Napolyon’un mobil kütüphanesi

Edip Emil ÖYMEN YENİLEŞİM

Kendisine Fransa İmparatoru değil, “Fransızların İmparatoru” diyen Napolyon Bonapart’ın ölümünün 200’üncü yıldönümü bu yıl sadece Fransa’da değil, Şili’den Moskova’ya, Milano’dan Küba’ya kadar bir çok yerde anıldı, halen anılıyor. Bu kadar geniş bir coğrafya? Çünkü Napolyon bütün buraların (ve Osmanlı’nın da) kaderini etkilemişti. Nasılı, bir tarih makalesinin konusu. Bugünkü konumuz, Napolyon’un önayak olduğu bir inovasyonu özetle aktarmak.

30 yaşına kadar topçu subayı, ve 1789 İhtilali’nin emrinde atak, çevik, cesur, “girdiği her muharebeyi kazanan” pırıltılı bir askeri strateji ustası. 30 yaşında, bir hükümet darbesiyle (1799) devlet başkanı (Birinci Konsül) oldu. 35 yaşında imparatorluğunu ilan etti. 40 yaşında Avrupa’nın hemen hepsi onun yönetimine girmişti. 45 yaşında 1814’te kritik bir savaşı kaybetti. O yıl, tahttan inmek zorunda kaldı. Sürgüne gitti, ama rahat durmadı. Kaçıp, şansını bir kez daha denemek istedi. Oysa “bütün” Avrupa’nın sabrı taşmıştı: Onu son kez yendiler. Çok uzaklara sürgün ettiler. Orada 6 yıl daha yaşadı. 51 yaşında orada öldü. Orada gömüldü. 19 yıl sonra 1840’ta cenazesi Paris’e taşındı. Fransız tarihinin önemli askerlerinin yattığı “Savaş Sakatları” (Les Invalides) adlı tarihi binada en görkemli lahit onun için yapıldı. Nihayet 1861’de, ölümünden 40 yıl sonra, tek oğlu, büyük ve küçük kardeşleriyle orada bir araya geldi. 

Napolyon’un sevapları ve günahları bugün bile süren bir tartışma konusu. Bunu bilen Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Napolyon için “yüceltilmiş bir anma” (commémoration exaltée) ile yetindi. Napolyon’un çok-yönlü, çok-renkli şahsiyeti ve siyaseti hakkında bugüne kadar kaç yüzlerce tarihçi, kaç yüzlerce kitap ve makale yayınladılar. 200’üncü ölüm yıldönümü dolayısıyla öncelikle Fransa’da olmak üzere “yeni araştırma bulguları” da yayınlandı: Onun, özellikle de kitap okumaya, öğrenmeye, “bilgiye” duyduğu istek ve merak hakkında tarihçiler veriler açıkladı.

Örneğin, 1814’te tahttan inmek zorunda kaldığında, Napolyon’un 68 bin 700 cilt kitabı varmış. https://bit.ly/3CsDoys

Son sürgün adresi, Atlantik Okyanusu’nda Saint Helena Adası’ndaki evinde ise 3 bin 583 kitabından, sadece 250’sinin “şimdi nerede olduğu” biliniyor. Gerisi açık artırmada satılmış, özel koleksiyonlarda saklı, veya kayıp. https://bit.ly/3oO8fRn

Napolyon’un okuma isteğinin zamanla nasıl arttığı, bunu nasıl yönettiğine ilişkin aşamalar, büyük bir ülkenin lideri olarak (200 yıl önce) bilgiye verdiği değeri göstermesi bakımından anlamlı. Onun, özellikle matematik, geometri ve fiziki bilimleri birinci sırada önemli görmesi,  bilimcileri ödüllerle teşvik etmesi, onlara araştırma-geliştirme alanları açması, eğitimde yaptığı reformlar apayrı bir konu: Napolyon, “Fransa Enstitüsü” (Institut de France) adlı; dil, edebiyat, bilim akademilerinin çatı kurumuna 1797’de (henüz topçu generaliyken) üye seçilmişti… [“Fransa’da Bilim ve Devlet Yönetimi” (Science and Polity in France) Charles Coulston Gillispie. 764 sayfa. Princeton U Press 2014 https://amzn.to/3kViQJ2. “Napolyon Döneminde Fransa’da Bilim” (The Society of Arcueil: A view of French science at the time of Napoleon) Maurice P. Crosland. 514 sayfa. Harvard U Press 1967 https://amzn.to/3x6F8MC]

Savaş öncesi ders çalışmak

Napolyon, 1796’da İtalya Seferi’ne çıkmasına 3 gün kala Milli Kütüphane’ye gidip, eski Fransa-İtalya savaşlarına ve Alp Dağları coğrafyasına ilişkin kitapları okudu. Edindiği bilgiye göre, İtalya’nın ovalık bölgesinde konuşlanan Avusturya Ordusu’nun “arkasından” dolanabilecekti. Ordusunu, bugün bile zorlu Saint Bernard Geçidi’nden, kimsenin aklına gelmeyecek Batı Alp Dağları üzerinden karda-kışta aşırarak geçirmeye karar verdi. Kuzey İtalya’ya egemen olan Avusturya, Napolyon ordusunu “arkasında” bulunca savaşı kaybetti. 

Osmanlı Devleti’ne ait Mısır’a 1798’de, yanında üçyüz kitapla gidiyor. Kitaplar, yine nihai amacıyla bağlantılı: Mısır neresidir? Kültürü, coğrafyası nasıldır? Bu seferden amacı, Fransa’nın “ezeli” rakibi İngiltere’ye, onun Hindistan Yolu’nda huzursuzluk çıkartmak. Büyük İskender’in izinden, belki taa Hindistan’a kadar gitmek?

Ama, amaç sadece bu da değil. Yanına 167 bilimci, mimar, mühendis, ressam, zoolog, botanikçi, doktor almış. Aralarında, matematikçi Fourier de var. Napolyon, Mısır’ın tarihi, coğrafyası, kültürü, mimarisi hakkında bilgi toplamayı düşünmüştü. Çünkü Mısır, Avrupa için bir efsaneydi. Orada bir uygarlık olduğu biliniyor ama bunun “nasıl bir şey olduğu” sadece tahmin ediliyordu. Bilimciler, Mısır’ı keşfedecekti.  

Mısır Seferi askeri bakımdan başarılı olmadı, ama dünya bilimi açısından çığır açtı. Hiyerogliflerin “nihayet” okunması, mumyalama tekniğinin keşfi, piramitlerin nasıl yapıldığının anlaşılması, Mısır mimarisinin yapı tekniği, hatta Akdeniz’i Kızıl Deniz’e bağlayacak bir kanal fikri bu bilimciler sayesinde ortaya çıktı... Onların topladıkları veriler, yaptıkları çizimler, Fransa’ya dönüşlerinden sonra 1802-1828 arasında bilgiye dönüştürüldü. Yazımı 26 yıl süren, dünya tarihindeki en önemli bilimsel kitaplar arasındaki 23 dev (boyutları 100 x 70 cm!) ciltlik “Mısır’ın Tanıtımı” (Description de l’Égypte) böyle ortaya çıktı. Avrupa, o tarihe kadar resmini görmediği Mısır’ı 900 fotoğrafik tabloyla bu kitapla gördü.

Napolyon Kur’an’la da ilgili 

Fransa’dan Mısır’a Akdeniz yolculuğu sırasında kitaplarını sekreteri ona okumuş. L’Orient (Şark) gemisiyle Akdeniz’de ilerlerken Kur’an-ı Kerim başta olmak üzere, Eski Ahit, Yeni Ahit, Hadis kitapları, Büyük İskender’in Asya seferleri, antik Yunan ve Roma yazarlarının eserlerini... Götürdüğü kitaplar arasında Hindistan hakkında askeri, tarih, seyahat kitapları da var.

Ara not: Napolyon’un İslam’la ilgilenmesi, entelektüel merakı kadar, Mısır halkının dinî inançlarını, âdetlerini, yaşam biçimlerini anlamak için stratejik amaçlıydı. Onun, Mısır halkına beyanname yayınlayarak “Ben de Müslümanım” dediği, doğru. [Tarihi konulara odaklı gazeteci Murat Bardakçı’nın, belge göstererek, konu hakkındaki yazısı: https://bit.ly/3Fw2Q8e. Ayrıca: “XIX. Asır Türk-Fransız İlişkilerinde Dönüm Noktası: Napolyon’un Mısır’ı İşgali ve Sonrası Oluşan Diplomatik Durum” https://bit.ly/3x6ehQJ]

Savaş cephesine kitap nakli

Napolyon’un ömrü 1792 – 1814 arasında 22 yıl (ve 1815’te 100 gün daha) boyunca 60  savaş/muharebe ile geçti. (Hepsi hakkında bilgi: https://amzn.to/30SBZnF)

Her savaşa giderken yanında sandıklar dolusu kitap götürdü. Bunların büyük bir kısmı, savaş bölgesinin tarih ve coğrafyası hakkında “ders çalışmak” için. Bir kısmı da günler, haftalar süren yolculuğu sırasında yolda okumak (veya okutmak) için.

Napolyon Enstitüsü Genel Sekreteri, arşiv uzmanı Charles-Éloi Vial’in konuya ilişkin 37 sayfalık yoğun makalesi, Napolyon’un savaşta bile kitap okumaya, yeni şeyler öğrenmeye merakını belgelemesi açısından önemli. Aşağıdaki paragraflardaki çoğu bilgi, bu makaleye dayanıyor: https://bit.ly/30D0vcj

Napolyon’un kitapları, sert ve dayanıklı maun ağacından sandıklarda taşınıyordu. Zaman içinde, kitaplarını sandıkta değil de, “mobil bir kitaplıkta” taşımak isteyince, Saray mobilyacısına nasıl bir kitaplık istediğini ayrıntılı şekilde tarif etti: Dolap, tek kapaklı, veya çift kapaklı olacak. Meşe ağacı kullanın. İçine raf yapacaksınız. Kitaplar bir dizin (indeks) sistemine göre sıralanacak. Atlı arabayla toprak yollardan sarsıla sarsıla giderken ciltlerin “sarsıntıdan etkilenmeyecek” bir iç tasarımla korunduğu özel yapım sağlam dolap istiyorum.

Raflar yeşil kadife ile, ciltler maroken (bir tür keçi derisi) ile kaplansın. 

Napolyon, kitap okuma ve bilgilenme merakını seferleri boyunca bu mobil kitaplıklarla gidermiş. Ancak, fikri orijinal değil: 17’inci yüzyıl İngilteresi’nde William Hakewill (1574-1655) adlı bir milletvekili, mobil kitaplıklar yaptırmış. O tarihlerden bugüne kadar kalan örnekleri Leeds Üniversitesi’nde ve İngiliz Milli Kütüphanesi’nde (British Library) saklanıyor.  https://bit.ly/3qXwhMf

Napolyon’un bu mobil kitaplığın bir örneğini görüp görmediği belirsiz. Ancak onun, “bir kütüphane nasıl olmalıdır?” konusunda tasarım fikri aldığı kişi, hayranı olduğu Prusya Kralı İkinci “Büyük” Frederick (1712-1786).

Prusya’yı bir Avrupa devleti haline getiren, aydınlanmacı filozoflarla ahbap Frederick, 6 sarayındaki 6 kütüphanesini “bir örnek” yaptırmış. Bu 6 kütüphanede, her kitaptan 6 tane var. Çünkü Frederick, bir sarayında okuduğu kitabını hangi sayfada bıraktı ise, öbür sarayına gittiğinde aynı kitaba “aynı sayfadan” devam etmek istiyor. Bir saraydan ötekine kitap taşımadan… https://bit.ly/3cwLz20

Napolyon da 1800’den itibaren Fransa’nın “fiilen” devlet başkanı olduktan sonra, ikamet ettiği her sarayındaki kütüphanelerini “aynı” iç mimaride yaptırdı. Hepsinde aynı kitap sınıflama sistemi uygulattı. Amacı, bilgiye hızla ve vakit kaybetmeden ulaşmaktı.

Bununla yetinmedi. Sistemi daha geliştirerek, kitaplarını “hep yanında taşımak” istedi. Nereye giderse, kitapları mobil kitaplığında oraya taşınacaktı. Napolyon’un Frederick’ten farkı, zaman içinde işte bu inovasyonu ile ortaya çıkıyor.

Mısır Seferi’ndeki kütüphanecisi Louis-Madeleine Ripault’yu görevlendirdi. Ama, Napolyon’un bitmez tükenmez kitap talepleri o kadar çok, o kadar ayrıntılıydı ki Ripault, onun 6 sarayına kütüphane kurup, 7 yıl çalıştıktan sonra depresyona girdi. İşi bıraktı.

Bir sonraki kütüphaneci Antoine-Alexandre Barbier, Napolyon’un huyuna-suyuna uyum sağladı, “sonuna kadar” onun hizmetinde kaldı. Ama işin en zor tarafı, Napolyon uzaklarda cephedeyken, özel kuryelerini Paris’e yollayıp (dönemin ulaşım araçları: At sırtı, atlı araba, veya tekne) “şu-şu-şu kitapları istiyorum” demesiydi. Kurye, eğer Paris’e kadar ulaşırsa, Barbier o kitapları ne yapıp edip bulmak, başka bir kurye ile cepheye yollamak zorundaydı. Kuryenin cepheye ulaşması da hep zordu (1812 Rusya Seferi sırasında Paris ile Cephe arasında 2 bin 800 - 3 bin kilometreye varan mesafeyi atla aşmak en az iki hafta sürüyormuş). 

 Bir üst model kitaplık

Ama Napolyon, mobil kitaplık projesinin “bir üst modelini” de talep etti: “Ben, kitaplarımı kolayca kıvırıp bükerek okumak isterim” diye başlayıp, “seyahatte okunacak kitap nasıl olmalıdır?” diye uzayıp giden tariflerini basım ve yayınevlerine uygulatmaya uğraşan Barbier oldu.

Napolyon, 17 Temmuz 1808’de İspanya sınırından, Paris’te Barbier’den bin (1,000) cilt kitap için mobil kitaplık istiyor. Ayrıntılı, yepyeni talepleri var:

Kitapları, “özel üretilmiş küçük harf dizgisi” ile basılacak. Sayfada istediği boyutu tanımlıyor: Duodecimo. Bu, ortalama 13 x 19 cm. Günümüzde A5 sayılır. Bizdeki adıyla “Roman Boyutu.” Napolyon’un amacı, harflerin boyutu (punto) küçülsün, böylece kitap boyutu küçülsün, daha az yer kaplasın. (Bugünkü e-kitap uygulamasının teknolojik çözümünü tarif ediyor aslında…)

Ama, normalden küçük harfle de yetinmemiş. Her sayfaya “daha çok satır” sığsın diye sayfa kenarlarında boşluk da istemiyor. Bu talepleri, basımevi için büyük zorluk. Çünkü İmparatora sadece bir tek kez basılacak kitap tasarlamak zorundalar. Hele, sayfada kenar boşlukları olmaması, sayfa tasarımı için daha da büyük sorun. Üstelik, her kitabı 500 – 600 sayfa istiyor. Sert cilt kapağı ve kitap sırtı olmayacak: İnce bir kapak olsun, kitabı kolayca ikiye kıvırıp okuyabilsin.

Kütüphaneciye yolladığı mektupta, ne tür kitaplar istediğini sıralamış: Dinler hakkında 40 adet (Tevrat, Zebur, Kur’an dahil). 40 adet destan. 40 adet tiyatro eserl. 60 adet şiir. 100 adet romantik edebiyat. 60 adet tarih. Ve 600 adet anı kitapları, biyografiler.

Yarım kalan proje

Bir yıl sonra Napolyon, mobil kitaplığını daha da büyütmek istiyor. Kütüphaneciye

-bu sefer- Viyana’dan 12 Haziran 1809’da verdiği yeni sipariş: “Üç bin (3,000) kitap istiyorum. Sayfa büyüklüğü octodecimo olacak.” Bu, ortalama 10.5 x 14.8 cm bugünkü A6’ya eş değer.  

Böylece yeni mobil kitaplıktaki kitaplar daha da küçülecek, çok daha ince parşömene (vellum) basılacak. Kitaplık hafifleyecek.

Üç bin kitap için 30 mobil kitaplık istiyor. Her birinde 3 raf olacak. Her rafa 33 kitap sığacak: Dünya tarihi, antik çağ hakkında eski ve yeni yazarların eserleri, Avrupa devletleri tarihleri gibi.

Yetmiyor… Siparişin gerisi de var: Yeni bir üç bin kitap daha istiyor. Bu sefer doğa tarihi, seyahatnameler, edebiyat vs.

Kütüphanecinin, ilk 3 bin için maliyet hesabı: Bütün kitapların, o boyutta, o nitelikte tasarımı, yeni harfler için daha küçük punto’lu yeni demir-döküm “font” üretmek, dizgisi, basımı 6 yıl sürecek. Çünkü bütün teknik sorunlar bir yana, bu proje için 120 dizgici, 25 editör gerekli. Haftada 7 gün, hergün 1.5 cilt basılsa bile yılda 500 cilt ediyor. 3 bin cildin tamamlanması 6 yılı bulacak. O günün parasıyla 5.4 milyon – 6.5 milyon Frank’a mal olacak. Napolyon bu hesapları öğrenince proje orada son buldu. Mevcut mobil kitaplıklarıyla yetindi.

Napolyon’un “sonuna” işaret eden 1812 Rusya Seferi sırasında yine kuryeler göndererek kütüphanecisinden kitaplar istemeye devam etti. Kuryeler, Paris’ten Polonya’ya, Rusya’ya kitap taşıdılar. Başarısızlıkla sonuçlanan Rusya Seferi’nden ordusu çekilirken Napolyon’un kitaplığı yoğun kış koşullarında okumaya değil, yakılıp ısınmaya yaradı.

Rusya yenilgisinin askeri ve siyasi rüzgarıyla Napolyon 1814’te tahttan inmeye mecbur oldu. İtalya kıyısı açığında Elbe (İtalyancası Elba) Adası’na sürgüne gönderildi. Orada sadece 10 ay kaldıktan sonra, bir gece adadan Fransa’ya kaçtı. “100 Günlük” ikinci iktidarı başladı. Ama bu da 1815’te Waterloo’daki yenilgisiyle sona erdi.

Ordusu dağılırken, Napolyon da kaçanlardan. Savaş meydanında kalan özel arabasında, içinde kişisel eşyaları, ayrıca 800 kitaplık 6 kasa da var. Bunlar, “savaş ganimeti” olarak İngiltere’ye götürülmüş. Londra’da Madame Tussauds Müzesi’nde halka gösterilmiş. 1925’te müzede çıkan yangında hepsi yanıp kül oluyor.

Waterloo yenilgisinden sonra, bu sefer, onu Atlantik ortasında Saint Helena Adası’na sürgün ettiler. Yola çıkmadan önce, kütüphanelerinden seçtiği 2 bine yakın kitaptan 588 tanesine izin verdiler. Bunlar adaya yollandı. Zamanla, Fransa ve İngiltere’den yeni kitaplar getirtti. https://bit.ly/3x1JDbr

Ölümünden sonra bu kitaplar İngiltere’ye götürüldü. Sotheby’s Müzayede Şirketi bunları ve ona ait başka eşyaları açık artırmayla 1823’te sattı. 

Ve, o gün bugündür, 200 yıldır, Napolyon’a ait olup bir müzede saklanmayan “her şey”, fiyatları hep artarak hâlâ satılmaya devam ediyor. Örneğin, 21 Kasım 2018’de Paris’teki Sotheby’s satışında toplam fiyat 692 bin 813 Euro’yu buldu (Aralarında kitapları da vardı) https://bit.ly/3qPKXNz

Ve son satış: Ona ait olduğu sanılan bir şapkadaki 5 saç telinin gerçekten “onun” olduğu, DNA testi ile saptandı. 27 Ekim 2021’de Londra’da Bonham’s Müzayede Evi’nde 268 bin 923 Dolara satıldı https://bit.ly/3oGWewI

Eylül ayında Paris’te Sotheby’s Müzayede Evi’ndeki satışta ise (DNA’sız) bir başka şapkası 1.4 milyon dolara alıcı bulmuştu.  

Televizyona dizi olacak

Napolyon “merakı” azalmadan sürüyor… Sinema tarihinde “derin iz bırakan” yönetmen Stanley Kubrick, 1969’da bir Napolyon filmi için 175 daktilo sayfalık senaryo taslağı yazmış, çekim mekânlarına kadar araştırıp 15 bin fotoğraf çekmişti. Ama, film şirketleri MGM ve United Artists vazgeçti. Şimdi (son James Bond filminin yönetmeni) Cary Joji Fukunaga ve film yapımcısı Steven Spielberg, Kubrick’in senaryosunu televizyon dizisine dönüştürmeye çalışıyorlar. (Senaryo taslağı: https://bit.ly/3oUzwBz)

Kubrick’in “Gerçekleştiremediği en büyük filmine” ilişkin sandıklar dolusu arşivi ise şık sanat kitaplarıyla ünlü Taschen Yayınevi tarafından, “mobil kitaplık” formatında yayınlandı (2009). 30 x 38 cm boyutlarında, 10 kilo ağırlığında gayet kalın bir cilt gibi tasarlanan kitabın kapağını açınca, “içinden” 7 kitap ve daha küçük boyutta 3 kitap çıkıyor. Mobil kitaplıktan farkı, 2 bin 874 sayfanın ortasının dikdörtgen şeklinde kesik olması: Ve içinde, her biri, filmin farklı bir konusunda (kostüm, mekân, yapım gibi) Kubrick’in notlarından oluşan küçük kitapların yerleştirilmesi. Paris’te kitap yayıncılığında yenilikçi “işleri” ile tanınan M/M Tasarım Evi, belli ki, Napolyon’a gönderme yapmış? https://bit.ly/3p0MOfF

Taschen, kitabı 2011’de “herkesin” satın alabileceği boyuta ve fiyata indirdi. İçiçe kitapları bin 112 (1,112) sayfalık tek cilde sığdırdı. İngilizce, Almanca, Fransızca yayınladı. (Yayınevi, Kubrick’in diğer filmlerine ilişkin arşivini de 544 sayfalık büyük boyutlu kitap şeklinde 2005’te yayınlamıştı).

e-kitap Napolyon’a göreydi…

Napolyon, puntosunu küçülterek, yeni font “icat ederek” kitaplarının daha az yer kaplamasını, daha hafif olmasını, daha kolay taşınmasını istemişti. Bugün yaşasaydı e-kitap markaları arasından seçim yapacaktı. Amazon’un 2007’de başlattığı Kindle, Sony’ninki, Nook, Kobo, Libre, Cool-ER, eDGe, iRex, NUUT vb… Belleği 128GB olan bir e-kitapta, Word ile yazılmış 2.4 milyon+ sayfaya yer var. Ayrıca, 82 bin görsele, 31 bin MP3 dosyasına, 41 bin dakika videoya da… https://bit.ly/3CQAFz5

Tüm yazılarını göster