ABD ne yapmaya çalışıyor?

İlter TURAN
İlter TURAN SİYASET PENCERESİ

Diplomatik bir dille ifade etmeye çalışacak olursak, Trump yönetimi göreve geldiği günden beri olağanın dışına çıkan davranışlar sergiliyor. Bu tutum iktidarın yeni başkana devri sırasında da ifadesini buluyor. Başkanlık seçimlerini Biden’in kazandığının ilan edilmesinden beri, Trump ve şürekası daha ziyade diktatörlüklerde görülen bir yaklaşımla kaybettiklerini teslim etmeyi reddettikleri gibi, adeta dört yıllık yeni bir döneme hazırlanırcasına üst kademelere atamalar yapıyor. Acaba Trump bir darbe mi planlıyor, yoksa sadece tozu dumana mı katıyor? Hedefi nedir, yaptıkları Türkiye için ne anlam taşıyor?

ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo geçtiğimiz hafta içinde Türkiye’yi ziyaret etti. Trump yönetiminin her işinde olduğu gibi, bu ziyaret de olağanın dışı nitelikler sergiledi. Pompeo’nun eylemi görevi sona ermekte olan yönetim hakkında bize ne anlatıyor?

İktidarın el değiştirmesi döneminde bir dışişleri bakanının ülke dışına seyahat etmesinde yadırganacak bir durum yok, ancak normal koşullarda böyle bir ziyaretin mevkidaşlarına bir veda ziyareti mahiyetinde olması beklenir. Pompeo’nun ziyaretinin farkı, kısa bir süre sonra Biden’ın görevi devralacağının bilinmesine rağmen, kendisinin daha uzun süre görevde kalacakmış gibi davranarak önemli dış siyaset adımları atmaya çalışmasıdır. Böylece karşımıza “ne yapıyor” ve “neden yapıyor” soruları çıkıyor.

Pompeo Türkiye’ye uğradığında, Türk hükümeti nezdinde uyması beklenen diplomatik nezaket kurallarını hiçe sayarak sadece Rum patrikhanesini ziyaret etti. Açıklamalara göre, programının sıkışıklığı kendisinin Ankara’ya gitmesine imkan vermiyordu ama isteyenler İstanbul’a gelerek kendisiyle görüşebilirlerdi. Ankara-İstanbul arasında uçuş süresi 40 dakika kadardır. Havaalanından helikopterle kısa sürede istediği yere gidebilir ve şayet arzuluyor olsaydı, Dışişleri Bakanı ve belki de Cumhurbaşkanı ile görüşebilirdi. Yetkililerle görüşmekten bilinçli olarak kaçtığı aşikardır.

Pompeo’nun davranışlarını muhtelif saikler yönlendirmiş olabilir. Bunlar arasında en inandırıcı olanı, kendisinin uzun vadeli hesaplarla hareket ettiğidir. Başkan Trump veya kendisi 2024 seçimlerinde başkan adayı olmaya heves ediyor olabilir. Bu çerçevede düşünüldüğünde, şu anda yapılan jestler- örneğin Patrikle buluşmak, Batı Şeria’da kanunsuz kurulmuş bir Yahudi yerleşmesini ziyaret etmek- ABD siyasetinde etkili olan Rum, Yahudi ve köktendinci Hristiyan lobilerini memnun etmeyi amaçlar. Pompeo bu lobilere olan siyasi borçları ödemek istemiş olabileceği gibi, daha büyük olasılıkla dört yıl sonra tekrar aday olmayı tasarlayan Trump veya kendisi için seçimde kullanmayı tasarladığı puan toplamanın hesabını yapıyor olabilir.

Peki, Biden’in yönetimi devralması Türkiye için ne anlama geliyor?

Bazı gözlemcilere göre Biden yönetiminde Türkiye ile ilgili olarak farklı yaklaşım benimseyen iki grup bulunmaktadır. Biden’ın bazı danışmanları Türkiye’yi “hizaya sokmak” için yoğun baskı uygulanmasını öngören bir tutum izlenmesini tavsiye ederken, diğerleri dosya bazıyla sınırlı fakat daha yumuşak bir çizgide kalınmasını, Türkiye ile müzakereler yapılmasını, sadece yaptırımlara yönelmeyip, ödüllendirmelerin de kullanılmasını savunmaktadırlar. Bu yaklaşımlardan hangisinin galip geleceği büyük bir soru işareti ise de, kanaatim ikinci grubun görüşlerinin baskın olacağıdır. Biden göreve başladığında önünde ilgilenmesini gerektiren uzun bir sorunlar listesi olacaktır. Bu listede müttefiklerle ilişkileri yeniden canlandırmak, ABD’nin uluslararası sistemdeki yönlendirici rolünü yeniden tesis etmek yer almaktadır. Bunlar gayet kapsamlı sorunlardır. Herhalde Biden’ın son isteyeceği şeylerden biri de Türkiye ile ilişkilerde çok zorlu sorunlarla karşı karşıya kalmaktır.

Türkiye’nin dış ilişkilerinde - NATO, Fransa ve Yunanistan ile – zorluklar var. Daha geçen hafta Yunanistan Başbakanı Türkiye’yi Lahey’deki Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne vermekle tehdit etti. ABD yönetimi bu gerilimlerin azaltılmasına nasıl yardımcı olabilir?

Eğer ABD NATO ile yakından ilgilenmeye başlarsa, bu tavrının diğer üyelerin ittifak içindeki görece ağırlığını azaltmasını beklerim. Özellikle Fransa’nın NATO’ya fazla hayranlık duymadığını biliyoruz. Kısa bir süre önce Macron NATO’nın beyin ölümünün gerçekleştiğini ilan etmişti. Dolayısıyla ittifak içinde ABD’nin ağırlığının yeniden artmaya başlaması durumunda, Fransa’nın görüşlerine atfedilen değer zayıflayacaktır. Biden’in Türkiye’den Yunanistan siyasetinde bazı değişiklikler yapmasını isteyeceğini, buna karşılık Yunanistan’a da ilişkileri daha da kötüleştirecek olan uluslararası mahkemeye gitmek gibi sonuç getirmeyecek işlemlere başvurmaması için baskı yapacağını tahmin ederim.

Görünüşe göre, ABD’deki yönetim değişikliği pek düzenli bir şekilde gerçekleşmeyecek. Trump yönetimi görevinden giderken ne gibi zararlara yol açabilir?

Trump halihazırda Afganistan’dan ve muhtemelen Irak’tan asker çekeceğini ilan etmiş bulunuyor. Eğer NATO ve Türkiye dahil diğer aktörlere haber vermeden aniden böyle beklenmedik başka işler de yapmaya yönelirse, müttefiklerini hazırlıksız yakalamış olur. Beni daha çok endişeye sevk eden olasılık, siyasi denetimin zayıfladığı bu siyasa karmaşasında bürokratların talimat almadan YPG’ye maddi yardımı arttırmak gibi bir takım işler yapabileceğidir. Buna benzer durumlara daha önce de şahit olduk. Yönetimin son günlerinde cereyan edebilecek ve öngörülmesi güç eylemler uluslararası camiada ciddi hasarlara yol açabilir, Türkiye de bundan nasibini alabilir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar