“Enflasyon ve tavsiyeler...”

Emre ALKİN PAYLAŞMASAK OLMAZDI

Merkez Bankası tecrübesi umarım herkese ders olmuştur. Önce özel sektör ve yatırımcılara:

* Kişilere yaptıkları işler sebebiyle kefil olun, yapacakları için değil

* “Bir şey söylemem lazım” diyerek sonradan mahcup olacağınız sözler sarfetmeyin

* Bazen susmak konuşmaktan daha etkilidir

* Malumat ile marifet farklıdır, diplomalara bakarak karar vermeyin

* Sizinle aynı mekanda yemek yiyor ya da kahve içiyor diye herkese peşinen kefil olmayın
Şimdi de kamudaki ve düzenleyici otoritelerdeki bürokrat arkadaşlara:

* Siyaset yapmayın, gerçekleri söyleyin. Sizin işiniz siyaset değil.

* Gerçekleri söyleyecek cesaretiniz yoksa o zaman hiç konuşmayın işinize odaklanın

* Devletin geleneklerini esnetmeyin, gevşek olmayın

* Size tahsis edilmiş olan ne varsa görev için kullanın

* Elbette şahsi işleriniz olacak ama makamınızı uzun süre boş bırakmayın

* Gazetecilerle her zaman göreviniz çerçevesinde ve ciddiyetli konuşun

* Mevzuatı iyi öğrenin kimsenin oyuncağı olmayın

* Yaşınız yeterince büyük, “böyle olacağını bilmiyordum” diyerek kendinizi gülünç duruma düşürmeyin. 

Bunları anlattıktan sonra, asıl meselemize geçelim:

Enflasyon rakamları gösteriyor ki hem baz etkisi hem de çekirdek enflasyonun direnci sebebiyle fiyat artışlarını dizginlemek kolay olmayacak. Daha önce “her ay % 3 gelirse yıl sonu % 36 olur” diyenleri hatırladım. Ocak ayı % 6,7 açıklandığı için bu varsayım dahilinde her ay ortalama % 2,6 civarında TÜFE gerçekleşmesi gerekiyor ki hedef tutsun. 

Buradan hareketle % 36’lık öngörünün tutmayacağını ve seçimden sonra yukarıya doğru revize edileceğini söyleyebiliriz. Ancak ilginç bir ayrıntı var. Bankalarda politika faizlerinin çok altında mevduat faizi verilmeye başlandı. Bu durumda tasarruf sahiplerinin, özellikle yeni başkan atanmasından sonra başlayan endişeler sebebiyle, döviz alımına yönelmeleri mümkün. Yeni Başkan adet üzerine rezervlerden satmaya devam eder, yatırımcılar da döviz almayı hızlandırır ise sıkıntılı durumlar ortaya çıkabilir. 

Merkez Bankası bu durumu görerek zorunlu karşılıklar ile ilgili bir düzenleme yaptı ama birçok banka aylık mevduata % 39 gibi bir faiz verdiği için, etkili olamadığını görüyoruz. Dün açıklanan enflasyon oranlarına rağmen bankaların bu eğilimi sürerse bir gelişmeye daha şahit olacağız. Bankalar arasında yüksek faiz vererek mudi kapma yarışı başlayacak. Özellikle orta ölçekle büyük ölçek arasında yer alan bankaların atağa kalkacağını görüyorum. Belki de Merkez Bankası “aralarında rekabet etsinler, böylelikle faiz yükselir” diyor ama sektör temsilcilerinin uzlaşarak rekabeti sakinleştirdiğini biliyoruz.

Çok kısa süren Hafize Gaye Erkan döneminde Yabancı Finans Kuruluşları isteklerini açıktan söylemeyi benimsedikleri için, dün Yeni Başkan’a da aynı yaklaşımı gösterdiler. “Bu ay 500 baz puanlık bir artış ya da yıl sonuna kadar sabit faiz bekliyoruz” dediler. Yani hem faiz artırmaya zorlamak hem de yaz aylarında yapılacak faiz indiriminin önünü kesmek istediler. Sanıyorum, iradenin nerede olduğunun pek farkında değiller. 

Aslında söyledikleri çok mantıksız değil, ancak Merkez Bankasıyla alakalı rasyonel beklentilerin çalışmadığını öğrenemediler. TCMB kararları ile alakalı “böyle yapılırsa iyi olur” diye yaklaşmaları gerekiyor. Ancak, müşterilerine TL cinsinden epeyce varlık aldırdıkları için endişelerini anlayabiliyorum. “Sakın bundan başka bir şey yapma” diye ricada bulunuyorlar diyebilirim. Fakat, yüksek enflasyon ve düşük büyüme hiçbir siyasi iradenin kabul edebileceği bir durum değil. Büyüme ve enflasyon arasında bir fedakarlık vakti geldiğinde, elbette büyüme tercih edilecek. 

Bu sebeple faiz indirimleri için TCMB’nin fırsat kollayacağını tahmin etmek zor değil. 

Tüm yazılarını göster