"Avrupa'dan pahalı olmayı nasıl başardık?..."

Emre ALKİN PAYLAŞMASAK OLMAZDI

Bunun cevabı basit ama önce başlığın sebebini açıklayayım. Bayram tatilini Avrupa'da geçiren herkes, sosyal medyasında Türkiye'deki fiyatlarla Avrupa'daki fiyatları karşılaştırmış. Özellikle kafe ve restoranların Türkiye'den hem ucuz hem de kalite açısından ne kadar yukarıda olduğunu yazmışlar. Haksız değiller. 

İşin ilginç tarafı sosyal medyada bu paylaşımları yapan sadece zengin kesim değil. Orta gelir seviyesinde olan ve ucuz uçak bileti bularak ailecek gezmek isteyenlerin tecrübelerini izlemek önemliydi. Kendi semtlerindeki restoranlar, kebapçılar, dönerciler, bakkallar, marketler ve diğer hizmetleri sağlayan işletmelerle Avrupa'daki benzerlerini karşılaştıran insanların çoğu "Hocam bu nasıl iş?" diye mesaj atmış. Herkese cevabı yazdım, size de yazayım.

En büyük hatamız döviz kurlarını kontrol etmeye çalışmamız. Dilimde tüy bitti anlatamadım. Dolar yükselince fiyatlar artıyor ama doları tutmaya çalışınca bu sefer fiyatlar daha beter artıyor. Çünkü 100 dolarlık mal ya da hizmet, enflasyon artarken döviz yükselmediği için TL cinsinden yerinde sayınca, bu sefer 150 dolara yükseliyor. Peki, sonra ne oluyor? Genel seçimlerden sonra olduğu gibi 100 dolar 1900 TL iken 3 bin 250 TL oluyor, ancak malın fiyatı 4 bin 875 TL oluyor. Yani 1900'den 4 bin 875 TL'ye fırlıyor. Yani %156 artış. Hâlbuki yurt dışında aynı mal veya hizmet 100 dolardan 110 dolara çıkıyor. Elbette bazı mal ya da hizmetlerde oldukça yüksek artışlar var ama turistler için geçerli değil. 

Bundan başka Avrupa'ya gidenler, spor ayakkabıdan gömleğe kadar her malı Türkiye'den ucuza alıyorlar. Aynı malın Türkiye'de %20 daha pahalıya satıldığına dair sayısız örnek var. Ayrıca havalimanında ya da sınır kapılarında vergi iadesi yapılıyor. Yani ne satın alırsak Türkiye'den en az %30 daha ucuz kalıyor. Kredi kartlarındaki taksitleri kaldırmak isteyen Merkez Bankası yönetimi hayattan bir haber yaşadığı için, harcamaların yurt dışına kaymasına sebep olacak. Yurt dışına çıkamayan bile seyahate çıkanlardan ısmarlayacak. Hatta bu akım başladı bile. 

Ülkemizin bu kadar pahalı hale gelmesine katkıda bulunan ölçüsüz göçmen akını ve milyonlarca yabancının yarattığı ekonominin de sonuna gelebiliriz. Çünkü yabancıların çoğu "Türkiye her yerden pahalı hale geldi" diyor. Bazı turistik tesisler daha çok yabancı ile döndükleri için tehlikenin farkına varıp fiyatlarını fazla yükseltmediler. Çünkü hareket etmeyen döviz kuruna bölünce İtalya, Fransa ve Yunanistan sahilleri daha ucuza geliyor. Bu arada THY'nin de hem uçak içi kalitesi hem de wifi dahil tüm hizmetlerinde aksama gözlerden kaçmıyor. Ülke hem pahalı hale gelirken, bayrak taşıyan havayolu şirketimiz kendi insanına en pahalı bileti satıp en eski uçakları reva görüyor. Hizmet kalitesinden gerileme var, dost acı söyler.  

Sonuç olarak: Para ve Maliye politikasına alkış tutan arkadaşların tamamına yakını tuzu kuru ve bir ayağı yurt dışında olan insanlar olduğu için ülkenin ne hale geldiği umurlarında değil. Enflasyonun arkasında koşan politika faizi, kontrol edilen döviz kuru, kredi kartlarına göz diken idare, sürekli yükselen hayat pahalılığını umursamıyorlar. Önemli olan CDS primleri biraz düşsün, biraz daha borsadan para kazanılsın, ucuzdan dolar Euro alınsın, kenara konsun. 

Açıkçası dünyanın hangi ülkesi olursa olsun böyle hata üzerine hata yapan bir idare gören herkes fırsattan yararlanır. Yapana değil yaptırana bakmak en doğrusu. 

Tüm yazılarını göster