İnovasyon yaşta değil, baştadır

Edip Emil ÖYMEN YENİLEŞİM

83 yaşındaki İngiliz ressam David Hockney, sanat dünyasına sanki “veda” üslubundaki mektubunda, “Öleceğim. Doğduğumuz için ölürüz. Sanatın kaynağı aşktır. Ben de hayata aşığım” diye yazdı. Hockney’nin sıra dışı mektubu, France Inter Radyosu’nda ve sosyal medyada #TchatExtra etiketi altında (başka sanatçılarla birlikte) yayınlandı (https://bit.ly/2yCL2uQ).

Hockney, Korona karantinasını 55 yıldır yaşadığı Los Angeles’te değil, “rahatlıkla sigara içebileceği” Fransa’nın İngiltere’ye bakan Normandiya bölgesinde Caen şehri yakınındaki evinde geçiriyor. 10 yıldır, önce iPhone ile başladığı, sonra iPad/tablette Brush uygulamasıyla devam ettiği yenilikçi tablolarını yapmaya devam ediyor. Güzel sanatlar haber yorum gazetesi Art Newspaper’da son tablolarından birini paylaşırken, salgına önlem olarak sokağa çıkma yasaklarına gönderme yaparak “Unutmayın, baharı da yasaklayamazlar…” dedi (https://bit.ly/3cHZ658).

Hockney’nin, dijitalin sağladığı olanakları kullanarak yaptığı tabloların arka planında, 1960’lardan bu yana geliştirdiği benzersiz sanatçılığı, teknoloji ve yenilikçilik/inovasyon merakı var. Örneğin, geçen yıl Amsterdam’da Van Gogh Müzesi’nde açılan sergisindeki 3.66 metreye 9.75 metre boyutundaki eserini de iPad ile yapmıştı (https://bit.ly/34ZkMH4).

Yine geçen yıl, New York’un prestijli, çok katlı ve büyük sanat galerisi Pace’deki sergisinde Normandiya’daki evi “La Grande Cour” tablosu da iPad ürünüydü, yüksekliği 76.8 santim, uzunluğu 13.8 metreydi!! (https://bit.ly/2x9iN6M).

Hockney’nin, hayatının son dönemindeki bu “dijital destekli yenilikçi ressamlığı” haklı olarak büyük ilgi çekiyor: Onun, iPad/tablet kullanarak yaptığı ilk tablolar 2010’da Londra’da Tate Britain Müzesi’nde [Tate Modern’in ağabeyi] sanatsal yerleştirme (enstalasyon) olarak sergilendi.

Steve Jobs’un iPad “diye bir şeyi” dünyaya açıkladığı 3 Nisan 2010’dan bir kaç ay içinde Tate Britain, gençleri ve meraklıları, bu yeni cihazın renkli çizim yapma uygulamasını kullanarak resim yapmaya davet etti. Sonra da bunun sergisini açtı.

iPad'deki Melodala uygulamasıyla, ekranda parmak gezdirerek çizim yapmak mümkün olmuştu. Meraklılar, müzede bir salondaki iPad'lerle gönüllerince “resim” yaptı. Ortaya çıkan “eser” duvara yansıtıldı. Eseri hemen oracıkta renkli basıp, “sanatçıya” verme düzeneği sağlandı. Böylece “sanatçı,” sanki hazır kahve almış gibi, elinde hazır resmiyle müzeden ayrıldı. Bunu herkese anlattı. Resmini gösterdi. Arkadaşları da gidip aynı tecrübeyi yaşamak istediler. Tate Britain'in yaratıcı/yenilikçi uygulaması haber oldu. Ve, Tate Modern’in medyatik pırıltısı yüzünden “kenarda kalan” Tate Britain için de (ve tabii Apple için) mükemmel tanıtım…

Müze yönetimi, işe gerçek bir sanat boyutu da eklemek amacıyla ünlü bir İngiliz sanatçıyı projeye kattı: O tarihte 72 yaşında, ama ruhu genç İngiliz ressam David Hockney’nin de iPad'le yaptığı tablolar…

Hockney, ilk iPhone'unu 2008-09 kışında almış. “Fırçalar” (Brushes) uygulamasıyla baş parmağıyla ekrana “çizmeye” başlamış. Bunları, arkadaşlarına eposta olarak yollamış. 2010’da iPad çıkınca, hemen ona terfi etmiş. Ekran daha geniş, uygulama daha özgür. Sonuç? Daha hoş resimler.

iPad uygulaması Melodala, bir kaç el hareketiyle ekranda çizimler yaratıyordu. Düzgün çizgi çizemeyen biri bile bununla "resim" (?) yapabilir hale geliyordu. Eh, mimarlardan tasarımcılara yaratıcı meslek dallarında bilgisayar kullanılırken, güzel sanatlar neden eksik kalsın? Dijital sanat diye bir şey vardı artık.

İngiltere’nn tanınmış yenilikçi sanatçısı iPad kullanarak tablo yapınca, ülkenin en saygın ve üst düzey sanat kurumu Kraliyet Sanat Akademisi (Royal Academy of Art) buna ilgi gösterdi elbette. Hockney’nin iPad Tabloları 21 Ocak - 9 Nisan 2012’de Akademi salonlarında sergilendi (https://bit.ly/3av9StR). Bu, Akademi için o güne kadar tanık olunmadık bir etkinlikti. Sergideki tablolardan biri 2.7 metreye 6 metreydi.

İşte böylece, on yıl önce 70’lerindeki sanatçı, şimdi 80’lerinde aynı yöntemle resim yapmaya devam ediyor. Bu konuda mektubunda özetle diyor ki:

“Çizimlerimi iPad’imle yapıyorum. Boya ve tuvalle yapmaktan daha hızlı. 10 yıldır kullanıyorum. iPad’in 2015’teki güncellemesi bana fazla geldi, kullanamaz oldum. Sonra, bir (tanıdığım) matematikçi bana uygun bir yazılım geliştirdi, şimdi onun sayesinde hızla resim yapabiliyorum. Bir tasarımcı için hız önemlidir, ama bir çizim için 4-5 saat uğraştığım oluyor… Resimlerimi gönderdiğim dostlarım, “bu sıkıntılı dönemde bunlar bize nefes aldırıyor” diyorlar. Neden böyle? Çünkü resimlerim, baharla birlikte başlayan yaşam döngüsünün tanıkları. Bunun önemini idrak ettiğim için bu işi yapmaya devam edeceğim… Doğa ile ilişkimizi aptal gibi kaybettik. Oysa, doğanın parçasıyız. Bütün bunlar bir gün bitecek. Bundan aldığımız bir ders var mı? 83 yaşındayım, ve öleceğim. Doğduğumuz için ölürüz. Benim için sanatın kaynağı aşktır. Ben de hayata aşığım.” (https://bit.ly/2S1ACvQ)

Dip not: Hockney’nin sanatını 2016’ya kadar izleyen –şimdilik en kapsamlı- kitap “David Hockney: A Bigger Book” Taschen tarafından yayınlandı. 50 x 70 cm boyutunda, 498 sayfalık kitabın ağırlığı 35 kilo. Hockney, kitabını şeref konuğu olduğu Frankfurt Kitap Fuarı’nda tanıtmıştı (https://bit.ly/3eSAKHR).•

Tüm yazılarını göster