Perakende

Hasan ARDIÇ Dünyada Ekonomi

Epeydir perakende sektörüne ilişkin yazmadığımı fark ettim, bu önemli reel sektörü ihmâl etmeye gelmez. Tabii şöyle bir bakınca; yılını tamamlayan ve devam eden Ukrayna - Rusya savaşı (Ölenlerin sayısının 40 binden fazla olduğu söyleniyor.) COVID-19 henüz bir türlü bitemedi, evet ölüm sayısı çok azaldı ama daha etkisini sürdürüyor. Ülkemizdeki 6 Şubat depremi ve devam eden artçıları ile kayıp sayımız, şimdilik 44 binin üzerinde… Ekonomiyi hiç sormayın FED ve ECB faizlerde bir miktar artırımlarla enflasyonla mücadeleye çalışıyor. TCMB’ de yükselmekte olan enflasyonist baskı altında politika faizini %9 dan %8,5 a indirdi.

Anın en büyük felâketi; hepimizin yüreklerini burkan deprem felaketi. Can kayıplarımızın elbette maddî karşılığı olamaz, onlar asla geri gelmeyecek. Tarihi eserler de benzer durumda, ama kayıplarımızın karşılığını hesaplayabilecek bir matematik yok. Bütün bu şartlar altında depremin Türkiye ekonomisine olan maddî maliyeti 38-40 milyar TL mertebesinde hesaplanıyor. Yani GSYİH’ nın yaklaşık %4 ü… Malûm işsizlik; TÜİK verilerine göre %10,3’lerdeydi, şimdi kim bilir ne düzeydedir, ama acıların bu kadar sıcak olduğu bir ortamda daha sabırlı ve sakin olmak iyidir.

Genel durum bu şekildeyken, perakende sektörünün çok da farklı olmasını kimse beklemesin desek yeridir. Perakende masasının her tarafında olan bir profesyonel yönetici, perakendeci olarak, esasen söylemek istediğim; her şeye rağmen bizim sektörün şartlara göre iyi gittiğidir. Bir dönem olduğu gibi, her saat başı (!) AVM açılmasa da, yabancı marka yatırımcılarının yatırım sahası memleketimiz olmasa da, bütün bu zorluklar aşılacaktır. Ve perakende, eğer baltalanmazsa daha da sağlam ve kuvvetli olacaktır.

Bu sözler, inanılmasını isterim; moral-motivasyon sözleri değil, olacak olanın öngörüleri. Reel sektör içinde perakende, hep söylerim, en reel sektörlerin başındadır. Nihai tüketiciyle doğrudan temas, nihai tüketiciye dokunuş önemli avantajlardır. Bu nabız ayarını tutturabilen perakendeci zaten sektörün çalışma tarzını tam olarak çözmüştür.

Ekonomi yazdığım ve hattâ da ekonometri çalıştığım, eğitimini aldığım için, yazı dostlarım genelde sayısal bilgilerle yazılarımı desteklememi isterler. Bu benim de hoşuma gider, ancak kullanılmayacaksa matematik bakış ya da aritmetik yaklaşım neye yarar onu bilemiyorum. Ama şöyle yazsam; Perakende, bir sektör olarak yüksek istihdam sağlayan ve özellikle genç nüfusa iş olanakları açan, yüksek ciroları ile kayıtlı ekonomide örnek olan, vergileri ve sair özellikleri ile önemini koruyan bir sektördür. Son birkaç yılın ağır ekonomik yükünü de bir anlamda kendi içinde absorbe edebilmiş olması dikkat çekicidir.

Ülkedeki enflasyonun yüksek seyrinin yanı sıra işsizliğin devamlı artışının getirdiği müşterek zorluklar, belki resesyon endişesi, gelmekte olduğunu düşündüğüm devalüasyon, satış cirolarının düşmesi, zamanında alınan yabancı marka temsilciliklerinin hedeflendiği ölçüde gelişmemesi ve benzeri diğer bazı açmazlar perakendeyi zora sokmuştur. Bu kaotik ortamın büyümesini izlemeden durdurulmasını ve sektörün yeniden güçlenmesini sağlamak önemli. Bu noktada Devletinde bazı teşvik uygulamaları ile yardımcı olması beklenmektedir. Sektör, istihdam hacmi ve vergileriyle teşviklerin geri dönüşümünü sağlayacaktır. Sektörü, bir de ihracat gücü ve potansiyeli ile değerlendirebilirsek kazandırılan dövizin de katkısıyla gerçek güç ortaya çıkacaktır.

Tüm yazılarını göster