Merkez TL’nin değerini koruyacak(mış)!
Bu hafta içi Merkez Bankası Başkanı, bankacılarla bir görüşme yaptı ve bu görüşmeden birkaç ana başlık servis edildi. Ana mesaj, merkez bankasının TL’nin değerini koruma, itibarını artırma yönünde adımlar atacağı ve bunun için de bankalarla işbirliği içinde çalışacağıydı.
Son birkaç yıla baktığımız zaman TL’nin değeri korunmak mı isteniyor; yoksa değersiz bir TL ile ihracatçının ve turizmcinin önü açılarak, diğer taraftan ithalat zorlaştırılarak yapısal bir değişim mi yapılmaya çalışılıyor kestirmek zor. Bana sorarsanız ikisi de değil. Paramızın değerini belirleyen iki ana unsur var. Birincisi küresel rüzgarlar nereye eserse bizim paramız da o yöne savruluyor, bu noktada kontra ya da döngü karşıtı diyebileceğimiz tutarlı bir politikanın izlenebildiğini söylemek zor. İkincisi de hangi politika aracının o anda iç siyaset için daha kullanışlı olduğu düşünülüyorsa o uygulanıyor ve TL de buna göre şekil alıyor.
Keşke akışta kalsaydık
Son 2-3 yılda TL’nin değerini etkileyen birçok uygulamaya şahit olduk. Zorunlu karşılık oranlarının kredi büyümesine bağlanması, aktif rasyosu, TL’yi savunmak için kamu bankaları üzerinden rezervlerin satılması, ekonomiyi canlandırmak için enflasyonun çok altında faiz uygulanması ilk aklıma gelenler. Bu haftaki toplantıda yine benzer şeyler konuşulmuş. Zorunlu karşılıklar ve diğer araçlar üzerinden TL’nin değeri korunacakmış. Ben iddia ediyorum son 3 yılda bu yazdıklarımın hiçbiri yapılmasaydı, sadece basit olarak beklenen ve gerçekleşen enflasyonun ortalaması alınıp, onun üzerine CDS primi eklenip faizler bu seviyede tutulsaydı şu anda çok daha düşük enflasyonumuz ve çok daha düşük faizimiz olurdu. Kur ise şu andaki rahatsız edici seviyelerde olmazdı. Bu sebeple merkez bankasının atacağı adımlara ihtiyatla yaklaşmak gerektiğini düşünüyorum. Geçmişteki gibi olacaksa hiçbir adımın atılmamasının daha hayırlı olacağını düşünüyorum.
Ana aktör Cumhurbaşkanı
Bu arada bu kadar teknik meselenin üzerinde kafa patlatılıyor ama olaylar dönüp dolaşıp Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir kararına ya da bir konuşmasına göre şekilleniyor. Bunun büyük örneklerini Merkez Bankası başkanlarının görevden alınmalarında yaşamıştık. Bir diğer küçük örneğini de bu ayın başında yaşadık. Erdoğan, 1 Haziran gecesi TRT’de bir programa katıldı ve “Merkez Bankası Başkanıyla görüştüm, faizleri temmuz-ağustos gibi indirmemiz gerekitğini söyledim” dedi. 1 Haziran’da 8.50 olan dolar kuru ertesi gün 8.70’ti. Bir günde 20 kuruş. Başka alanlarda birçok farklı önlem alınsa da, kurun en önemli belirleyicilerinden birinin Cumhurbaşkanı’nın aldığı kararlar ve yaptığı açıklamalar olduğunu da hiçbir zaman akıldan çıkarmamak gerekir.