Halkın enflasyonu gıda enflasyonudur; gıdada da sıkıntı büyük

Servet YILDIRIM
Servet YILDIRIM Ekonominin Halleri

İktisatçılar çekirdek enflasyon rakamlarına bakmayı pek severler ama halkın büyük bir bölümü için çekirdek enflasyon anlamsız bir göstergedir. Halkın baktığı ya da hissettiği enflasyon gıda enflasyonudur. Orada da görünüm pek parlak değil.

Gıda fiyat artışı sadece bizim değil dünyanın sorunu. IMF ekonomistleri Christian Bogmans, Andrea Pescatori ve Ervin Prifti’nin kaleme aldıkları bir çalışmaya göre küresel çapta gıda fiyat enflasyonu bu yılın geri kalanında ve 2022’de tekrar artmaya başlayacakmış. Gıda ve tarımsal girdi ithal eden Türkiye için kötü haber. Çünkü gıda enflasyonu mevcut haliyle bile bizde oldukça yüksek. Mayıs itibariyle Tüketici Fiyat Endeksi’nin (TÜFE) gıda ve alkolsüz içecekler kısmı son bir yılda yüzde 17’nin üzerinde artmış. Manşet enflasyonun 1 puan üzerinde bir gıda enflasyonu var. Üretici fiyatlarının (ÜFE) gıda alt sektöründe yıllık artış ise yüzde 30’u aşıyor. Bunlar yüksek oranlar. Kaldı ki, bu rakamların gerçek gıda enflasyonunu yansıtıp yansıtmadığı da ayrı bir tartışma konusu.

IMF’nin hesabına göre küresel gıda fiyatlarındaki yıllık artış ise 2021’de yüzde 20’yi bulacak. Bu artışı pandemiye bağlı bir gelişme olarak görmek yanlış olur. Gıda fiyatları, salgın başlamadan çok önce artmaya başlamıştı. Bu eğilimin üzerine bir de COVID-19 eklenince artış daha da belirginleşti. Hatırlarsınız; özellikle pandeminin ilk dönemlerinde tedarik zincirlerinde, yani arz tarafında aksamalar oldu. Daha da önemlisi paniğe kapılan insanlar marketlere koştular, gıda stoklamaya başladılar. Diğer taraftan taşımacılık maliyetlerindeki yüksek artışlar da gıdanın tüketiciye daha pahalıya ulaşmasına yol açtı ve hala da açıyor.

Aleyhte çalışan daha çok faktör var. Mesela petrolünden gübresine kadar tüm girdi maliyetleri artıyor. Üstelik bu maliyet artışlarının henüz tam olarak yansıtılamadığını da biliyoruz. Diğer taraftan küresel ısınmanın da etkisiyle yağışlar azalıyor. Olumsuz iklim koşulları nedeniyle tarımsal üretimin yoğun olduğu ülkelerde kuru hava koşulları hüküm sürüyor. Geçen hafta Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün açıklaması vardı. Yağışların ciddi boyutta azaldığını ve sıcaklıkların arttığını söylüyordu. Mesela Türkiye’nin Mayıs ayında aldığı yağış miktarı geçen yılın aynı ayının yüzde 66 ve “mevsimsel normal”in ise yüzde 56 altında kalmış. Özellikle Ege, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yağış azlığı yüzde 80'in üzerine çıkmış.

Gıda fiyatlarındaki yüksek artış tüketici enflasyonunu da yukarı çekiyor. Küresel çapta gıda fiyatlarında 2021’de oluşacak yüzde 20’lik artışın tüketici gıda enflasyonunu bu yıl yüzde 3.2 ve gelecek yıl 1.75 artıracağı hesaplanıyor. Bu rakamlara taşımacılık maliyet artışlarından da yüzde 1’lik bir artış gelecek. Bunlar küresel çaptaki etki. Rakamlar ülkeden ülkeye farklılık gösterecektir. Gelişmekte olan ülkelerdeki tüketiciler ithal girdi oranına bağlı olarak daha yüksek artışlara katlanmak zorunda kalabilirler. Diğer bir deyişle  tarım ürünü ithal edenin enflasyon ithal ettiği bir dönemi yaşayacağız.

IMF ekonomistleri, gelişmekte olan ekonomilerde üretici fiyatlarından tüketici fiyatlarına geçişkenliğin de daha fazla olduğuna dikkat çekiyorlar. Gıda fiyatlarının TÜFE sepetindeki ağırlığının yüzde 25’in üzerinde olduğu Türkiye de bu grupta yer alıyor. Bizim gibi ülkelerde orta ve düşük gelir gruplarındaki tüketiciler, gelirlerinin daha fazla bölümünü gıdaya harcadıkları için gıda fiyat şokunu daha fazla hissediyorlar.

Bizim için hayatı zorlaştıran diğer bir faktör ise TL’nin zayıflığı. Çünkü birçok tarımsal ürünün ve girdinin fiyatları uluslararası pazarlarda dolar cinsinden belirleniyor. Gelişmekte olan ülke paraları dolara karşı değer kaybettikçe tarladan sofraya kadar tüm zincir etkileniyor ve yerli para cinsinden gıda fiyatları artıyor.

Kısacası, enflasyon görünümü iyi değil. Bir yandan kurdan diğer yandan gıdadan enflasyona yüksek geçişkenlik var. Yıllardır tartışmamıza rağmen gıda fiyatlarındaki katılık devam ediyor. Artan fiyatlar tüketicilerin gıdaya erişimini zorlaştırıyor; fiyat artışından üreticiler de yararlanamıyorlar. Büyük ölçüde pazarlama marjlarının yükselmesine neden oluyorlar. Hem üreticinin hem de tüketicinin zarar gördüğü bir durum yaşıyoruz. Gıda enflasyonu bizde kronikleşmiş bir sorun haline geldi. Ciddi bir reform gerektiği konusunda herkes hem fikir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar