3 ay 1 ömür

Orkun GÖDEK Bakış Açısı

Hani günlük hayattaki sohbetlerimizde sık sık kullandığımız “anlatsam şuradan şuraya yol olur!” benzetmesi var ya, işte tam olarak böyle bir üç aylık süreci piyasalar nezdinde geride bıraktık. Bütün hesap kitap birbirine karıştı. Belirmeyen risk, volatilite kalmadı. Üstelik bu kez evin içerisi de en az dışarısı kadar dağınık bir vaziyetteydi. Tamam kabul; yabancı yatırımcı oranı tarihi diplerinde seyrediyor. Tamam kabul; çıkış yapmayan hesap neredeyse kalmadı. Tamam yine kabul; lokallerin domine ettiği ve üstelik piyasa dinamiklerinin tam olarak çalışmadığı fiyatlama koşulları üzerinden konuşuyoruz. Haklısınız. Bu ve benzeri eleştirileri/değerlendirmeleri çoğaltmak da mümkün. Ancak, gün sonunda, kendi kendimize, kendi sahamızda oynadığımız bir oyun da olsa, bir yerlerde birilerinin aradığı farklı gerekçeler oluyor. Kimi zaman hiç başımızı çevirip bakmadığımız önemsiz bir dış piyasa gelişmesi içerideki risk iştahını desteklemek için “katalizör bahanesi” olabiliyor.

Zor-du. Gerçekten çok zor. İçeride özellikle ocak-şubat geçişinde ciddi anlamda zorlandık. Fiyatlama dinamikleri tamamen kopmuştu. Regülasyonların getirdiği ek destekler bir noktaya dek piyasa işlemlerini ve işlemcileri desteklemesine destekledi; ancak, bu kez de göz ardı edilen ve belki de yeni pozisyonlar açısından iştahı artırabileceği düşünülen meşhur “seçim süreci” fiyatlamaları devreye girdi. Dengenin bozulduğu noktada olabilecek son şey de gerçekleşti ve yerel varlıklar nezdinde Türk hisse senetlerinin en önemli fiyatlama belirleyicisi olan “alternatifsizlik teması” bozuldu. Mevduat faizlerindeki artış, şubat ayındaki fiyatlama davranışlarının bozulması ve piyasaya halka arz furyası ile giriş yapan yeni hesaplarda “getiri kavramı yerine “götürü” gerçeğinin de olduğunun hatırlatılması” gibi gerekçeler koşullardaki sıkılaşma ve bozulmayı beraberinde getirdi. Anlayacağınız, işler biraz daha zorlaştı.

Global cephe de, en az bizim kadar, belki de bizden özellikle şubat ayı ve sonrasında daha fazla olacak şekilde farklı bir fiyatlama evrenine girdi. Orada da en korktuğumuz şey oldu ve faizlerdeki volatilite Fed’e dair beklentilerdeki bozulma ve belirsizlik katsayısındaki artışla kendisine farklı bir ortamı hazırladı. Bankacılık sektörüne dair kaygıların 2008-09 krizinden bu yana ilk kez bu ölçekte yüksek hissedilmesi ve Fed’in bilanço daraltma ve parasal sıkılaşma sürecinin tam ortasında ortamdaki gürültünün artması pozisyonların gözden geçirilme şiddetini de yukarı çekti.

Buraya kadar anlatmaya çalıştıklarımızla hikaye bitti mi? Cevabı kolay değil. Muhtemelen de bitmedi. Nisan ayında önemli merkez bankalarının takvimleri boş. Mayısa dek Fed’in toplantısı yok mesela. Süreçteki ilk ayak 3 Mayıs tarihinde FOMC ile başlayacak. Hemen ertesi gün ECB’yi, 11’inde ise BOE’yi izleyeceğiz. Bunların tamamı önemli toplantılar, kararlar, söylemler. Göz ardı etmek gibi bir lüksümüz yok. Belki de Fed’in patikası değişecek. Belki hiç değişmeyecek. Buradan mayısa uzanacak olan 1 aylık zaman dilimi bankacılık sektöründen mikro-makro veri setine dek her başlık için takip zorunluluğu doğuruyor. Ayırması da tek tek izlemesi kolay değil. Seçim sürecinde ise TCMB’nin hem 27 Nisan hem de 25 Mayıs tarihlerinde PPK toplantıları olacak. Hemen öncesinde 11 Mayıs’ta ise Enflasyon Raporu sunumu gerçekleşecek. Anlayacağınız, gündem, neresinden durup baktığınıza göre değişecek bir yoğunlukta olacak.

Peki, geride kalan 3 ayda önemli piyasa göstergelerinde/varlık sınıflarında nasıl bir seyir izledik? Volatilite artmasına arttı da yatırımcıların gün sonunda net kazançları/kayıpları nasıl oluştu? Cevaplayalım: ABD hariç küresel hisse senetleri sepeti ilk çeyrekte yüzde 6,17 yükseldi. Keza gelişmekte olan ülkeler endeksi de yüzde 3,54 ile trade etti. S&P 500’deki kazanç yüzde 7’de oluşurken, Nasdaq yüzde 21 ile takip edildi. Oysa ki MSCI TR endeksi yüzde 11, BIST 100 endeksi ise yüzde 13 geriledi. Türk lirası yüzde 2,45 değer kaybederken, EMFX (GOÜ para birimleri) yüzde 1,85 yükseldi. Geniş sepette Amerikan doları (DXY) yüzde 1 zayıfladı. Net/net ortalık karışık seyretmesine seyretti de dış varlık sınıflarındaki son 2-3 çeyreklik eğilimler değişiklik göstermezken, yerel varlıklar negatif tarafta ayrıştılar.

Tüm yazılarını göster