Maritaş’ın rejeneratif atılımı Şanlıurfa pamuğunun lif ve renk kalitesini artırıyor
Maritaş Denim, Harran Ovası’nda yetiştirdiği 2’nci rejenaratif pamukları da hasat etti. Sürdürülebilir üretim hedefiyle ve üniversite sanayi işbirliği kapsamında gerçekleştirilen projede pamuğun lif uzunluğu ve renk kalitesi artarken, firmanın ithal pamuğa olan bağımlılığı azaltıldı.
Mehmet Nabu BATUK / HARRAN
Kahramanmaraş’ta iplikten dokumaya tam entegre üretim tesislerinde 24 milyon metre kumaş kapasitesiyle toplamda 340 şirkete kumaş üreten, ulusal ve global denim markalarının en önemli çözüm ortaklarından biri olan Maritaş Denim, 2023 yılında Harran Ovası’nda 500 dönüm arazi üzerinde başlattığı rejeneratif pamuk projesinin ikinci hasadını da gerçekleştirdi.
Türkiye’nin TÜBİTAK destekli, üniversite ve sanayi iş birliği içerisinde yürütülen ilk rejeneratif pamuk projesi olan çalışmada pamuk ekimi öncesinde mercimek ekimi yaparak toprağa doğal yollardan azot kazandırıldı. Mercimek bitkisinin köklerinde biriktirdiği azot, pamuk üretiminde kimyasal gübre kullanımını ciddi oranda azaltırken, hem çevreye verilen zararı minimize edildi hem de maliyet avantajı sağlandı. Bunun yanında, toprak işleme süreçleri en aza indirgenerek toprak yapısının bozulmasını engellendi. Bu sayede toprağın biyolojik çeşitliliğini zenginleştirilirken, su kaynaklarının daha verimli kullanılması ve karbon emisyonlarının azaltıldı.
“Harvesting in Harran: Maritaş Denim’s Regenerative Cotton Journey Phase 2” sloganıyla hayat bulan ikinci hasat etkinliğinde Harran Üniversitesi ve Gaziantep Üniversitesi işbirliğinde sürdürülebilir üretimin yaygınlaştırılması ve yerel çiftçilerin desteklenerek etaplar halinde sadece hammadde temininde değil, aynı zamanda kumaşın üretimi ve nihai moda tüketimi üzerinde de köklü bir değişim yaratılması hedeflendiği açıklandı. Proje ayrıca Organic Cotton Accelerator (OCA) Tarafından Desteklenen İlk Rejeneratif Pamuk Projesi olarak öne çıkıyor.
Yüzde 100 yerli rejeneratif pamuğumuzu hasat etmenin gururunu yaşıyoruz
Maritaş Denim Genel Müdür Yardımcısı Fatih Kesim, rejeneratif pamuk hikayelerinin Amerika’dan aldıkları sipariş ile başladığını söyledi. İlk olarak rejeneratif pamukları Brezilya’dan temin ettiklerini ancak bu aşamada ciddi bir nakliye maliyeti ve karbon emisyonları ile karşı kaldıklarını ifade eden Fatih Kesim, sürdürülebilir üretim yapabilmek için Harran’da rejeneratif pamuk üretimi yapmaya karar verdiklerini söyledi.
Kesim, “ABD’den aldığımız bir sipariş üzerine Brezilya’daki pamuk üreticileriyle çalışmak zorunda kaldık. Hammaddeyi sağlamak için yüksek lojistik maliyetlere ve termin sürelerine dolayısıyla ortaya çıkan tonlarca karbon emisyonuna neden olan bir tedarik hattına sahiptik. Sürdürülebilir üretimin önündeki bu engelleri kaldırmak için Harran Üniversitesi ve Gaziantep Üniversitesi’ndeki danışman akademisyenlerimizle rejeneratif pamuk projemizi hazırlayarak TÜBİTAK’a sunduk. Geldiğimiz noktada 2’nci kez yüzde 100 yerli rejeneratif pamuğumuzu hasat etmenin gururunu yaşıyoruz. Bu sayede de karbon emisyonlarının ürüne en çok etki eden lojistik aşamaları da yok etmiş olduk. Rejeneratif iplik ve kumaş siparişlerimiz için artık 10 binlerce mil öteden rejeneratif pamuk getirtmiyoruz. Harran Ovası’ndan yüksek kalitede rejeneratif pamuk tedarik ederek hem ülkemizin tarımsal üretim potansiyeline katkı sağlıyoruz hem de ithal hammaddelerin lojistiğinde ortaya çıkan yüksek karbon salınımının önüne geçiyoruz” dedi.
Kumaş boyasının bio hammaddelerini de Türkiye’de üretecek
Uzun bir süredir Ar-Ge ve innovasyona yatırım yaptıklarını kaydeden Fatih Kesim, sektörlerinde ciroya oranla Ar-Ge’ye en çok yatırım yapan en büyük denim firması olduklarını söyledi. Temel hedeflerinin sürdürülebilir üretim süreçlerini hammadde üretiminden endüstriyel üretim proseslerinin tamamına yaymak olduğunu dile getiren Kesim, “Sürdürülebilir materyaller üretebilmek adına önemli teknoloji yatırımları yaptık. Yapmaya da devam ediyoruz. Terra boyama ve kil boyama prosesleri ile boyalamada tamamen doğadan aldığımız killeri kullanmaya başladık. Cycle-FX projemizde ise doğada geri dönüşebilen lifleri kullanarak bir ürün üretmeyi başardık. Üretim proseslerinde doğadan alınan bio materyallerin kullanılması noktasındaki çalışmalarımız devam ediyor. Son olarak indigo boya prosesleri için Hindistan’dan getirilen ithal hammadde ürünleri yerine kendi boyamızı üreteceğiz. Projemiz TÜBİTAK’ta kabul edildi. Proje kapsamında Gaziantep Üniversitesi ile Akdeniz Üniversitesi işbirliğinde indigo boyanın ana hammaddesi olan ülkemizde çiğit otu adı verilen indigo tera bitkisini yetiştirmeye başlayacağız. Farklı bir projemiz de yapay zeka üzerine devam ediyor. Maritaş AI projemiz modelleme süreci başarı ile tamamlandı. Şuanda geliştirdiğimiz yapay zekaya proseslerimizi öğretiyoruz. Yapay zeka ile doğaya yönelik çevresel etkilerimizi azaltabilmek, enerji verimliliğimizi artırmak, su tüketimimizi azaltmak ve kayıp oranlarımızı düşürecek bazı çalışmalar yürüteceğiz” diye konuştu.
Rejeneratif pamuk üretirken, aynı zamanda ithal mercimeğe bağımlılık azalıyor
Tarım endüstrisi ve tarımsal üretimde sürdürülebilir üretim kavramlarının Türkiye’de hızla geliştiğine dikkat çeken Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Osman Çopur, rejeneratif tarımın da bu alanda hızlı gelişim sağlayan alanlardan biri olduğunu kaydetti. Rejeneratif tarımın ilk olarak Amerika’da 1930’lu yıllarda çıkarılan toprak koruma yasasıyla başladığını ifade eden Prof. Dr. Osman Çopur, şöyle konuştu: “Projemizin ikinci yılında, Aralık 2023’te mercimek ekimi gerçekleştirdik. Mercimek bitkisinin havadaki azotu köklerindeki bakteriler sayesinde toprağa aktarması gibi bir özelliği var. Bu sayede bölgemizdeki tarım topraklarının düşük olan organik madde miktarının artırarak gübreye olan ihtiyacı azalttık. Ekilen mercimekleri de Mayıs 2024’te hasat ettik. Bu aşamadan sonra, rejeneratif tarım kriterleri çerçevesinde derin sürümden kaçınarak pamuk ekimi yaptık. Projemizde Harran’da yaygın olarak kullanılan Kandil çeşidi pamuk tohumlarını kullandık. Geleneksel sulama yöntemlerinin dışına çıkarak fazla su kullanmaktan kaçındık, kışın 5-6 aylık bir süreçte tarlayı bitkiyle kapladık. Projemiz sayesinde ülkemizin ihtiyaç duyduğu mercimeğin üretim kapasitesini artırarak bu alandaki ithalatın geriletilmesine vesile olduk. Türkiye her yıl 400-500 ton civarında mercimek ithal ediyor. Bu projeyle birlikte, pamuk ekimi öncesi mercimek üretimini ovada yaygınlaştırabilirsek ithalatını da o oranda geriletmiş olacağız. Ülkemizin ithal ettiği mercimeğin büyük bir bölümü Kanada’dan getiriliyor. Rejeneratif pamuk projemiz ile mercimek ithalatımızı azaltacak bir misyon yaratabiliriz.”
Rejeneratif yöntemler pamuğun lif uzunluğu ve renk kalitesine olumlu yansıyor
Gaziantep Üniversitesi Tekstil Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cem Güneşoğlu da rejeneratif tarımın tekstil endüstrisinin ihtiyaç duyduğu yeni nesil hammaddelerin sağlanması açısından kritik öneme sahip olduğunu aktardı. Rejeneratif tarım tekniklerinin uygulandığı tarlada yetişen pamukların lif uzunluğunun her sene artış eğilimi gösterdiğine dikkat çeken Prof. Dr. Cem Güneşoğlu, “Toprak sağlığının artması bitki sağlığını da artırarak pamuk liflerinin kalitesinin yükseltilmesine olanak tanıyor. İlk hasat döneminde ekilen bitkilerde konvansiyonel tarımın yapıldığı bölgelerden daha uzun lifler elde etmiştik. Lif kalitesinin ve uzunluğunun artırılması hem iplik hem de kumaş kalitesinin de artırılmasını sağlıyor. Çünkü özellikle demin sektöründe iplik aşamasında pamuğun boyanabilirlik özellikleri çok önemli bir yer tutuyor. Ayrıca rejeneratif pamuğun denim kumaşlarında kullanımı ile ilgili yürüttüğümüz akademik çalışmalar ülkemizin bu alandaki ilk bilimsel çalışmaları olma özelliğini taşıyor. Rejeneratif tarım sadece tarlada değil endüstrideki verimin artırılması noktasında da önemli faydalar sağladığı ilk tespitlerimiz arasındadır. Yaptığımız araştırmalar ile rejeneratif pamuğun iplik ve kumaş kalitesine yönelik etkisini ortaya koyarak rejeneratif tarım hikayesine önemli bir bilimsel altyapı sağlıyoruz” dedi.
Rejeneratif yöntem ile çiftçinin maliyetleri azalırken, geliri artıyor
Rejeneratif pamuk üretimi yapılan Gılgamış Çiftliği’nin Genel Müdürü Abdullah Melik ise proje ile tanışmadan önce tamamlayıcı tarım yöntemleri üzerine çalışmalar yaptıklarını söyledi. GAP projesi ile birlikte Harran Ovası’nın suya kavuşmasıyla birlikte pamuk üretiminin kalitesini artıracak girişimlerin çok kıymetli olduğuna dikkat çeken Abdullah Melik, “Suya kavuştuktan sonra tarım ürünlerimizin kalitesini daha nasıl arttırabilirizi düşünürken rejeneratif tarım projesi hikayesine dahil olduk. Mercimek üretimiz ile birlikte toprağımızın fiziksel özellikleri hızla değişti. Bunun yanında daha az su, gübre kullanarak maliyetlerimizi azaltarak gelir kaynaklarımızı koruduk. Rejeneratif pamuk yöntemi ile 1 yılda 2 ürün elde edebilir hale geldik. Bu proseslerin tüm Harran Ovası’na yayılması için çalışıyoruz” diye konuştu.
“Türkiye, rejeneratif ve organik pamuk üretiminde potansiyelini artırıyor”
Organic Cotton Accelerator (OCA) Türkiye Koordinatörü Ömür Sünel ise Türkiye’nin organik ve rejeneratif pamuk üretimindeki potansiyelinin hızla arttığını dile getirdi. Maritaş Denim’in rejeneratif pamuk projesinin OCA’nın belirttiği standartlara uygun pamuk yetiştiriciliği açısından çok önemli ifade eden Ömür Sünel, şöyle konuştu: “Buradaki proje gerçek anlamda hem sürdürülebilir hem de innovatif vizyonu sağlayan önemli bir pilot uygulama oldu. Bu uygulama ile birlikte ülkemizin rejenaratif pamuk üretim potansiyelinin hızla artacağını ümit ediyoruz.”