bu konuda konuşacak kabiliyete sahip değilim ve ilgim de yok. Bu ülkede siyaset çok uç noktalara gitmiyor. Bazen irrite edici oluyor ama aslında hep aynı şey. Aynı kişilerin permütasyonları aslında. Baskılar altında olduğumuzu düşünmüyorum ama bazı sıkıntılar var ve bu bizi etkiliyor. Ben sol görüşlü sayılırım çünkü sol görüşlü bir sanat çevresi üyesiyim. Ama sözünü esirgemez değilimdir. Buna gerçekten inanıyorum.

Babanız 57 yaşında hayata veda etti. O yaşlarda olmak sizi korkutuyor mu?

Bunu pek düşündüğümü söyleyemem. Bu fikri yaratan ilk kişi sizsiniz. Pek ilgilenmiyorum. Yani, bunu incelemenin ne anlamı var ki? Düşüneceğim son şey bu. Ben daha çok dizlerimin şişman görünüp görünmediği konusunda endişeleniyorum, gereksiz şeyler yani. Bunları daha çok önemsiyorum. Anne ve babamı 20'li yaşlarımın ortasındayken kaybettim, çok gençtim ve bu zor bir durum, ama bu beni bir nevi endişeden kurtarıyor çünkü endişelenmemelisiniz.

Dinleyicilerinize ne söylemek istersiniz?

Söylemek istediklerimi albümde söyledim sanırım. Daha fazla bir şey söylemek istemiyorum. Umarım insanlar bunu anlar ve umarım bazı insanlar anlamaz. Pek bir şey söylemek istemiyorum, biraz bencilimdir. Müzik yapmak ve sonra da insanların ilgisini çekebilecek bir performans sergilemek istiyorum. Bence sadece kelimelerle bağlantı kurmazsınız, kişilik ve davranışlarla da bağlantı kurarsınız ve başka bir şey anlarsınız, bu yüzden müzik harikadır. Türkiye’ye geleceğim için heyecanlıyım. Beğenmezsem bir daha gelmem ama.