Bir dünya devi daha Türkiye’den çekiliyor mu?

Ussal ŞAHBAZ Global İşler

Bu haftaya “seçim sonrası yine internet siteleri kapatılıyor” söylentileriyle başladık. Gündemin ilk başlığı ise BTK’nın Twitter’a “bant daraltma” cezası verme aşamasına gelmesi. Bant daraltılınca Twitter’a erişemiyorsunuz. İkincisi, Meta’nın geçen sene Twitter’a rakip olarak sunduğu Threads uygulaması. Kendi ifadeleriyle, “Rekabet Kurumu kararını takiben” bu uygulama Türkiye’de hizmet vermeyi sonlandırdı. Dilerseniz bugün, bu iki konuyu yakından inceleyelim. Sonra da dünyadaki duruma bakalım. 

2020’de yürürlüğe giren sosyal medya düzenlemeleri kapsamında günlük erişimi bir milyondan fazla olan sosyal ağ sağlayıcılarının Türkiye’de temsilci bulundurma zorunluluğu getirildi. Twitter, bu yükümlülüğü yerine getirmediği için uzun süredir ceza alıyordu. Bu yaptırımlardan biri de BTK’nın Türkiye’den Twitter’a reklam verilmesini yasaklamasıydı. Daha önce yazdığım gibi bu tarz uygulamalarla kanunlara uymayan yabancı şirketlere değil, kendi şirketlerimize zarar veriyoruz. Zira şirketlerimizin bu tuhaf ceza nedeniyle ucuza reklam yapmasını engelliyoruz. 

Bir süredir BTK, yasaya göre Twitter’a erişimi engellemesi gerekirken bu adımı atmıyordu. Seçimler de geride kalınca şimdi bu konuyu tekrar tartışmaya başladık. Meselenin bu noktaya taşınmasındaki bir neden de Elon Musk’ın Twitter’ı satın aldıktan sonra kamu ile ilişkilerle uğraşan herkesi işten çıkarması ve bu işleri kendisinin yapabileceğine kanaat getirmesiydi. Kahramanmaraş depremlerinde Twitter’la yaşanan kısa süreli krizde Türkiye’ye en yakın yerde bir personel kaldığını, bu kişinin de İrlanda’da olduğunu öğrenmiştik. Şimdi o kişi de işten çıkarılmış. Bu yüzden Türkiye’de içeriklerin hakaret, tehdit, ulusal güvenlik gibi nedenlerle engellenmesi gerektiğinde muhatap bulunamıyoruz. Zaten Elon Musk’a ulaşmak da pek kolay olmuyor. 

Öte yandan Facebook’un çıkardığı Threads, Türkiye’de pek tutmamıştı. Bu sırada Rekabet Kurumu, Threads uygulamasının Facebook ve yine ona ait Instagram kullanıcı verilerini entegre ederek kullandığını gerekçe göstererek bir karar aldı. Buna göre de Facebook/Instagram’ın zaten sosyal medya alanında tekel olduğunu ve elindeki kullanıcı verilerini az sayıda rakibinden biri olan Twitter'ı pazardan dışlamak için kullandığını değerlendirdi. Facebook, Rekabet Kurumu'nun bu kararına, “O zaman ben de Türkiye'de Threads'i kapatırım!” şeklinde yanıt verdi. 

Facebook’un bu tepkisinin ardında iki temel neden bulunuyor. Birincisi, Türkiye pazarından elde edilen gelir oldukça düşük. Bu da Facebook gibi şirketlerin ürünlerinde veya hizmetlerinde ülkeye özel değişiklik yapma isteğini azaltıyor. İkinci nedense bu gibi şirketler, “bir ülkede yapılan düzenlemeye uyum sağlarsak ileride diğer ülkeler de benzer taleplerde bulunabilir” düşüncesiyle uyum sağlama konusunda pek de hevesli olmuyor. Bu davranış tarzına da literatürde “salam teorisi” deniyor. Daha önce Google da Rekabet Kurumu’nun alışveriş kıyaslama hizmetiyle ilgili benzer bir kararına uyum sağlamayarak bu hizmetini Türkiye’de sonlandırmıştı. Ama benzer talepler Avrupa Birliği’nden geldiğinde bu şirketler paşa paşa uyum sağlıyor. Bir bakıma, gücü gücüne yetene vaziyeti.

Özetle, Twitter veya Threads’e yönelik alınan kararlar aslında sansürle alakalı değil. Sansür meselesine tekrar döneceğiz. Fakat ondan önce bu şirketlerle ilgili anlaşılması gereken kritik nokta şu: Dünyanın başka yerlerinde de uygulanan bazı düzenlemeler Türkiye’de uygulanmak istediğinde, Türkiye’nin hacmi bu şirketlere söz geçirmeye yetmiyor. Mesela, Türkiye’deki temsilci yükümlülüklerinin aynısı Hindistan’da da var ve Twitter orada bu gereklilikleri yerine getiriyor. Hindistan’ın nüfusu Türkiye’nin 17 katı. Bir başka örnek de Brezilya’dan. Elon Musk, Brezilya’daki seçim sürecinde dezenformasyon yapan bazı hesapların engellenmesi kararına uymayacağını açıklasa da bir hafta sonra Twitter o hesapları kapatmıştı. Brezilya ekonomisinin büyüklüğü de Türkiye’nin 2 katı. 

Gelelim sansür ve yasaklama meselesine. İnternet sitelerinin tamamen veya fiilen engellenmelerinin başka sebepleri de var. En sık rastlananı, küçük ama iyi organize olmuş meslek gruplarını korumaya dönük çıkarılan düzenlemeler. Türkiye’de Booking.com, seyahat acentelerinin; UberX, taksilerin; Airbnb’nin 100 günden kısa süreli kiralama hizmeti ise otelcilerin talepleri nedeniyle yasaklandı. Avrupa’da da bu hizmetler, bazı yerlerde, yine benzer nedenlerle yasaklanmış durumda. 

Ayrıca, “kültürel” nedenlerle engellenen siteler de var. Örneğin, Çin ve Suudi Arabistan Wikipedia ve Onlyfans’e erişim engeli uyguluyor. Bir zamanlar yasaklı olan Wikipedia’ya artık Türkiye’den erişim serbest olsa da Onlyfans’e erişim bizde de bir süre önce yasaklandı. Çöpçatanlık uygulaması Tinder, Çin, Pakistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde erişime kapalı ancak ülkemizde kullanılabiliyor. Hindistan ise 2021’de Çin ile yaşanan gerilim nedeniyle TikTok’u yasaklamıştı. Şimdi ABD’de benzer bir yasa tasarısı gündemde. Eğer Körfez ülkelerine giderseniz, WhatsApp üzerinden sesli görüşme yapamazsınız. Resmî makamlara sorduğunuzda bunun nedeni ulusal güvenlik endişeleri. Halk ise “devletin olan telekom şirketleri para kazansın diye” böyle kısıtlamalara gidildiğini düşünüyor. Yani, internet sitelerinin engellenmesinin birden fazla ve bazen de iç içe geçmiş nedenleri var. Bu sebeple, bu nedenleri birbirinden ayrıştırabilmek ve bu şirketlere dönük yaklaşımlarda bu ayrımı gözetmek gerekiyor. Yoksa tak sepeti koluna herkes kendi yoluna!

Tüm yazılarını göster