Oyunun kuralını değiştirmek
Japonya’daki Fukuşima nükleer santrali deprem nedeniyle hasar gördüğünde 5G kapsaması ile insansız olarak müdahale gerçekleştirdiler. Böylece çalışanı riske atmadan olaya müdahalede bulundular. Japonlar, geldiği bu teknoloji seviyesiyle oyunun kuralını değiştiren bir hamleye imza atmış oldular.
Saat, hayatımızdaki en önemli araçtır. Bunun nedeni, dünyanın en ileri teknolojisinin eseri olması değildir. Çok doğru ve kesin olarak saati göstermesi de değildir. Farklı kişilerin birbiri ile uyumunu sağlamasıdır. Buluşacağınız kişi ile buluşmayı planladığınız saatte bir araya gelmenizi, vapuru ya da treni kaçırmamanızı sağlar.
Saat bir uzlaşma aracı olduğu için bu kadar önemlidir. Saat aynı zamanda zamanı ölçmesi açısından önem taşır. Zaman, insan olarak hayata başlarken sahip olduğumuz tek sermayedir. Bunu harcarken yaşam yolculuğumuzu gerçekleştiririz. Bunu yaparken de zamanı ne şekilde kullandığımız önem taşır. Sonunda saat bozulabilir ya da biz ölebiliriz ve insan ile zaman arasındaki ilişki son bulur. Tamir ve sağlık hizmetleri bu ilişkiyi daha uzun süreli kılabilir ama ilişki bitmeye mahkumdur. Bunun nedeni, ölçebilmenizin ve kullanabiliyor olmanızın zamana süresiz olarak sahip olmanız anlamına gelmiyor olmasıdır.
Ama zamanı doğru kulanarak oyunu değiştirebilirsiniz. Üniversite yıllarımda elektronik sistemlerin davranışlarını incelerken bunun modelleme biçimi ile tanışma fırsatım oldu. S+jw olarak tanımladığımız alanda sistemlerin değişik frekanslardaki davranışlarını tespit edebiliyorduk. Bunu sonlu bir süre için yapıyorduk. Sürekli çalışması gereken sistemlerde, regresyon analizi gibi yöntemlerle ebediyete kadar olan davranışı da modelleyebiliyorduk ama bu fiziksel dünyada çok geçerli değildi çünkü gerçek dünyada her malzeme zaman içinde değişiyor ve başlangıçtaki özelliklerini yitiriyordu.
Bu üniversite ortamında iki farklı davranış biçimini keşfettim. Birincisi, birkaç kız arkadaşın ders çalışma biçimiydi. Kantinde toplanıyor, kitapları açıyor ama ardından birini görüp ya da kendi aralarında sohbete dalıp “saat başında başlarız” diyorlardı. Böylece günlerini ders çalışamadan geçirmeyi başarıyor ve sınavlarda genellikle başarısız oluyorlardı ama “buluşup ders çalışalım” dediklerinde etraflarında hep bir arkadaş grubu oluşuyordu.
İkinci önemli deneyimim, test laboratuarı ile ilgiliydi. Devreler elektrik altyapısı ve elektronik bileşenleri yerleştirme kolaylığı sağlayan protoboardların üzerine kurulurdu. Bu protoboardların biri, deneyde 35-40 dakika sonra kararlılığa ulaşıyordu. Bu kritik noktayı bilmeyenler, bu sürede yanlış ölçüm ve hesap yapıyor ancak son kontrol ölçmesinde artık kararlı hale gelmiş devreden çıkan doğru sonuçlarla allak bullak oluyorlardı. Durumu bildiğimiz için, 40 dakika oyalanmış ve sonrasında gelip deneyimizi yapıp gitmiştik. Deneyler önceden planlanmış deneyimler olduğu için deney sonuçlarının onayını alarak dışarı çıkmıştık.
Hayat dersi, dersten değerlidir
Bizi ileriye taşıdığını düşündüğümüz bu masalsı öğrenim macerası, Prof. Dr. Osman Palamutçuoğulları’nın sınavda önümüze koyduğu çok katlı devre ile bozuldu. Anlaması kolay olmayan bu devrenin hesaplarını yapmamız isteniyordu. Asıl ders şuydu: Üniversiteden dışarıya çıkıp iş hayatına katıldığımızda bu video oynatıcı devresi gibi devrelerle uğraşacaktık. Saatin gösterdiği sınav süresi bir veya birbuçuk saatti ama o sınavın hayatımızda yarattığı değişim saatin gösterdiğinden bağımsız bir uzunluktaydı.
Bütün bunları, deprem sürecini ve sonrasını değerlendirmemize yardımcı olması için anlatıyorum. Bizim protoboardun ne zaman ne sonuç vereceğini bildiğimiz gibi depremin de ne getireceği biliniyordu. Bunu tatbikat için seçilen büyüklüğün 7,5 olmasından anlıyoruz ancak bu büyüklükte bir depremin çömelerek atlatılabileceği düşüncesi zemin ve üzerindeki yapı konusunda cehalete işaret ediyor.
Bizim üniversitedeki kız arkadaşların başlayamama sorunu, üniversite sınavını kazanıp geldikleri ortamda kendileri gibi olanlarla bir araya gelerek sosyalleşmelerinden kaynaklanan güçlerine tapmalarıydı. Kantinde, “Bir çay alsan da içsek” dendiğinde masalarında hemen bir hareketlenme oluyordu ancak dersle alakaları olmadığı için ders çalışmaya nereden başlayacaklarını bilemiyorlardı. Bu analizi sayfalarca uzatabilirim ama bu noktaya kadar olanları anladıysak, oyunun kuralını değiştirme noktasına geçmek istiyorum.
1970’ler ve 1980’lerdeki Japon mucizesi çok ilgimi çekmişti. Girişte bahsettiğim saat, erkek çocuklara sünnetlerinde verilen bir hediye olmaktan çıkıp satın alınabilecek bir ürüne dönüşmüştü. O dönemde babama Casio’nun Galactica dediğimiz oyununun olduğu bir saati aldırmıştım. Japonların bu kadar büyük bir değişimi nasıl yarattığını yıllar sonra öğrendim. İki noktası vardı: Birincisi, gelecek için öngörüler çıkarıyorlardı ve ikinci olarak da zamanı uzun vadeli kullanıyorlardı. ABD başta olmak üzere dünya genelinde şirketler yatırımcılarına üç ayda bir hesap verir ve bu çeyreklerin her birinde kâr maksimizasyonu yaratmaya çalışırken Japonlar, bilimin imkanlarını kullanarak geleceğin teknolojisini nasıl yaratacaklarına odaklandıkları için mucize yaratmışlardı.
Daha yakın geçmişte Japonya’daki Fukuşima nükleer santrali deprem nedeniyle hasar gördüğünde 5G kapsaması ile insansız olarak müdahale gerçekleştirdiler. Böylece iş makinesi operatörünün hayatını riske atmadan nükleer santralde daha büyük sayıda insanın hayatını riske atacak gelişmelerin yaşanmasını engellediler. Oyunun kuralını değiştirmek, bu şekilde oluyor.
PÜF NOKTASI
Oyunun kuralını değiştirmek, söylendiği kadar kolay değil ve farklı bir türde olgunluk gerektiriyor. Bunu yapacak kişilerin kökünün nereye uzandığı çok önemli. Bu sadece fiziksel ana-baba değil aynı zamanda mirası taşınan liderlerle ilgili bir olgu. Toyota, gemiye yüklediği parçaların montajını gemide yaparak dünya pazarına ürün sunma zamanlamasını değiştirerek oyunun kuralını değiştirdiyse, biz TIR veya gemileri bu şekilde kullanarak konteyner evleri daha hızlı yapamaz mıyız? Çevik işletme deneyimi ile sorunları birer birer çözerek sprint atamaz mıyız? Bütün bunlar olurken laboratuar ortamındaki yanlış deney düzeneği ile uğraşmak yerine gerçek hayata dahil olamaz mıyız? Bir kez olsun, oyunun kuralını değiştirmek için çalışamaz mıyız?