Ne satın aldığınızı biliyor musunuz?
ABD BÜYÜKELÇİĞİ TİCARETTEN SORUMLU ELÇİ MÜSTEŞARI HEATHER BYRNES
BM İnsan Hakları Konseyi’nin oybirliğiyle onayladığı Birleşmiş Milletler İş Dünyası ve İnsan Hakları Rehber İlkeleri’nin kabul edilişinin 10. yıldönümü, 16 Haziran 2011 tarihindeydi. Nerede yaşıyor olursanız olun, bir ürün satın almak gibi basit bir eylem bile hiç karşılaşmadığınız birinin insan haklarını etkileyebiliyor.
Üretimden satışa, yatırıma ve satın almaya varıncaya kadar ticari faaliyetler, dünya genelinde milyarlarca insanın yaşamını etkilemektedir. Her gün bir şekilde bu faaliyetlerin bir türüne dahil oluyoruz. İşe gitmek için benzin alıyoruz. Yeni aldığımız bir telefondan mesaj gönderiyoruz. Gömlek satın alıyoruz. Tanıdığımız birinin doğum gününü kutlamak üzere leziz bir pasta satın alıyoruz.
Satın aldığımız o pastanın içeriğinin, çocuk işçi istihdam eden ya da zorla işçi çalıştıran bir şirket tarafından üretildiğini düşünün. Belki de pastanın içeriği, daha önce yerel halkın geçimini sürdürmesini ve iklimin ılıman kalmasını sağlayan, soyu tükenmekte olan hayvanların da içinde bulunduğu biyolojik çeşitlilik yönünden zengin bir yağmur ormanında, ağaçların yasadışı şekilde kesildiği bir alanda yetiştirilmiştir. Pastanın içeriğini üreten işçiler, yerel içme suyunu kirleten zehirli kimyasallara maruz kalmak da dahil tehlikeli koşullarda çalışmaya zorlanmış olabilir. Aldığımız pastanın içeriğini üreten işçiler, çok düşük ücretlerle ya da hiçbir ücret almaksızın uzun saatler boyunca çalışmış olabilir.
HER İŞLETMENİN İNSAN HAKLARI İHLALİNİ ÖNLEME SORUMLULUĞU VAR
Dünya genelinde, birçok sektörde ve aklımıza gelebilecek hemen her üründe bu tür senaryolarla karşılaşılabilmektedir. Bu türden senaryolar, işletmelerin insan hakları ve çevre üzerinde etkili olabileceğini göstermektedir. İster karmaşık tedarik zincirlerine ve küresel çapta iş ilişkilerine sahip çokuluslu holdingler olsun isterse küçük bir aile işletmesi olsun, her kurumun insan hakları istismarını önleme ve insan hakları istismarı sorununun üzerine eğilme sorumluluğu bulunmaktadır.
Burada iyi haber işletmelerin, yerel ücretleri artırarak, yerel çalışma koşullarını iyileştirerek, yerel topluluklar nezdinde güven tesis ederek ve sürdürülebilir bir anlayışla faaliyet göstererek toplum ve çevre üzerinde olumlu etki yaratmak gibi muazzam bir kapasiteye sahip olmalarıdır. Ancak insan haklarının, kâr güdüsüyle görmezden gelinmesini engellemek kimin sorumluluğundadır?
Birleşmiş Milletler İş Dünyası ve İnsan Hakları Rehber İlkeleri’nde sorumluluğun paylaşıldığı ifade edilmektedir. Birleşmiş Milletler İş Dünyası ve İnsan Hakları Rehber İlkeleri, işletmelerin, insan haklarını geliştirme ve ticari faaliyetler kapsamında istismara çözüm getirme konusunda oynayabileceği olumlu rolle ilgili ortak bir anlayışı ortaya koymuştur. Rehberlik İlkeleri kapsamında, şu üç dayanak noktası ana hatlarıyla ifade edilmektedir:
1 - Hükümetler, insan haklarını korumakla görevlidir,
2 - İşletmelerin insan haklarına saygılı olma sorumluluğu bulunmaktadır,
3 - İş dünyasıyla bağlantılı insan hakları sorunlarından etkilenen mağdurların yasal çözüm yoluna erişim hakkı bulunmalıdır.
TÜRKİYE, ÇOCUK İŞÇİLİĞİYLE MÜCADELEYİ ÖNCELİK HALİNE GETİRDİ
Birleşmiş Milletler İş Dünyası ve İnsan Hakları Rehber İlkeleri’ne cevaben, geride bıraktığımız on yılda Amerika Birleşik Devletleri hükümetinin de içinde olduğu birçok hükümet, iş dünyası ve insan haklarıyla ilgili Ulusal Eylem Planlarını oluşturmuş, şirket ve kurumlar düzeyindeki istismara karşı koymaya ve hesap verebilirliği geliştirmeye yönelik bir mevzuatı benimsemişlerdir. Türkiye Cumhuriyeti hükümeti, istismardan arındırılmış bir tedarik zincirinin sağlanmasına yardımcı olarak, Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Ulusal Programıyla (2017-2023) Türkiye’de çocuk işçiliğiyle mücadeleyi bir öncelik haline getirmiştir. Türkiye, Ulusal Programı vasıtasıyla mevsimlik tarım işçilerinin çocuklarının mevcut koşullarının izlenmesi ve bu çocukların eğitilmesine yönelik çabalarını artırmış; okul çağındaki Suriyeli mülteci çocuklarla diğer mülteci çocuklara yönelik eğitim ve sosyal hizmetlerin kapsamını genişletmiş; çocuk işçilik riski taşıyan 15 yaşının üstündeki çocuklar için mesleki eğitim ve öğrenim imkanlarını geliştirmiş ve işverenlere, müfettişlere ve öğretmenlere yönelik olarak çocuk işçiliğin riskleriyle ilgili eğitim modülleri tasarlamış ve uygulamaya koymuştur. Uluslararası örgütler, ABD hükümeti ve partner sivil toplum kuruluşlarla bu konudaki programlamaya destek vermeyi sürdürmüştür. Sorunun özellikle Türkiye’deki küçük ve orta ölçekli işletmeler nezdinde izlenmesi hususunda ilerleme sağlama imkânı da bulunmaktadır.
ATILACAK ADIMLARIN BAŞARISI HÜKÜMET, İŞ DÜNYASI VE STK’LARIN İŞBİRLİĞİNE DAYALI
ABD hükümeti, şirketlerin ve toplulukların, sorumlu bir şekilde ve haklara saygı duyularak yürütülen iş faaliyetlerinden yararlanmalarını sağlamak için küresel standartları desteklemekte ve bu standartların ileri bir noktaya taşınması için çalışmaktadır. Bu konuda iyileşme kaydedilmesinde istekliyiz. Adil ve sürdürülebilir kalkınma yoluyla küresel pandemiden çıkarak daha iyi bir dünya inşa etmeye başlarken Türkiye gibi ortaklarımızla birlikte çalışmak için sabırsızlanıyoruz. Amerikan firmaları da dahil olmak üzere şirketlerin, insan hakları konularındaki taahhütlerini güçlendirmesi ve ortak çözüm bulma hususunda hükümetlerle, işçilerle ve sivil toplumla ortaklık kurması gerekmektedir. Birleşmiş Milletler İş Dünyası ve İnsan Hakları Rehber İlkeleri, bizi doğru yöne yönlendirse de tek başına yeterli değildir.
ABD hükümeti ve Amerikalı işletmeler, bu görevi yerine getirmeye isteklidir. Ancak insan haklarına saygı duyulmasını sağlamanın en doğru yolu, dünya çapında müttefik ve ortaklarla birlikte çalışmaktır. İşletmelerin, Birleşmiş Milletler İş Dünyası ve İnsan Hakları Rehber İlkeleri doğrultusunda insan haklarına saygı göstermesi konusunda ilerleme kat etmesi için ileride atılacak adımların başarısı hükümet, iş dünyası ve sivil toplumun işbirliğine dayalı olacaktır. ABD hükümeti, bu çabaya destek sağlamayı sürdürmeye hazırdır. Bu konudaki kararlılığımızı ortaya koymak üzere, ABD Dışişleri Bakanı Tony Blinken, 16 Haziran’da ABD hükümetinin Sorumlu İş Yapma Kurallarına ilişkin Ulusal Eylem Planı’nı güncelleme ve yeniden canlandırma sürecine en kısa süre içinde başlayacağını duyurmuştur. Türkiye’deki işletmelerin önümüzdeki 10 yıl içinde ve sonrasında insan haklarına saygılı bir anlayışla hareket etmeleri konusunda ilerleme kat etmek için birlikte çalışmaya başlayalım çünkü doğum gününüzde ikram edeceğiniz bir ürünü satın almanız, istemeyerek de olsa insan hakları istismarına yol açmamalı.