Tiyatroya yazılmış bir aşk mektubu

Son dönemin en iddialı tiyatro oyunlarından Aşık Shakespeare; yüksek enerjisi, komedi ve romantizmiyle Türkiye turnesine çıkmaya hazırlanıyor. Öncesinde oyunun başrolleri Uraz Kaygılaroğlu ve Nezaket Erden ile sahne serüvenini konuştuk.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Tiyatroya yazılmış bir aşk mektubu

HELİN KAYA

Uzun yıllardır ekranda gördüğümüz bir oyuncu olarak sizi ilk kez tiyatro sahnesinde izliyoruz. Üstelik bu büyük bir müzikal sahnesi… Nasıl bir süreç sizin için?

Uraz Kaygılaroğlu: Bu süreç benim için de çok heyecan verici oldu açıkçası. Çok büyük bir proje, yaklaşık 100 kişinin bir araya gelerek yaptığı bir iş. Benim için de çok öğretici ve çok eğlenceli bir süreç oldu. Böyle büyük ve profesyonel bir ekiple bu yola çıktığım için çok mutlu ve şanslı hissediyorum kendimi. Umuyorum ki uzun süreler daha oynamaya devam edeceğiz Aşık Shakespeare’i.

İlk sahne yolculuğunuza William Shakespeare’e hayat vererek başladınız üstelik. Karakter size ilk geldiğinde neler hissettiniz?

U.K: Tiyatroya William Shakespeare ile başlamak benim için de çok güzel bir sürpriz oldu. Filmi izlemiş ve çok sevmiş birisiyim. Serdar Biliş’in de daha önce yaptığı işlere şahit olduğum için sonucunun güzel olacağını tahmin etmek çok da zor olmadı. Başlarda biraz endişelendim altından kalkabilir miyim acaba diye, biraz da heyecanlandım dediğim gibi ve bugüne geldik.

Sizin tiyatro serüveninizde her şey nasıl başladı?

Nezaket Erden: Ben çocukluğumdan beri kalbimde bir coşku taşıyorum. O coşkuyu aktarabileceğim bir şey aradım hep el yordamıyla, sezgiyle... Lise öğrencisiyken bir afiş gördüm. Tiyatro kursu ilanı. Seçme olacağı yazıyordu. Girdim seçmelere, eğitime hak kazandım. Bu süreç bana tiyatroda olursam kendimi ifade etme araçları bulabileceğimi ve içimdeki coşkuyu açığa çıkarabileceğimi sezdirdi. Sonra İstanbul’a gitmem gerektiğini düşündüm. Galatasaray Üniversitesi’nde hem felsefe eğitimimi tamamladım hem okulun tiyatro kulübünde ve farklı yerlerde eğitimler aldım. En sonunda Kadir Has Üniversitesi’nde Film ve Drama oyunculuk yüksek lisansı yaptım. Oynama ve öğrenme hevesiyle dolu bir oyuncuyum.

Sevgili Arsız Ölüm, Dirmit ile izleyici karşısına tek kişilik bir oyunla çıkarken, Aşık Shakespeare ile kalabalık ekip ve büyük bir prodüksiyon ile çıkıyorsunuz. Sizin için iki oyunun ne gibi farklılıkları var?

N.E: İkisi her anlamda çok farklı. Aşık Shakespeare’in gerçekleşmesi için sahne arkasında önünde o kadar çok insan çalışıyor ki. Çok büyük bir prodüksiyon. Dirmit’te ise ben ve Kepçe her yeri gezebiliriz. Operasyonları çok farklı.

Tek başıma sahnede olmayı da çok seviyorum. Ama Aşık Shakespeare’deki kalabalık ve kalabalıkla artan coşku bana çok iyi geldi. Serdar Hoca ile çalışmak hayalimdi. Ekipteki her bir oyuncu arkadaşımdan öğrendiklerim, geçirdiğimiz şahane prova dönemi benim için çok özeldi.

Kendinize ‘daha önce neden tiyatro yapmadım?’ dediniz mi hiç?

U.K: Dedim. Ama yıllardır tiyatro yapan arkadaşlarım; her tiyatronun bu kadar güzel ve eğlenceli ve şartlarının olmadığını defalarca dile getirdiler. Ben tabii ki çok şanslıyım; böyle bir ekip ve yapımla bu yolculuğa başladığım için.

Bir röportajınızda herkes Shakespeare’den bir şeyler oynar diyorsunuz. Peki, sizin oynadığınız Shakespeare nasıl bir hikaye içerisinde?

U.K: Bu bir şakaydı, ‘herkes Shakespeare’den bir şeyler oynar, ben Shakespeare’in kendisini oynuyorum’ dedim. Benim oynadığım Shakespeare, henüz acemilik döneminde. Yazdığı oyunları sahneletmek için uğraşan genç bir yazar.

Gelelim Viola karakterine… Hem tiyatroya hem de Shakespeare’e olan aşkıyla güçlü bir kadın karakter. Proje size ilk geldiğinde Viola için neler hissettiniz?

N.E: Viola’yı çok sevdim. İsteği, rüyası için her şeyi göze alıyor ve durdurulamaz bir hali var. Tiyatroya ve tiyatroyu var eden her şeye aşık. Kendini öyle ifade etmek istiyor. Kuralları, yasaları kabul edemiyor, etmiyor. Shakespeare’e de üretimlerine duyduğu hayranlıkla aşık. Ben mücadeleci ve istekleri bu kadar kuvvetli olan karakterleri oynamayı seviyorum. Okuduğumda da etkilenmiştim.

Birbiriniz ile çalışmak size nasıl bir alan yarattı?

U.K: Nezaket; tanıdığım, gördüğüm, canlı canlı şahitlik ettiğim en yetenekli kadın bence. O yüzden onunla çalışmak çok konforlu, size çok güven verir. Nezaket; sırtınızı yaslayabileceğiniz bir partner, bir insan, bir dost. 

N.E: Uraz ile çok rahat hissediyorum kendimi.  Çok açık bir insan. Sahnede bu açıklığı inanılmaz avantaj sağlıyor. Her an orada. Ve böyle bir oyuncuyla oynamak çok keyifli. Bir çocuk merakıyla oyun oynuyor ve keyif alıyor. Buna şahit olmak ilham verici. Her oyuncunun sahip olmayı dilediği bir hal.

Aşık Shakespeare büyülü atmosferinin yanı sıra bulunduğu dönemin kısıtlamalarına ve verilen mücadelelere toplumsal sinyaller veriyor. Aslında tiyatronun diğer alanlardan en önemli farkının verdiği bu tarz mesajlar olduğunu düşünüyorum. Sizin fikriniz nedir?

N.E: Belki tiyatroda daha doğrudan oluyor toplumsal meseleler ile ilgili aktarım. Aşık Shakespeare özelinde ise o toplumsal sinyaller çok belirgin ve herkesin dert edindiği meseleler o yüzden hemen ortaklaşıyor seyirci. Ben sinemada bunun çoğu zaman daha dolaylı yapıldığını, yapılabildiğini de görüyorum. Bu da etkiliyor beni. Günlerce zihnimde benimle oluyor. Hatta yıllarca...

Oyun aylardır kapalı gişe oynanıyor ve tüm ekip dakikalarca ayakta alkışlanıyorsunuz. Bu başarının sırrı nedir?

N.E: Her oyun büyük bir coşku ve mutlulukla geçiyor. Serdar Hoca öyle bir ekibi bir araya getirmiş ki provaların daha ilk gününde kumpanya ruhuna girebildik. Bu Serdar Hoca’nın başarısı her şeyden önce. Kurduğu dünya ve bize o dünyada açtığı oyun alanı çok renkli.

Aşık Shakespeare, televizyon dizisi, stand up sahnesi derken epey yoğun bir tempodasınız. Hayatınızın bu dönemi sizin için nasıl geçiyor?

U.K: Evet, epey yoğun bir tempodayız, kendi hayatıma çok vakit ayırabildiğim bir yıl olmadı açıkçası. Dostlarımdan ailemden uzak kaldığım, çoğu şeyi kaçırmamak için mücadele ettiğim bir dönem oluyor. Ama her oyuncağa aynı anda sahip olamayız bunun da çok farkındayım.

İlerleyen zamanlarda sizi sık sık farklı projelerde izleyeceğimizden eminim. Kariyerinizle ilgili bundan sonraki planlarınız neler?

N.E: Yazmayı da çok seviyorum. Ve hali hazırda yazdığım iki kısa filmim var. Tiyatroda da sinemada da kendi üretimlerimi ortaya koyacağım alanlar yaratmak istiyorum kendime. Geçenlerde Sevgili Arsız Ölüm- Dirmit oyunumuzla Londra’ya gittik. Oynadığım oyunların ve ürettiğim her şeyin daha çok insana ulaşması ve dokunması dileğim.

 

HAFTA