Sürdürülebilirlik ve küresel hareketlilik arasındaki bağ güçleniyor
Henley & Partners Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Christian H. Kaelin, iklim değişikliğinin şiddetlenmesi, doğal afetlerin artması ve siyasi istikrarsızlık gibi faktörlerin, milyonlarca insanı güvenli bir gelecek arayışına yönlendirdiğini kaydediyor. Dr. Kaelin, “Göçmenleri ve yerinden edilmiş insanları birer kurban olarak görmek yerine, onların potansiyellerini değerlendirebilecekleri fırsatlar yaratmak gerekiyor. Bu noktada, serbest küresel şehirler konseptinin hayata geçirilmesi önemli bir adım olabilir” diyor.
Yatırım yoluyla oturum ve vatandaşlık konularında hizmet veren Henley & Partners, 1990’larda oturum ve vatandaşlık planlaması kavramını literatüre kazandırmış bir şirket. Geçtiğimiz günlerde Henley Pasaport Endeksi 2025 sonuçları açıklandı. Endeksin sonuçları, önümüzdeki dönemde göç ve mobilite eğilimin daha da hızlanabileceğini ortaya koyuyor. 2025’te 142 bin yüksek net değerli bireyin (1 milyon dolar ve üzeri likit varlığa sahip) başka ülkelere göç edeceği tahmin ediliyor. Henley& Partners CEO’su Dr. Juerg Steff en, “Bu eğilim, giderek istikrarsızlaşan ve kutuplaşan dünyada zengin bireylerin riskleri azaltma ve yeni fırsatlar yaratma stratejisinin bir yansıması” diyor.
Avrupa ülkeleri sıralamada geriledi
Dünya genelindeki pasaportların vizesiz erişim gücünü sıralayan endekste, geçtiğimiz yıl zirveyi paylaşan altı ülke arasından Singapur ve Japonya öne çıkarak sırasıyla birinci ve ikinci sıraya yerleşti. Singapur, 227 destinasyonun 195’ine vizesiz erişim sağlayarak dünyanın en güçlü pasaportu unvanını geri aldı. Japonya ise 193 destinasyona vizesiz erişim ile ikinci sırada yer alıyor. Japonya’nın Çin’e vizesiz seyahat hakkını geri kazanması da bu yükselişte etkili oldu. Fransa, Almanya, İtalya ve İspanya, 2025 sıralamasında iki basamak düşerek 192 vizesiz destinasyon ile üçüncü sırayı paylaştı. Finlandiya ve Güney Kore de benzer bir düşüş yaşayarak bu gruba katıldı. Dördüncü sırada 191 destinasyona vizesiz erişim hakkı bulunan Avusturya, Danimarka, İrlanda, Lüksemburg, Hollanda, Norveç ve İsveç yer alırken; Belçika, Yeni Zelanda, Portekiz, İsviçre ve Birleşik Krallık 190 vizesiz destinasyonla beşinci sıraya yerleşti.
ABD ve Birleşik Krallık pasaportları değer kaybetmeye devam ediyor
Son on yılda sadece 22 pasaport sıralamada gerileme yaşamış durumda. Venezuela’dan sonra en büyük düşüşü ABD yaşıyor. 2015’te ikinci sırada bulunan ABD, yedi basamak kaybederek 9. sıraya geriledi. Birleşik Krallık ise 2015’te birinci sıradayken, bu yılki endekste beşinci sırada yer alıyor. Kanada da dört sıra kaybederek dördüncülükten yedinciliğe düştü. Buna karşılık, Çin pasaportu son on yılda büyük bir atılım yaparak 94. sıradan 60. sıraya yükseldi ve vizesiz destinasyon sayısını 40 artırdı.
Serbest küresel şehirler konseptinin hayata geçirilmesi önemli bir adım olabilir
Henley & Partners Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Christian H. Kaelin, sürdürülebilir kalkınma ve küresel hareketliliğin birbirine bağlı olduğunu vurgularken, iklim değişikliğinin şiddetlenmesi, doğal afetlerin artması ve siyasi istikrarsızlık gibi faktörlerin, milyonlarca insanı güvenli bir gelecek arayışına yönlendirdiğini kaydediyor. Dr. Kaelin, “Göçmenleri ve yerinden edilmiş insanları birer kurban olarak görmek yerine, onların potansiyellerini değerlendirebilecekleri fırsatlar yaratmak gerekiyor. Bu noktada, serbest küresel şehirler konseptinin hayata geçirilmesi önemli bir adım olabilir” diyor.
Varlıklı bireylerin güvenli yaşam ve yatırım planı ihtiyacı arttı
Henley & Partners, geçtiğimiz günlerde İstanbul'da düzenlediği “Servet Koruma Semineri”nde yatırım göçü, servet yönetimi, vergi planlaması ve vatandaşlık programlarına dair güncel stratejileri ele aldı. Seminerde konuşan Henley & Partners Türkiye Direktörü Burak Demirel; ekonomik, politik ve sosyal değişimlerin, varlık sahibi bireylerin ve ailelerin daha güvenli bir yaşam ve yatırım planına olan ihtiyaçlarını artırdığını belirtti. Demirel şu yorumları yaptı: “Yatırım yoluyla vatandaşlık ve oturum programlarının, önümüzdeki dönemde küresel iş dünyasının en önemli gündem maddelerinden biri olması bekleniyor. Son yıllarda dünya çapında yaşanan ekonomik, politik ve sosyal değişimler, varlıklı bireylerin ve ailelerin daha güvenli bir yaşam ve yatırım planına olan ihtiyaçlarını artırdı. Bu değişimler, bugünkü refahı korumanın yanı sıra aynı zamanda gelecek nesiller için sürdürülebilir bir yaşam standardını güvence altına almayı da kritik öncelik haline getirdi. Dolayısıyla artık bir B planına sahip olmak, sadece alternatif değil, bilinçli bir vizyon ve geleceğe yönelik stratejik zorunluluk olarak karşımıza çıkıyor. Bu kapsamda yatırım yoluyla oturum ve vatandaşlık programları, bu ihtiyaçlara yanıt sunan etkili bir çözüm olarak karşımıza çıkıyor.”
Türkler de en fazla göçmenlik başvurusu yapan grupta yer alıyor
ABD vatandaşları, alternatif oturma izni ve vatandaşlık başvurularında en büyük grubu oluşturuyor ve 2024 yılında Henley & Partners tarafından alınan yatırım yoluyla göçmenlik programı başvurularının yüzde 21’ini kapsıyor. Endekse göre en fazla göçmenlik başvurusu yapan grupta, Türkler, Filipinliler, Hintliler ve İngilizler yer alırken, ABD vatandaşları, bu grubu da geride bırakıyor. Dr. Juerg Steff en, “Eşi benzeri görülmemiş bir belirsizlikle karşı karşıya kalan yatırımcılar ve varlıklı aileler, ek oturma izni ve/veya vatandaşlık seçenekleri edinmeye çalışıyor. Ülkeler arasındaki hukuki, ekonomik, politik ve sosyal koşullardaki farklılıklardan yararlanarak kişisel, finansal ve yaşam tarzlarına en uygun stratejiyi oluşturmak için jeopolitik arbitraj stratejisini benimsiyorlar” diyor.
Vize eşitsizliği derinleşiyor
Henley Küresel Hareketlilik Raporu 2025’in dikkat çeken verilerinden biri de Afrika ülkelerinin Schengen vizesi başvurularında karşılaştıkları yüksek ret oranları. 2023’te dünya genelindeki Schengen vizesi başvurularının sadece yüzde 2,8’i Afrika ülkelerinden geldi, ancak bu başvuruların yüzde 50’si reddedildi. Küresel ret oranı 6’da 1 iken, Afrika’da bu oran 2’de 1 seviyesinde. Afrika’nın vize erişiminde karşılaştığı bu engeller, küresel hareketlilik eşitsizliğinin derinleşmesine neden oluyor.