Enflasyon üzerine akademik tartışmalar*

Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI

Ekim ayı enflasyonu ABD’de beklenenin altında yüzde 3,2 düzeyinde gerçekleşti. Yaklaşık bir yıllık sürede enflasyonun yüzde 9,1’den (Haziran 2022) bu noktaya gelmesi elbette önemli bir başarı.  Bu da ABD Merkez Bankası'nın (Fed) parasal sıkılaştırma politikasının sonuna gelindiğine dair görüşlerin öne çıkmasına neden oldu.

Bu olumlu gelişmeye rağmen iktisat camiasında Fed’in izlediği para politikasına ilişkin tartışmaların önü alınamadı. Birçok akademisyen Fed'in ilk adımda büyük faiz artırımlarına ihtiyaç duyulup duyulmadığını sorgulamayı sürdürmekte. Örneğin Joseph E. Stiglitz, "Enflasyondaki düşüş merkez bankalarının eylemleri sayesinde değil, onların eylemlerine rağmen gerçekleşti. Faiz artırımları, ABD'nin karşı karşıya olduğu "arz yönlü ve talep yönlü enflasyona" karşı koymuyor ancak "inşaat sektörünü engelliyor" ve "mortgage kredilerini daha pahalı hale getiriyor", yani Fed'in eylemleri pekâlâ ekonomik büyümeyi yavaşlatmış olabilir" demekte.

Böyle düşünen sadece Stiglitz değil, Amherst Üniversitesi'nden Jayati Ghosh da benzer bir düşünceye sahip. Ghosth Fed’in faiz artışlarının muhtemelen gereksiz olduğunu, maliyet baskıları azaldıkça enflasyon düşecekti ve kesinlikle parasal sıkılaştırmanın zararlı olduğunu belirtmekte. Ghost’a göre bu politika nedeni ila asıl acı çekenler gelişmekte olan ekonomiler: Ona göre, "Gelişmekte olan dünyadan gelişmiş ekonomilere sermaye akışını tersine çevirerek" gelişmiş ekonomilerdeki faiz artışları "borç krizlerine ve temerrütlere, önemli çıktı kayıplarına, daha yüksek üretim kayıplarına" yol açtı. İşsizlik, eşitsizlik ve yoksulluktaki artışlar daha da keskinleşti”.


Kaynak: https://stats.oecd.org/ kullanılarak çizildi.

James K. Galbraith’a göre de, ana akım iktisatçılar arasında yakın zamandaki enflasyona ilişkin "önemli faiz oranları artışları olmadan enflasyonun devam edeceği ve hatta hızlanacağı yönündeki "neredeyse fikir birliğinin" olması yanlış. Bunun, iktisatçıların "2008 mali krizini öngörememekten 2010'larda kendine zarar veren kemer sıkma politikalarını desteklemeye kadar" "uzun süredir devam eden bir dizi başarısızlığın" ardından geldiği gerçeği, "ana akım iktisatçıların temel inançlarını yeniden incelemeleri gerektiğini" söylüyor. Bununla kalmıyor “iktisat yazının yeni bir ana akıma ihtiyacı var ”demekte.

Frenkel ise enflasyon konusunda farklı düşünmekte. Ona göre pekiktisatçının tahminlerininve pek çok Amerikalının kalıcı algısının aksine, ABD enflasyon oranı şu ana kadar ekonomik aktivitede veya istihdamda büyük bir azalma olmaksızın düştü. Sonuç olarak işsizlik yüzde 4'ün altında, yani 1960'ların sonundan bu yana neredeyse en düşük seviye. Bu arada, yıllık GSYH büyümesi bu yıl şu ana kadar yüzde 2,3'e ulaştı; bu, yüzyılın başından bu yana görülen ortalama orandan daha yüksek.

Paul Krugman ise, bu tablo karşısında “Neden bu kadar çok iktisatçı enflasyon görünümünü yanlış anladı?” sorusunu sormakta. Ona göre sonuçta, son yıllarda ana akım iktisatçılar arasında neredeyse fikir birliği, enflasyonun devam edeceği, hatta hızlanacağı ve bunun da ABD Merkez Bankası'nın önemli faiz artırımlarını haklı çıkaracağı yönündeydi. Ancak 2021-22'deki yarı enflasyonun geçici olduğu ortaya çıktı. Krugman 7 Kasım’da NewYork Times’daki “Why Did So Many Economists Get Disinflation Wrong?” başlıklı yazısını şöyle bitirmekte: “Her neyse, pek çok iktisatçının biraz ruhsal arayışa girmesinin zamanının geldiğini düşünüyorum. (Evet, iktisatçıların bile ruhu var. En azından bazılarının ruhu var.) Her ne kadar güzel olsa da bu enflasyon döngüsünün ilk aşamasını yanlış anlayan bazılarımızın ortaya koyduğuna benzer suçlar istemiyorum. Bunun yerine, meslektaşlarımın çoğunun bu hikâyeyi nasıl bu kadar yanlış anladığı hakkında biraz derinlemesine düşünmeyi ve hatta belki onların motivasyonları hakkında biraz iç gözlem yapmayı görmek isterim.”
 
Bu yazı sizi sıkmış olabilir. Ne de olsa enflasyonu dört yılda yüzde 10’unun altına indirmeyi düşünen bir ülkede yaşıyorsunuz. Üstelik altı ay önce faiz artışının yanlış olduğunu söyleyen şimdi ise yüksek faiz ile enflasyonu düşürmeye çalışan aynı hükümet tarafından idare ediliyorsunuz. Daha da ilginci böyle bir hükümete seçmenin hala güven duyması ve oy vermesi. Asıl Türk mucizesi bu olmalı galiba.

*Yazının yazılmasında Project Syndicate (PS) ve yurt dışında yayımlanan gazetelerden yararlanılmıştır.

Tüm yazılarını göster