Elinde silahın yoksa talimatın; tavsiyeden öteye değer taşımaz. Ancak silahın varsa, sözün dinlenir, talimatına uyulur. Tıpkı bundan önceki guvernörün “dövizden çıkın, liraya girin” tavsiyesinde olduğu gibi… Ama guvernörümüz, elindeki faiz silahını kullanarak öneri yineliyor. Bu kez tavsiyesi tutulabilir.
Merkez’in dün piyasalara sürpriz sayılabilecek Para Politikası Kurulu kararıyla faizi 500 baz puan birden arttırması, guvernöre güven konusunda güçlü bir adım oldu. Demek ki Merkez, liralaşma adımları hakkında söylediklerini, kuvveden fiile dökebiliyor, gerekli adımları “cesurca” atabiliyor.
YİNE DE ENFLASYONA YETİŞEMİYORUZ
Politika faizi %40’a gelmiş olmasına rağmen, pozitif reel faize daha var. Her ne kadar faiz artışı hızlanıyor olsa da enflasyon yerinde durmuyor ki yetişsin, önüne geçsin, mevduata pozitif getiri sağlanabilsin. Hal böyle olunca önümüzdeki dönemde faiz artışlarının duracağını söylemek zor…
Hem neden dursun ki? Her ne kadar piyasa aktörleri faizin %37,5’e çıkabileceğini hatta belki de artmayacağını söylemiş olsa da burada son sözü enflasyonun söylediği gerçeğiyle yüzleşiyoruz. Belli ki Merkez, bize diyor ki; “dövizden artık çıkın.” Zira ben gereğini yapma konusunda kararlıyım.
İKİ SORU İKİ CEVAP
Faiz artışı dövizi durdurabilecek mi?
En azından kur ataklarını önleyecek gücü var bu kararın… Sadece faiz yetmez, politika metninde de sadeleşmeye dair ifadeler bekleniyordu. Onlar da geldi sayılır. Piyasa mekanizmalarının işlevselliğini arttıracak tedbirlerden söz edildi. Sadeleştirmenin devamına vurgu yapıldı ve kredi faizlerinin hedeflenen finansal sıkılık düzeyiyle uyumlu olduğu hatırlatıldı.
KKM çözülür mü?
Merkez Bankası’nın 500 baz puan artışı, pozitif reel faize biraz daha yaklaşıldığını göstermekle kalmıyor aynı zamanda bu yolda “kararlılıkla” ilerleneceğini gösteriyor. Her ne kadar liradan dönülen KKM’lerde dönüşü hızlandıracak olsa da dövizden gelenler, bir müddet daha; “rahatımız yerinde, biraz daha bekleyelim. En azından vade sonunda yenilenme şartları değişene kadar” tedbiriyle hareket edecekler.
not
MERKEZ’İN CESARETİNİ ŞİMŞEK’TEN BEKLEYEBİLİR MİYİZ?
Hazine ve Maliye, Merkez ile uyumlu davrandığında ekonomi politikaları işlerlik kazanıyor, piyasaya güven verilebiliyor ve enflasyonla mücadele konusunda kapsayıcı tedbirler uygulanabiliyor. Hafize Gaye Erkan’ın 500’lük cesur adımı bize şunu gösterdi ki dolarizasyonla mücadele lafla değil, eylemle mümkün olabilecek.
İyi de ortada enflasyonla mücadele edecek maliye ve hazine politikaları yok. Aslında lafız olarak var ve adına OVP (Orta Vadeli Program) diyoruz. Fakat endişe şu ki dış ve iç piyasalar yeni yönetimin raf ömrünün seçimden sonra bitip bitmeyeceği konusunda ikna edilmiş değil.
Biliyoruz ki birincil görevi “fiyat istikrarını sağlamak” olsa da enflasyonla mücadele tek başına Merkez Bankası’na bırakılacak kadar basit değil. Bütçe disiplini, kamu harcamalarına fren, verimsiz yatırımlara dur demedikçe, Merkez’in faiz silahı yeterli olmayacaktır. Önerim şudur; faiz silahını göstermekle kalmayıp korkusuzca kullanan Merkez’in bu cesaretini, Mehmet Şimşek’in de göstermesidir. Kapı kapı dolaşıp para aramak dışında asli görevini yerine getirmesidir. Muhtaç olduğu kudret, Gaye Erkan’ın ilham verici faiz kararlılığında yatmaktadır.