Küreselleşmeden bölgeselleşmeye

Erhan ASLANOĞLU
Erhan ASLANOĞLU Ekonomi ve Piyasalar

Geçen hafta gerçekleşen 2023 Davos zirvesinin ana teması “Cooperation in a Fragmented World” (Parçalanan Dünya’da İşbirliği) oldu. ABD-Çin arasında 2017 yılında başlayan ticaret savaşı, arkasından pandemi ve onun arkasından Rusya -Ukrayna savaşı dünya’da birçok dengeyi değiştirmeye başladı. Güvenlik kaygıları korumacılığı arttırdı. Dünya ticaretinde yavaşlama, ticari kısıtlamalarda artışlar ortaya çıktı. Aslında 1990’larda başlayan ve küreselleşme ile gittikçe entegre olan dünya bu eğilimini tersine döndürmeye başladı.  Bu gelişme, jeopolitik dengeleri ciddi biçimde etkiliyor. Küreselleşmeden bölgeselleşmeye doğru eğilimlerin gittikçe arttığını izliyoruz.

Çin önceliğimiz güvenlik diyor

Geçtiğimiz Ekim ayında Çin komunist partisinin 20. ulusal kongresi gerçekleşti. O toplantıda başkan Xi Jinping sık sık bizim için güvenlik ekonomiden daha önemli vurgusu yaptı. Bu parti kararlarına da yansıdı. Burada sadece askeri güvenlikten bahsedilmiyor,  gıda, enerji, digital güvenlik kavramları da ön plana çıkıyor. Çin artık çok hızlı büyümeye çalışan bir ülke olmayacak. Önceliği güvenlik olacak. Küreselleşme dünya ticaretini, iş bölümünü, ölçeği, verimliliği hızla arttırdı. Dünya’da enflasyon düşüşüne büyük katkı sağladı, ortalama büyüme hızı yüzde 5’leri sık sık geçti. Çin’in 2000 yılında Dünya Ticaret Örgütü’ne üye olması ile hızlanan bu süreç, yine Çin’in aldığı bu son kararlarla terse dönmeye başlıyor görünüyor. Çin’in yüzde 10 büyüdüğü bir yılda dünya ekonomisi yüzde 5’lerde büyüyebiliyordu. Çin’in yüzde 5 büyüdüğü süreçte dünya’da daha yavaş büyür.

Davos’da “Parçalanan Dünya’da İşbirliği” başlığının ön plana çıkması da tüm bu gelişmelerle çok alakalı görünüyor. Hızlı büyüme, verimlilik artışı hem reel hem finans sektöründe uluslararası firmalara büyük katkı sağladı. Hızlı büyümenin getirdiği ortalama kişi başına gelir artışı, IMF’nin raporlarına göre 1,5 milyar insanın yoksulluk sınırının üzerine çıkması yaşanan küresellşmenin olumlu yanları olarak çok dile getirildi. Davos’da küreselleşmeyi güçlendirmek için işbirliği çağrısı anlaşlır görünüyor. Küreselleşme elbette yok olmayacak ama bir miktar gerileyecek ve geri dönüşü de çabuk olmayacak gibi görünüyor.

Gelir dağılımı çok bozuldu

Küreselleşme’nin yukarıda bahsedilen artıları olmakla birlikte çok ciddi olumsuzlukları da oldu. Yoksulluk sınırının üzerine çıkan kişi sayısı artmakla birlikte, gelir dağılımı sorunu da ciddi boyutta yükseldi. Her yıl Davos toplantılarında raporlarını açıklayan Oxfam ya da IMF gibi uluslararası kuruluşların raporları gelir dağılımının son 40 yılda sürekli bozulduğuna işaret ediyor. Bugün dünyada en zengin yüzde 1, toplam servetin yüzde 38’ine, gelirin yüzde 19’una sahip görünüyor. En zengin yüzde 10 ise servetin yüzde 76’sına, gelirin yüzde 52’sine sahip durumda. Ortaya çıkan karbon salınımının yüzde 48’i de yüzde söz konusu yüzde 10 tarafından gerçekleşiyor. En düşük gelire sahip yüzde 50 ise servetin yüzde 2’sine, gelirin, yüzde 8,5’’nuna, karbon salınımının ise yüzde 12’sine sahip. Sürdürülmesi zor bir durum.

Yüksek borç ve iklim krizi tehdit oluşturuyor

Diğer bir sorun, yüksek borçluluk. Küresel toplam borç 300 trilyon doların üzerinde. Küreselleşme ile hızla gelişen finans sektörü borç ile talep yaratarak büyümeye büyük katkıda bulundu. İçinde bulunduğumuz süreçte her yavaşlama borçların nasıl ödenebileceği sorusunu gündeme getiriyor ve en başta bu borcu yaratan finans sektörü için tehdit oluşturuyor. Borçla talep yaratma sürdürülmesi çok zor bir durum. Gerçek gelir ile talep yaran bir dünyaya doğru evrilmemiz gerekiyor.

Küreselleşme ile hızlanan büyüme iklim değişimini de hızlandırdı ve bizi iklim krizi ile baş başa bıraktı. Küresel ısınmayı durdurma konusunda bugüne kadar başarı sağlanamadı. Dünya var olacaksa sağlanmak zorunda.

Çözüm için sorunları doğru tespit etmek gerekiyor

Gelir dağılımı, iklim krizi, yüksek borçluluk gibi sorunları derinleştiren küreselleşmenin aynı şekilde devam etmesi pek kolay görünmüyor.  Sorunları doğru tespit edip, çözüm üretmek gerekiyor. Davos toplantılarının teması olan işbirliğinin amacı, sorunları ile birlikte küreselleşmeyi tekrar getirmek değil, sorunları çözmek yönünde olmalıdır. Küreselleşmeden başka bir uç noktaya savrulmak bugün yaşadığımız jeopolitik riskleri daha da arttırır.

Bu süreçte ilk etapta bölgeselleşme öne çıkacak görünüyor. Kuzey Amerika’da NAFTA, Avrupa Birliği ve Uzakdoğuda, Çin, Japonya gibi ülkelerin de bulunduğu Regional Comprehensive Economic Partnership (RCEP) serbest bölgesinin önemi artacaktır.  Bölgeselleşme küresel ticaret ve büyümeyi yavaşlatarak Türkiye ekonomisi için negatif etkide bulunabilir fakat doğruları yapabilirsek AB ile entegrasyonda, Kuzey Afrika ve Orta Doğu’da pozitif katkıları olabilir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
TL değerli mi? 28 Şubat 2024