Parasal genişlemeden parasal sıkılaşmaya
IMF Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nda 2022 yılı küresel büyümeyi özellikle Çin ve ABD kaynaklı aşağı yönlü revize etti. Risk olarak görülen faktörler ise: Omikron varyantı belirsizliği, arz kesintilerinin devamı ve yüksek enflasyon. IMF hesaplamaları; 2021 yılında arz tedarik şoklarının küresel büyümeyi yüzde 0,5 ila yüzde 1 arasında aşağı çektiğine, çekirdek enflasyon üzerinde ise yüzde 1 artırıcı etkisi olduğuna işaret ediyor.
Enflasyon baskıları küresel ölçekte artarken arz tarafındaki sıkıntılarda bir miktar hafifleme işaretleri söz konusu. Küresel konteyner fiyatlarındaki değişimi gösteren Freightos endeksi Mart 2020- Eylül 2021 döneminde 8 katına yakın artış gösterirken, Çin- Amerika Batı yakası zincirindeki artış ise 14 kat ile daha yüksek gerçekleşti. Endeks, Eylül 2021 tepesinden yüzde 10 gerilemesine rağmen salgın öncesi seviyesinin halen 7 kat ile çok üzerinde. Omikron ve diğer olası varyantların etkisi, petrol fiyatlarındaki yüksek seyir ve küresel tedarik zincirinin merkezinde olan Çin ve Asya ülkelerinin virüse karşı sıfır tolerans politikaları endeksteki düşüşü sınırlayabilecek riskler olarak karşımıza çıkıyor. Buna karşın, Asya bölgesindeki güçlü aşılamalar geçen yıl olduğu gibi bu bölgeden üretim kesintisi olasılığını azaltıyor.
New York Fed ayrıca, Küresel Tedarik Zinciri Baskı Endeksi adı altında bir ölçüm sistemi oluşturmuş. Bu endeks, halihazırda kullanılan farklı ölçümleri (Baltık Kuru Yük endeksi, Harpex endeksi vb gibi) birleştirerek global arz zincirlerini etkileyen kesintilerin özetini tek bir endekste vermeyi amaçlıyor. Endeks 2021’de 2 doğal afet sebebiyle, 2018’de ise Çin-ABD ticaret tartışmaları döneminde artmış. Ancak bu dönemlerdeki artışlar covid dönemi ile karşılaştırıldığında çok sınırlı. Halihazırda endeks tarihi yüksek seviyesinden aralık verisi itibariyle sınırlı bir gerileme göstermiş.
Küresel ölçekte enflasyon riskleri ise, salgın sürecindeki arz talep uyumsuzluğu ve enerji fiyatlarındaki artış ile beklenenden hızlı ivmelendi. Jeopolitik gelişmeler de, enerji fiyatlarında yukarı yönlü riskleri canlı tutuyor. Gelişmiş ülke merkez bankaları da artık daha agresif bir miktarsal sıkılaşmayı öngörüyorlar; zira hızla artan enflasyon beklenenden daha uzun süre kalıcı olacak ayrıca işsizlik de hızla düşerek salgın öncesi seviyelerine geldi.
Halihazırda piyasa fiyatlamaları Fed’in 5 -6 kez faiz artışı yapacağını gösteriyor. Buna göre yılsonu için piyasanın fiyatladığı politika faizi beklentisi: yüzde 1,63. İngiltere Merkez Bankası’ndan da benzer sayıda faiz artışı bekleniyor; bu artışların ima ettiği, piyasanın yıl sonu politika faiz beklentisi ise: yüzde 1,80. Avrupa Merkez Bankası da artık biraz daha şahin. Başkan Lagarde’ın enflasyonun beklenenden daha uzun süre yüksek kalabileceği değerlendirmesi faiz artırımı geleceği beklentilerini doğurdu. Halen –yüzde 0,57 olan kısa vadeli piyasa fonlama faizinin yılsonunda – yüzde 0,19’a gelmesi bekleniyor.
Gelişmiş ülke merkez bankaları ayrıca miktarsal genişlemeden miktarsal sıkılaşmaya doğru yöneliyorlar yani büyük ölçekli varlık alımlarını yavaşlatıyorlar. Kanada net varlık alımlarını sonlandırdı. Fed de martta sonlandıracak. Şimdilik net alımlara devam eden başlıca banka Avrupa Merkez Bankası. Bir sonraki adımı ise; gelişmiş ülke merkez bankalarının menkul kıymet portföylerini azaltmaya başlamaları ve bankalara verilen uygun oranlı fonlama programlarının tedricen azaltılması oluşturuyor.
Bazı çalışmalar; salgın sürecinde varlık alımlarının etkili olduğunu, uzun vadeli getirilerin çok düşük seviyelere geldiğini ve ek varlık alımının bu getirileri daha fazla düşürmeyeceğini gösteriyor. Ayrıca merkez bankalarının bilançolarında yüksek miktarda uzun vadeli menkul değer olmasının da riskleri var. Bilanço genişlemesi ne kadar kalıcı olursa o kadar enflasyon beklentilerini besliyor.