Kaosa doğru

Serbest Kürsü
Serbest Kürsü

Hüseyin Yazıcıoğlu

Bağımsız Denetçi 

Uluslararası bir kuruluş yayınladığı raporda(1); dünyanın en zengin %1'lik kesimin servetinin, geri kalan %99'luk kesimin servetinin toplamına eşit olduğunu belirtiyor. Aynı kuruluşun 2023 yılı başında yayınladığı son rapora(2) göre; En zengin %1'lik kesim, son iki yılda geri kalan %99'un iki katı serveti ele geçirmiş. Üstüne üstlük küresel dünya ekonomisine hâkim olan bu şirketlerin hissedarlarına baktığımızda üç ana sermaye grubunun elinde olduğunu görüyoruz(3).  

Amacımız bu firmaların hissedarları, faaliyet alanları, sermaye dağılımları değildir. Amacımız sermaye düşmanlığı da değildir. Ekonomi biliminin temel amaç ve kurallarını göz önüne alarak bu kuralların işlemediği veya işletilmediğinde aksi yönde gelişen adaletsizlik, sömürü ve rant kazanç gibi illegal sürecin bir silah ve baskı aracı olarak dünyada ekonomilere meydana getirdiği tehdit ve tahrip edici boyuta dikkat çekmektir. Aynı zamanda bu dikkat çekiş; sermayenin belli ellerde toplandığında açacağı derin yaralara, küresel krizlere, savaş ve sömürüye, gelir adaletsizlik ve eşitsizliğine, toplumda yarattığı sosyal uçuruma, açlık ve yoksulluğa, sosyal patlamalara, az gelişmişliğe, askeri ve ekonomik vesayete, vekâlet savaşlarına, iklim felaketine vb. daha neler nelere ışık tutacak, sorgulamamıza yardımcı olacaktır.

Dünya üzerindeki ülkeler siyasi olarak bağımsız görünseler de maalesef ekonomik, siyasi, askeri, kültürel vb. olarak yüzde 1’lik kesime bağımlı oldukları bir gerçektir. Bu kesimin ellerindeki araçlarla (Bankalar, IMF, NATO, BM, Google, Facebook, Twitter vb.) ülkelerin bağımsızlıklarını ellerinde tuttuklarını, amaç ve çıkarları doğrultusunda yönlendirdiklerini görmekteyiz.

Peki, ekonomiyi nasıl tanımlıyoruz? Sınırlı kaynaklarla sınırsız ihtiyaçları karşılamaya çalışmak, kalkınmayı, refahı sağlamak ve arttırmak olarak tanımlayabiliriz. Bu süreçte ekonomi bilimi mal, hizmet, üretim, tüketim, finans, gelir-gider, arz-talep vb. dengeleri sağlayarak ekonomik problemleri çözmeye çalışır.

Ekonomi bilimi; kaynakların verimli kullanılmasını, insanların kaynaklardan en güzel/eşit şekilde yararlanmasını, belli bir zümrenin eline geçmemesi gerektiğini özellikle vurgular. Düzenli bir üretimi, üretim ve dağıtım mekanizmasının düzgün, adil çalışmasının toplumun bütün kesimlerini huzur ve refaha kavuşturacağı, elde edilecek servetin sınıflar arasında adil bir şekilde dağılımını toplumun geleceği açısından temel kriter kabul eder. Sağlıklı bir ekonomi için ne gibi kararlar alınması gerektiğini, serbest rekabeti, sosyal devlet ilkeleri doğrultusunda insanlara sunulacak temel hizmeti, oluşturulacak gelir kaynaklarını, emeğin karşılığını verilmesini, herkesin insani haklardan en iyi ve eşit şekilde yararlanması gerektiğini önceler. Fakirliğin sınıflar arasındaki uçurumun daraltılarak yok edilebileceğini, insanın hak ve özgürlüğünün kutsallığını, ekonomik bağımsızlığı hedef edinir. Topluma hâkim belirli bir kesimin huzur ve refah içerisinde yaşarken büyük bölümünün fakir, yoksul ve zaruret içerisinde yaşamasının toplumsal çatışma kargaşa yaratacağına dikkat çeker.  Bunlar gibi insanların mutlu yaşamaları için araçların amaca hizmet doğrultusunda adaletli kullanılmasını önceler ve bu konularda programlar yapar, çözümler sunar.

Hülasa ekonomi bilimi; insanla ilgili tüm amaç ve araçların hak ve adalet temeli üzerine bina edilmesi gerektiğini, araçların amaç edinilerek bir silah ve tasallut aracı olarak kullanılamayacağını beyan eder.

Raporlar, vahim tabloya dur denmediğinde dünyanın geri dönüşü olmayan bir felakete, kaosa sürüklendiğini gösteriyor.

Alın teri, emek ve mücadele ile sahip olduğunu zannettiğimiz ‘özgürlük ve bağımsızlığımız’ dâhil her şeyin kendimizin olmadığını bilmek ne kadar kötü ve acı.

Kaynaklar:

(1)  https://www.bbc.com/turkce/haberler/2016/01/160117_oxfam_zengin

(2)  https://tr.euronews.com/2023/01/16/oxfam-dunyanin-en-zengin-yuzde-1inin-serveti-geri-kalan-yuzde-99un-iki-kati

(3)  https://www.youtube.com/watch?v=-LqUveIjpLY

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Vizyon tuzağı 19 Nisan 2024