Rikkat bozukluğu

Şeref OĞUZ
Şeref OĞUZ ÖNERİ - YORUM

Dikkat bozukluğu, oldukça yayın bir sorundur ve tedavi edilmezse belirtileri iş ve okul hayatından, ilişkilere kadar kişinin tüm hayatını olumsuz yönde etkileyebilir. Rikkat bozukluğu ise bundan daha da derin kalıcı sorunlar üreten bir illettir ve giderek artmaktadır. Çok az kişinin dikkatinde olsa da…

Bütün duygu ve düşüncelerin gücünü; bir nokta, bir konu üzerinde yoğunlaştırma, özen gösterme, önem verme, ilgiyle bakıp korum anlamındaki dikkati ben; “aklın odaklanması” diye tanımlıyorum. Rikkat ise daha az kullandığımız kelimedir. İncelik, naziklik, acıma duygusu, sevecenlik anlamına gelir.

KALBİN ODAKLANMASI

Rikkati ben “kalbin odaklanması” diye tanımlıyorum. Acaba az biliniyor olması, giderek girift hale gelen hayat tarzımız içinde ona daha az yer vermemizden mi kaynaklanıyor dersiniz? Bana göre öyle… Oysa dikkat ile rikkat eşanlı hareket ettiğinde, gezegeni dahi yerinden oynatacak güç oluşur.

Mevcut sistemler giderek akıllanıyor, dünün endüstri robotu mavi yakalıyı işinden ederken şimdi akıllanıyor ve beyaz yakayı tehdit ediyor. Evimizdeki buzdolabı, altımızdaki araba, caddedeki ATM,  mutfaktaki otomat, cebimizdeki telefon, bize laf yetiştiren SİRİ gibi yapay zekâlar.

İKİ SORU İKİ CEVAP / Rikkate dair…

Neden rikkat geri kalıyor?

İnsanın akıllanma sürecinde duyarlılık, sevecenlik, incelik, naziklik, acıma duygusu, vicdan; aynı hızla ilerlemiyor. Bir bakıma aklı odaklayan dikkat doludizgin koşarken, kalbi odaklayan rikkat yaya kalmış gibi görünüyor. Bilişim; dijitalleşme, sanal dünya ve diğerleri… Hepsinin iddiası hayatı kolay kılmak…

Rikkat için ne yapmalı?

Oysa hayatı daha kolay kılmak kadar; üretimi daha verimli, iş, ilişki ve iletişim süreçlerini hızlandırma iddiası da vardır. Başına “e” getirilmiş her yeni ifade; bu akıllanmayı adeta markalaştırmıştır. e-ticaret, e-devlet gibi. Her biri “bize değer katma” iddiasında olsa da gerçek bundan çok uzaktır. 

not/AKILLI OLMAK YÜREK İSTER

Akıl iyidir de yanına yüreği koymayınca bazı şeyler eski kalabiliyor. Bu açıdan bakınca sadece zekâ marifetiyle yol alınabileceği düşünülse de kalbe, inanca, duyguya da ihtiyaç duyacağımız aşikârdır. Aklını kullanıp yola çıkabilirsin fakat yanına yüreğini de alsan, iyi edersin. Zira yolda çok lazım olacak.

Misal “müşteri patrondur” klişesine hizmet için üretilen CRM (müşteri ilişkileri yönetimi), bizlerin her hareketini izleyip, bize “dikkat” ediyor sanıyorsunuz. Oysa bu dikkat, cebimizdeki paraya dairdir ve müşteriyi “paramı cebinde taşıyan insan” diye tanımlayanlara hizmet eder. 

Hâlbuki rikkat kavramının önerdiği tanım; “müşteri velinimettir.” Bizler son çeyrek yüzyıldır bitlere baytlara aktardığımız kaynağın binde biri dahi bunu kullanacak insanların eğitimine harcamadığımız için ortalık; dikkat sahibi sistemlerle dolarken rikkat sahibi olmayı ıskalayıverdik.

Dikkat bozukluğunun tedavisi, uzun ve sancılı süreçler gerektirir. Rikkat bozukluğunun tedavisi ise çok daha uzun çok daha sancılıdır. Ben ve “öteki” ayırtında “öteki” her kim ise ona “kalbî odaklanma” yaşamaz isek daha verimsiz sistemler, daha kötü insan kaynakları, daha hoyrat işveren daha dikkatsiz çalışan, daha niteliksiz toplum üretiriz. 

Bu yüzden derim ki akıllı ol, rikkatli davran. Yüreğinin götürdüğü yere giderken de aklını “bile” götür.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar