Biz aşağıda imzası olanlar
Yıllar önce İstabul Şehir Tiyatroları’nda izlediğim bir oyundu, Biz Aşağıda İmzası Olanlar. Sizin için Google’da yönetmen, oyuncu ve ekiple ilgili araştırma yaptım. Bilgiye erişemedim. Tiyatro sanatçılarından Argun Kınal’ın 2015’te vefat ettiği bilgisine ulaştım.
Bir de garip bir bilgi daha karşıma çıktı. 2016’da İstanbul Büyükşehir Belediyesi yönetimi kendisine bağlı olan Şehir Tiyatroları sanatçıları, mesleki yeterlilik, performans, meslek ahlakı ve liyakat gibi gerekçelerle işten çıkarılmış. “Biz Aşağıda İmzası Olanlar” diye arama yapınca, “Biz aşağıda imzası olan Yönetmenler, İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları’nda görevine son verilen 17 oyuncu, 1 dramaturg, 1 müzisyen, 1 koreograf arkadaşımızın mesleki yeterlilik ve performanslarına, meslek ahlakı ve liyakatlarına tanık ve kefiliz” şeklindeki metne ulaşıyorsunuz.
Milliyet gazetesinin arşivinde bir spota kadar ulaşabiliyorsunuz ama sonra şifre istiyor. Yine de spottan, oyunun 1988’den itibaren oynandığı ile ilgili izlenimini edindim. Hâlâ emin değilim.
Oyuna ulaşamıyosunuz ama zaten oyunu izlediğimiz Harbiye Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu’na da ulaşamıyorsunuz. Aynı adlı bir bina orada duruyor ama o bir tiyatro binası değil. Bir salon. X-Ray’den geçip bekleme salonuna ve oradan da izleme salonuna giriyorsunuz ama bir tiyatro deneyimi yaşamıyorsunuz.
Üniversitede tiyatro ile ilgilenirken randevu alıp oyun seçmek için kütüphanesine gittiğmizde Macit Koper ile karşılaşıp sohbet etme fırsatı bulmuştuk. Tanır mısınız bilmem, biz o zamanlar “Türkiye’nin en önemli dramaturguyla sohbet ettik” diye çıkmıştık kütüphaneden. Harbiye Muhsin Ertuğrul tiyatrosu ile ilgili onlarca belki yüzlerce anım var.
O yokluk döneminde –online bilet satışı yokken- her ayın 21’i gibi bir tarihte gişenin önünde sabah erken saatte sıraya girer Lüküs Hayat’a bilet almaya çalışırdık. Yıllarca kapalı gişe oynayan bu oyuna bilet sürekli biterdi ve gelmişken başka bir veya birkaç oyuna bilet alıp dönerdim. Bir aylık dönemin biletleri satıldığı için tarih belirlerdik ve o gün ne oynuyorsa ona bilet alırdım. Oyun seçme özgürlüğümüz bununla sınırlıydı. Çok acındırmayayım, bir keresinde Zihni Göktay-Suna Pekuysal’lı versiyonuna bilet bulabilmiştik. Otobüse sınırsız binmemi sağlayan Mavi Kart’ım olduğu için genellikle beni gönderirlerdi, sıraya gireyim diye. Her şey maliyet meselesiydi.
Harbiye Muhsin Ertuğrul tiyatro binası yıkıldığında, bütün bu anılarımız da yıkıldı ve bir daha da geri gelmeyecek.
Alzheimer ve ileri yaşlarda ortaya çıkan diğer bellek hastalıklarının tedavisinde, insanların anılarının olduğu yerleri görmesinin beyinde yarattığı elektriksel etkilerin iyi geldiğini okuyorum ama bizim kuşağın böyle bir şansı olmayacak. Bunu bildiğim için, enkaz kaldırma işine girişilirken hâlâ bir anı bulabilir miyim diye binaların önünde bekleyenlerin acısını paylaşabildiğimi düşünüyorum. Ancak şimdi daha fazlasını ele alma ve doğru kararları verme zamanı.
Katarsis ya da arınma noktası neresi?
Oyunla ilgili bilgilere erişme yoksunluğumu, oyunun baz aldığı kitapla ilgili olarak yaşamadım. Kitapyurdu’nda kitabın tanıtımı şu şekilde yer alıyor. Olduğu gibi aktarıyorum: “Sovyetler Birliği’nde glasnost hareketinin önde gelen adlarından ve glasnost tiyatrosunun baş mimarlarından olan Aleksander Gelman, aynı zamanda Sovyetler Birliği Parlementosu'nda milletvekilidir. Glasnost hareketinin simgelerinden biri olmuş ve ülkemizde Moskova Sanat Tiyatrosu Yönetmeni O. Yefremov ile ünlü sanatçı A. Kalyaginin birlikte sahneledikleri Biz Aşağıda İmzası Olanlar oyunu için şunları söylüyor. Aleksander Gelman: Oyunlarımın anateması, kendimce ‘grup egoizmi’ olarak adlandırdığım ve nefret ettiğim olgudur. İnsanlar, devlete hizmet ediyor maskesi altında, toplumun gerçek çıkarlarına ters düşer, devlete zarar verirler.”
Gelman kendi kitabından hiçbir şey anlamamış. Bugün bile hatırladığım oyun, bir fırını teslim almak için trenle bir yolculuk yapan bir kamu görevlisi ekibinin hikayesini anlatıyor. Komisyonun başında asker kökenli ve çok disiplinli biri var. İşine odaklı olan bu yönetici kılı kırka yaran biri ve oyunun başından itibaren, eksikleri olan bir fırını devralmayacağını hissediyoruz. Bıçkın ve bitirim bir karakteri canlandıran Argun Kınal ise sürekli eğlence peşinde ve “takma kafana” yaşam tarzını sahneye yansıtıyor. Trende parti fikrine komisyon başkanını da dahil edebilecek kadar ikna edici olan Kınal, bir noktadan sonra o kadar zıvanadan çıkıyor ki parti sona eriyor.
Sonrasında olay örgüsü, fırının bulunduğu şehirde devam ediyor. Yazının burasında ısrarlı aramalarımla adına ulaştığım komisyon başkanı Nuri Gökaşan ve fırını inşa eden Sezai Altekin’in diyalogları başlıyor. Altekin, insanların ekmeğe ihtiyacı olduğunu ve fırının eksiklerini hızla tamamlayacağını söylüyor. Gökaşan ise disiplinli yaklaşımıyla ilk anda bunlara taviz vermiyor ama sonrasında kendisinin oraya gönderilme nedeninin fırının teslim alınmamasını sağlamak olduğunu anlıyor ve tavrı tamamıyla değişiyor. Oyunda düğümün çözüldüğü ve kahramanın yıkılması ile katarsisin veya arınma noktasının burası olduğunu düşünebilirsiniz. Ama değil. Gökaşan, fırını teslim alarak büyük oyunu bozmaya karar verdiğinde, kendilerini oraya gönderenlerin böyle bir duruma önlem olarak Kınal’a imza yetkisi verdiğini ve fırının teslim alınmasının engellenmesine karşı bir şey yapamayacağını anlar. Birileri oraya kendileri için daha kârlı bir fırın yapmayı ya da bulunmayan ekmeği daha pahalıya satmayı sağlamak için insanların ihtiyaçlarının karşılamasını engellemeyi seçmişlerdir.
İşte katarsis ve bizim tragedyamız burasıdır. Tıpkı insanları kurtarmaya gitmeyen vinç ve iş makinelerinin yapacağı inşaatlara bakarken içimizin yanacağı gibi, Biz Aşağıda İmzası Olanlar oyunu da kadere hükmedememenin neden olduğu bu gerçek acıyı anlatıyor.
Püf Noktası
Karamsar biz yazı yazmadım. Çevik işletme metodolojisi ve sprintlerle insanların dertlerine çare bulmak için bir giriş yaptım. Teknolojinin olanakları, ne yapmak istediğiniz ve ne yapmanız gerektiğini bildiğiniz zaman size yardımcı olur. Biz Aşağıda İmzası Olanlar oyunu bu anlamda iyi bir derstir. Muhsin Ertuğrul, çeviklik ve akıllı şehirler ile bu konuda derinleşeceğiz.