“AFAD’ın dijital kuruluşa dönüşmesi gerekiyor”

Didem Eryar ÜNLÜ
Didem Eryar ÜNLÜ YAKIN PLAN

Avrupa Birliği 2013 yılında 5G organizasyon kurumunu oluşturdu. O dönemde Koç Üniversitesi Kuluçka Merkezi Kurucu Direktörü olan Mustafa Ergen, bu kurumun yönetiminde yer alan tek Türk oldu.

Bundan 10 sene önce, “Girişimci Kapital” isimli kitabı hakkında konuşmak için bir araya geldiğimiz Prof. Dr. Ergen, “Türkiye’de Ar-Ge yatırımı çok fazla, fakat bu paralar çok farklı alanlara dağılıyor. Oysa belli bir alana odaklansalar, çok daha etkili sonuçlara ulaşabiliriz. Türkiye 2G, 3G, 4G’yi kaçırdı; ama 5G için bir şeyler yapabilir. Türkiye’nin 5G’yi vizyon olarak belirlemesi gerekiyor” demişti…
İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi olarak çalışmalarını sürdüren Prof. Dr. Mustafa Ergen’le dün Sürdürülebilir Ekonomi programında yeniden bir araya geldik ve yaşadığımız deprem felaketi sırasında hala yetersiz kalan dijital iletişim altyapısından konuştuk.

Prof. Dr. Ergen, yaşanan iletişim sorununun nedenlerini anlatırken, aslında çözümlerini gayet iyi bildiğimizi, ama ne yazık ki, uygulamaya geçiremediğimizi söylüyor. Yorumları şöyle:

AFAD’ın elindeki operatör havuzunu organize etmesi gerekirdi

“İletişimi cep telefonları ve evlerimizdeki kablosuz wi-fi hatları üzerinden sağlıyoruz. Genel olarak cep telefonlarını kullanıyoruz. Baz istasyonları sinyalleri alıyor ve şebekeye aktarıyor. Baz istasyonlarının kapsama alanının artırılması için belli metrikler kullanılıyor ve bu doğrultuda, baz istasyonları sahaya dağıtılıyor. Ne kadar çok baz istasyonu kurarsanız maliyet o kadar artıyor. Popülasyonun çok olduğu yerlerde, daha güçlü baz istasyonları kuruluyor. Şehir içlerinde evlerin çatıları; kırsalda ise direkler kullanıyor baz istasyonlarının yerleştirilmesi için. Depremde evler yıkılınca, baz istasyonlarının konuşacağı cep telefonu sayısı da hızlı bir şekilde azaldı. İletişimin kesilmesinin birinci nedeni bu. Elektriğin kesilmesi ve kabloların kopması ile beraber, internet bağlantısı da kesilmiş oldu. Sağlam kalan baz istasyonlarında da yakıt ikmalinin olmaması nedeniyle belli bir süre sonra elektrik kesintisi yaşandı; ya da insanlar bu baz istasyonlarının bulunduğu yerlere ulaşamadı. AFAD’ın elindeki operatör havuzunu organize etmesi gerekirdi. Özellikle deprem bölgelerine uygun farklı bir yapılanma gerekiyor, çünkü iletişim hayat kurtaran bir araç.”

Ek protokollere ihtiyaç var

“Enkazların altındaki sinyalleri alabilmek için gezici baz istasyonlarının o bölgelere ulaşması gerekiyordu. Burada önceliklendirme olmadığı için, enkaz altında kalanlar enkazın dışındakilerle birlikte aynı hattı kullanmak zorunda kaldı. Bu ayrımın yapılması için afet protokollerinin tesis edilmesi ve bu protokollerin operatörlere dikte edilmesi gerekirdi. Operatör pazarı regüle bir pazar, ama ek protokoller olmadığı zaman, olağan protokoller devam ediyor. Yani; wi-fi hatlarını kullanmak için sizden SMS doğrulama isteniyor. Oysa; afet durumlarında, bütün operatörlerin bilgi havuzunu kapsayan bir altyapıya sahip olmak ve bu datayı işleyebilmek gerekiyor. Böylece, enkaz altındaki vatandaşlar telefonu kullanamasa bile, onlardan sinyal alabiliyorsunuz. Nerede olduklarını biliyorsunuz. Acil haberleşme çok önemli bir konu. AFAD, bir mühendislik işi ve iletişim, tedarik, inşaat, optimizasyon gibi çok farklı mühendislik katmanları var. İletişim noktasında maalesef geride kaldık.”

Afet anında, iletişim hattı önceliği kamu görevlilerinde olmalı

“Bunlar bilinmeyen konular değil. Akademisyenler olarak 10 sene öncesinde bunları anlattık. Örneğin ABD’de First Network adında bir yapılanma bulunuyor. Polis, ambulans ve sivillerin kullandığı iletişim farklı teknolojiler içeriyor. Afet anında ise öncelik kamu görevlilerine ait oluyor. Kamu, ticari şebekeleri kullanabiliyor. AFAD, 1999 depreminden sonra kuruldu. 2019’da yaşanan depremde hatların fazla kullanılmasından dolayı bazı operatörlerin veri merkezleri çöktü ve saatlerce iletişim sağlanamadı. Bizim uçtan uca bir iletişim altyapısını kurmamız gerekiyor. Siren sistemi de işin içinde. Türkiye’yi ayağa kaldıracak bir sistemimiz yok. California’da depremi önceden tespit etmek için cep telefonları kullanılmaya başladı. Her telefonda sensörler var. Tüm coğrafyaya yayılan bir titreşim geldiğinde, otomatik olarak insanlara uyarı gidiyor. Erken uyarı sistemi çok sayıda hayat kurtarabilir. Tek yapmamız gereken AFAD’ın inisiyatif alıp bu ivme ölçer teknolojisini kullanması. Yaklaşan bir depremden bahsediyoruz. İstanbul depremi, bir milli güvenlik sorunu.”

Deprem teknolojilerini kullanmamız gerek

“Telekom operatörleri açısından bakacak olursak; deprem bölgelerinde daha fazla yedekleme yapılabilirdi, baz istasyonlarının yapılacağı binaların kalitesi daha titiz bir şekilde incelenebilirdi, belli noktalarda ikmal imkamları yaratılabilirdi. Baz istasyonları olmasa bile, telefonların birbiri ile konuşmasını sağlayan teknolojiler var. Depremle ilgili sayısız teknolojiler gündeme geliyor. Bu teknolojileri üretmesek de, bir deprem ülkesi olarak, bu teknolojileri ilk bizim kullanmamız gerekiyor. Ortak şebeke kullanımı, yazılım tabanlı şebeke gibi teknolojiler ölçeklenebilir hale geliyor. Bu can güvenliği ile ilgili bir konu. Entegre ve hızlı bir organizasyona ihtiyacımız var. AFAD’ın dijital bir kuruluş olması gerekiyor.”

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar