Kur artışı baz etkisine dayalı enflasyon düşüşüne sekte vurur mu?

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

✔ Son günlerde belirginleşen kur artışı iyice hızlanır, başka etkenler de devreye girerse son çeyrekte enflasyon öngörülenin üstüne çıkar ve bu da aralıkta başlayacak baz etkili yıllık enflasyon düşüşünün törpülenmesi sonucunu doğurur.

✔ Ancak enflasyon ekim ve kasımda yüksek oluştuktan sonra aralıkta normal seyrine dönerse baz etkisi çok daha belirgin hissedilir.

Aylar önce başlandı dile getirilmeye... Enflasyon aralıktan itibaren hız kesecek, diye. Doğru! Mevcut gidişata göre aylık enflasyon da, bağlı olarak yıllık enflasyon da hız kesecek. Bunu 26 Eylül’de detaylı olarak yazdım; kasım sonunda yüzde 83-84’le tepe noktaya ulaşması beklenen yıllık enflasyonun, sonrasında hızlı bir geri çekilmeyle beş ay içinde nisan sonunda yüzde 35'lere kadar inebileceğini vurguladım.

Yaptığım ne falcılıktı, ne büyük bir öngörüydü. Baz etkisi denilen kavramın farkında olan herkes bu hesaplamayı yapabilecek durumda zaten.

Şimdi son günlerde Türk parasındaki değer kaybının hızlanmasıyla birlikte bunun enflasyona olan etkisinin artabileceği ve dolayısıyla özellikle aralık ve ocakta yüksek enflasyon oranları görülebileceği, sonuç olarak da baz etkisinin devre dışı kalmasa bile biraz törpülenebileceği konuşulur oldu.

Tabii ki bu hiç yabana atılacak bir görüş değil... Kur artışının fiyatlar üstündeki etkisi hiç kuşku yok ki tartışılmaz bile. Dolayısıyla kur çok artarsa bu enflasyonu yukarı çeken bir etki yapacaktır.

Önce eylül...

Ama kurda son birkaç günde yaşanan artışı da fazla abartmamak gerek. Enflasyonu etkileyecek kur, son bir-iki günün kuru değil, ay ortalamasına bakmak durumundayız. Eylül ayının ortalaması ağustosa göre dolarda yüzde 1.5 dolayında bir artışa işaret ediyor. Euroda ise artış değil, yüzde 0.5 gibi bir düşüş var.

Kıyaslama yapmak isteyenler için aylık enflasyonda yüzde 13.58 ile rekor kırılan geçen yılın aralık ayındaki kur artışını vereyim. Geçen aralıkta dolar yüzde 29, euro yüzde 27 artmıştı. Dikkat ediniz, aylık artıştı bunlar.

Ayrıca hem ham petrol fiyatlarının gerilemesi, hem dövizin çok artmaması sayesinde eylül akaryakıt fiyatları açısından sakin geçti. Enflasyonun en büyük tetikleyicisi konumundaki akaryakıtta artış yok. Benzin, eylül ayı ortalamasında ağustosa göre yüzde 8 kadar ucuzladı. Motorin fiyatı ise hemen hemen aynı düzeyde.

Dolayısıyla eylül zaten geride kaldı sayılır ve kur kaynaklı yüksek bir enflasyon söz konusu olmayacak. Ama bu demek değil ki eylül enflasyonu çok düşük gelecek.

Elektrik ve doğalgaz zammı

Çok çabuk unutuyoruz ve henüz faturalara tam yansımadı ama eylül ayı başında elektrik ve doğalgaza yüklü zam geldi. Konutları da kapsayan bir zamdı bu. Elektrik ve doğalgaz zammı TÜFE'yi doğrudan 0.77 puan etkileyecek. Dolaylı etkiler, özellikle elektrikten gelecek etki hariç tabii ki.

Türk-İş’in öncü gösterge niteliğindeki çalışması gıda harcamasının eylülde yüzde 5.15 arttığını gösteriyor.

Yani eylülü geride bırakıyoruz ve aylık enflasyonu hem yukarı itecek etkenler var, hem bu artışı yavaşlatacak etkenler. Dolayısıyla ne çok düşük bir oran gelecektir, ne çok çok yüksek bir oran.

Bir de artık “gönüllerden ne koparsa”!

Ya gelecek aylar...

Eylül bir şekilde geride kaldı; pazartesi günü de oranı göreceğiz. Peki ya önümüzdeki aylarda ne olabilir, özellikle kur artışı son çeyreği nasıl etkileyebilir...

Bu kur düzeyiyle ya da aylık yüzde 2-3 artışla bile çok önemli bir enflasyon ortaya çıkacağı beklenmemeli.

Bir kere lehimize olan bir gelişme yaşanıyor ve ham petrol fiyatları düşüyor. Bunu pompa fiyatlarında gerektiği ölçüde göremiyor olmamızın en başta gelen nedeni kur kaynaklı baskı. Kur, petrol fiyatlarındaki gerilemenin etkisini azaltacak yönde hareket ediyor ve çok fazla olmasa da artıyor. Eğer tersi yaşansa ve kur yavaş yavaş da olsa artarken bir de petrol fiyatları yukarı gitseydi, o zaman işimiz çok zordu.

Oysa kurda en azından şimdilik çok hızlı bir hareket yok, petrol fiyatları resesyon yüzünden geriliyor ve biz de akaryakıt fiyatlarını artırmak durumunda kalmıyoruz; hatta eylül için benzinde ağustosa göre bir gerileme olduğunu belirttim.

İki olasılık var...

Orta vadeli programda bu yıl sonunun TÜFE artışı yüzde 65 olarak tahmin ediliyor. Bu oran çok oynar mı, sanmıyorum; ama hep diyorum ya mevcut koşullarda olağandışı değişiklik yaşanmadığı takdirde. Yüzde 65 olsa olsa 5 puan oynar ve yüzde 70’e çıkar.

Yıl sonu için yüzde 65-70 arası bir gerçekleşme, eylül de dahil son dört ayda aylık yüzde 3’e yakın bir fiyat artışı demek.

Bu normal gidişatın oranları...

Ama ya bazı göstergeler birden farklılaşırsa...

Diyelim kur artışı birden hızlandı ya da petrol fiyatları arttı veya şimdilerde hiç hesapta olmayan gelişmeler ortaya çıktı. Artık aylık yüzde 3 enflasyon mumla aranır hale geldi. Aylık artışlar çok yükselir ve bu durum eğer uzun sürerse tabii ki baz etkisi törpülenecek ve örneğin aralık ayında yıllık hesaptan 2021’in yüzde 13.58’i çıktığında yerine yüzde 3 dolayında bir oran değil de, belki yüzde 5, 6 ya da daha yüksek bir oran girecek. Bu durumda elbette kasımdan aralık ayına geçişte yıllık enflasyon hızındaki düşüş çok daha yavaş olacak. Aynı durum 2023’ün ilk aylarında da yaşanacak. Bu birinci olasılık.

İkinci olasılık ise tam tersi bir durumun oluşması sonucunu doğurabilir. Enflasyonda hızlanmaya yol açacak etkenler ekim ve kasımla sınırlı kalırsa zaten zirveye çıkılacak kasımda yıllık artış oranı yüzde 83-84 değil de belki yüzde 90’ın üstünde, hatta yüzde 100’ü aşacak şekilde oluşacak. Ve enflasyonu hızlandıran etkenler kısa süreli olur ve aralıktan itibaren hızla ortadan kalkarsa bu sefer baz etkisi çok daha belirgin olarak hissedilecek. Bu da hiç yabana atılmaması gereken bir olasılık olarak karşımızda duruyor.

HAYAT PAHALILIĞI DEVAM EDECEK!

Geçen yılın aralık ayıyla bu yılın ocak ayında yüzde 13.58 ve yüzde 11.10 olmak üzere toplam 26’lık bir fiyat artışı görüldü. İşte bu oranlar hesaplamadan çıkıp yerlerine daha ılımlı artışlar girdikçe yıllık oran gerileyecek.

Ancak fiyatlar yukarı çıktı bir kere... Ayrıca ne bu aylardaki artışla oluşan fiyatlar geriledi, ne de bu oranlarla uyumlu bir gelir artışı yaratıldı.

Hesaplamadan yüksek oranın çıkıp yerine düşük oranın girmesine dayalı “yıllık oran gerilemesi” kendimizi iyi hissetmemizi sağlayabilir. Ama dün de anlattığım gibi bu, hayat pahalılığının sona erdiği anlamına tabii ki gelmeyecektir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ya bir de döviz artsaydı? 05 Aralık 2024