Kendisine saygısı olmayan insanlarla çalışmayın derdi
Bülent Eczacıbaşı babası Nejat Eczacıbaşı'nı anlattı.
Topluluğumuzun Kurucusu, babam Nejat Eczacıbaşı, “Cumhuriyet’le birlikte modern kimliğine kavuşan bir kuşağın” mensubuydu. Gençliğin ve yaşlılığın insanın yaşı ile ilgisi olmadığına inanırdı. “Geriye bakarak yaşayan insan yaşlıdır, ileriye bakan insan kaç yaşında olursa olsun gençtir,” derdi. Nejat Bey’in zamanında yapay zekâ ve akıllı robotlar, küresel ısınma, iklim değişikliği henüz gündemimize girmemişti. İnsanlığın bekleyebileceği en büyük felaketler düşünülünce akla en başta doğa olayları, nükleer savaşlar veya salgın hastalıklar gelirdi. Nejat Bey’e göre, “paranın her şeyi satın alabildiği bir dünya düzeni” bunların hepsinden daha büyük bir felaketti. Şimdi bulunduğumuz noktada bu kaygılar daha da büyük anlam kazanıyor.
Nejat Eczacıbaşı için iş insanı “ekonomide değer yaratmak sorumluluğu taşıyan” kişiydi. Mutluluğu, “bir şeyler yaratmak, yaratırken saygı görmek” olarak tanımlıyordu. Onun oğlu olup iş insanlığına özenmemek pek mümkün değildi. Kardeşim Faruk’la ben, aile değerlerini ve geleneklerini yaşatmanın ne kadar önemli olduğunun sürekli vurgulandığı bir ortamda yetiştiriliyorduk. İş insanı olmak demek, sadece para kazanmak için çalışmak demek değildi. Başarılı bir iş insanı, sahip olduğu olanakları, merakı ve tutkusu olan alanlarda girişimler başlatmak, katkıda bulunmak, hizmet etmek için kullanabilirdi.
“Özel girişimde gerçek ölçü, toplumun varlığını artırmadaki başarı düzeyidir” sözünü sıklıkla tekrarlardı. Nejat Bey, toplumsal gelişmenin bir bütün olarak görülmesi gerektiğini söyler, “sağlıksız bir ortamda hiçbir kurum sağlıklı kalamaz” derdi. Bir toplumun zenginleşmesiyle gelişmesinin aynı şey olmadığını çeşitli örnekler vererek anlatmayı severdi.
Nejat Bey’in inancının, heyecanının kaynağı, kuşkusuz Cumhuriyet’in yarattığı rüzgârdı. Hayallerinin ve projelerinin sonu yoktu. Öyle hayaller ki, paylaşıldıkça büyüyeceklerine ve gerçekleşeceklerine inanırdı. Nejat Bey için, yapılmamış olanı yapmak, bir kişilik özelliğiydi. Hangi alanda olursa olsun taklitten uzak durmak, dünyadaki yeni yaklaşımları benimsemek, her seferinde yeni bir heyecanla girişimlerde bulunmak onun kaçınılmaz davranış biçimiydi. Şimdi değerlendirdiğimizde, bu özelliğinin, kendisinin iş yaşamındaki başarısını sağlayan belki de en önemli etken olduğunu görüyoruz.
Diğer bir önemli etken birlikte çalıştığı insanlarla ilgili yaklaşımıydı. ’Kendisine saygısı olmayan insanlarla çalışmayın’’ derdi. Nejat Bey, sorumluluk alabilen insanları arardı. İş yaşamında en beğendiği insanlar, işlerini iyi yapmakla yetinmeyip gereğinde işlerinin tanımlanmış sınırlarını aşarak sorumluluk almaktan korkmayan insanlardı. “İş ve sorumluluk verilmez, alınır,” sözünü tekrarlardı. Kendini geliştirmeyi seven insanlarla çalışırdı. “Merakları olan” insanlara hayranlık duyar, böyle insanlarla çalışmak ve dostluk etmek isterdi. Nejat Bey diğer taraftan, genç yetenekleri titizlikle arayıp-bulan ve büyük başarılar kazanana kadar onların eğitimine yılmadan yatırım yapan bir anlayışa sahip olmadığımız için dünya ölçülerinde yetenek sahibi pek çok genç insanımızın keşfedilmeden ziyan olup gittiğini düşünürdü. Bunun çareleri üzerinde çalışırdı.
Türkiye’nin geleceğine müthiş bir inancı vardı. Ona göre, Türkiye’nin geleceğine güvenmemek, ancak Türkiye’nin gerçekleştirmiş olduğu eşsiz atılımları bilmemek veya anlamamakla mümkün olabilirdi. Bugün özenle korumaya çalıştığımız “Eczacıbaşı Değerleri”nin temelinde de kurucumuzdan aldığımız bu dersler yatar. Bir babalar gününde daha kendisini rahmet ve özlemle anıyoruz.