Küresel tarım teknolojisi yatırımları 2024 yılında 16 milyar dolara ulaştı. Tarım girişim sermayesi fonları, tarım sektörünün, artan küresel nüfusun ihtiyaçlarını karşılayabilecek sürdürülebilir çözümler geliştirebilmesine fırsat sağlıyor.
Tarım son yıllarda, yatırımcılar için odak noktası haline geldi. Tarıma yapılan yatırımlar, gıda sistemini ileriye taşımanın yanı sıra, gıda kıtlığı, verimlilik ve gıda güvenliği gibi büyük ölçekli sorunlara çözüm yaratma fırsatı sunuyor.
Bu kapsamda, tarım teknolojileri sektörü; teknolojik gelişmeler ve girişim sermayesi yatırımlarındaki artışla büyük bir ivme kazanmış durumda. 2024 yılında küresel tarım teknolojileri yatırımları 16 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Amerika Birleşik Devletleri, 6,6 milyar dolar yatırım alarak en iyi performans gösteren gelişmiş pazar oldu. Çin 848 milyon dolar ile ikinci sırada yer alırken, Birleşik Krallık 616 milyon dolar yatırım aldı. Girişim sermayesi yatırımları, tarım teknolojilerinde yeniliği ve gelişimi teşvik ederek sektörün büyümesinde çok önemli bir rol üstleniyor. Çiftçilik ve tarım teknolojilerinde yenilikçi fikirleri hayata geçirmeyi hedefleyen tarım girişim sermayesi fonları, tarım sektörünün, artan küresel nüfusun ihtiyaçlarını karşılayabilecek sürdürülebilir çözümler geliştirebilmesine fırsat sağlıyor.
Tarım alanına odaklanan girişim sermayeleri, akıllı sulama sistemlerinden biyoteknolojiye, dijital tarım çözümlerinden ileri düzey tarım makinelerine, çiftlik yönetiminden tedarik zinciri teknolojilerine, tarım endüstrisi pazaryerlerinden, inovatif gıda, mağaza içi perakende ve restoran teknolojilerine kadar pek çok yenilikçi teknolojinin geliştirilmesine odaklanıyor. Tarım teknolojileri alanındaki girişim sermayesi yatırımları, küresel gıda üretimini ve sürdürülebilir tarımı şekillendiren en önemli faktörlerden biri olarak öne çıkıyor. Verimliliği, sürdürülebilirliği ve gıda güvenliğini artırmayı hedef alan bu yatırımların tarım sektörüne, çevreye ve küresel gıda arzına sunduğu faydalar her geçen yıl artarak devam ediyor.
Yapay zeka (AI), Nesnelerin İnterneti (IoT) ve biyoteknoloji alanındaki ilerlemelerle birlikte sürdürülebilir tarıma olan ilginin artması, tarım teknolojilerinin geleceğini daha da güçlendiren unsurlar. Agritech girişimleri ile girişim sermayesi arasındaki iş birliği, gıda güvenliği, sürdürülebilirlik ve iklim değişikliği gibi küresel zorlukların üstesinden gelmek için teknolojik yeniliklerin benimsenmesini ve hızla gelişmesini sağlayan hayati bir unsur olarak değerlendiriliyor.
Sürdürülebilir tarıma yatırım yapmak, çevresel sorumluluğu teşvik etmenin yanı sıra finansal getiri potansiyeli açısından da çok önemli bir yere sahip. Dünya genelinde birçok yatırım fonu, ekolojik dengeyi koruyan, sosyal adaleti destekleyen ve ekonomik sürdürülebilirliği güçlendiren girişimleri destekleyerek bu alana odaklanıyor.
ABD Silikon Vadisinde 2013 yılında kurulan ve 85 binden fazla üyeden oluşan yatırım şirketi AgFunder’ın verilerine göre, son on yılda küresel ölçekte tarım teknolojileri sektörüne 200 milyar doların üzerinde yatırım yapıldı.
Gıda teknolojileri alanında veri toplayan risk sermayesi fonu AgFunder, bu yatırımların daha verimli ve sürdürülebilir bir şekilde bitki yetiştirme, hayvan yetiştirme ve gıda üretimini geliştirmeye yönelik olduğunu belirtiyor. Aynı zamanda, jeopolitik belirsizliklerin arttığı bir dönemde gıda güvenliğini güçlendirmeye yönelik çabalar da bu yatırımlarla destekleniyor.
Girişim sermayesi yatırımcıları, tarım teknolojisi alanındaki startup’lara finansman sağlayarak karşılığında şirkette hisse sahibi oluyor. Bu fonlar, şirketlerin Ar-Ge çalışmalarını yürütmesine, ürünlerini geliştirmesine ve operasyonlarını ölçeklendirmesine olanak tanıyor.
■ YENİLİKÇİLİK
Girişim sermayesi yatırımları, yeni teknolojilerin pazara sunulmasına yardımcı oluyor. Bu inovasyonlar sayesinde tarımda ve daha sürdürülebilir tarım uygulamaları
■ SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
Çevre dostu çözümlere yatırım yapan girişim sermayesi, uzun vadeli tarımsal üretkenliği ve ekosistem koruyan uygulamaları teşvik ediyor.
■ GIDA GÜVENCESİ
2050 yılına kadar dünya nüfusunun 9,7 milyara ulaşması beklenirken, gıda üretiminin artırılması kritik bir konu haline geliyor. Girişim sermayesi fonlarıyla desteklenen yenilikler, daha az daha fazla gıda üretmeyi mümkün kılıyor.
Tarım sektöründe girişim sermayesiyle desteklenen yenilikçi teknolojiler, verimliliği artırırken sürdürülebilir çözümler sunuyor. Agritech sektörünü şekillendiren başlıca teknolojiler arasında nesnelerin interneti (IoT) cihazları, yapay zeka destekli öngörü analitiği, hava gözetimi için dronlar ve tedarik zincirlerinde izlenebilirliği sağlayan blokzincir çözümleri öne çıkıyor. Bu yenilikler, çiftçilerin ekim stratejilerini optimize etmesine, mahsul sağlığını uzaktan takip etmesine, israfı azaltmasına ve genel verimliliği artırmasına olanak tanıyor.
Dronlar ve Robotik Sistemler: Tarımda insansız hava araçları (İHA) mahsul izleme için, robotlar ise ekim ve hasat gibi işlerde kullanılmak üzere geliştiriliyor. Bu teknolojiler, iş gücü maliyetlerini düşürmenin yanı sıra üretim süreçlerinde verimliliği artırıyor.
- Hassas Tarım: Girişimler, sensörler ve veri analitiğini kullanarak tarımsal uygulamaları optimize eden sistemler geliştiriyor. Akıllı sulama teknolojileri su tasarrufu sağlarken, hassas gübreleme sistemleri bitkilerin ihtiyaç duyduğu besinleri doğru zamanda almasını garanti ediyor.
- Biyoteknoloji: Bu alandaki yenilikler, zararlılara ve hastalıklara karşı daha dayanıklı genetiği değiştirilmiş bitkilerden laboratuvar ortamında üretilen ete kadar geniş bir yelpazeyi kapsıyor. Yapay et teknolojileri, geleneksel hayvancılığa olan ihtiyacı azaltarak çevresel etkileri en aza indirmeyi hedefliyor.
Birçok girişim sermayesi fonu, tarım sektörüne yatırım yaparak yenilikçi girişimleri destekliyor ve tarım teknolojilerinde ilerlemeleri teşvik ediyor. İşte öne çıkan bazı yatırımcılar:
- AGFUNDER: Tarım teknolojisi (AgTech) ve gıda teknolojisi (FoodTech) girişimlerine odaklanan girişim sermayesi fonlarından biri. Portföyünde robotik, biyoteknoloji ve sürdürülebilir gıda üretimi üzerine çalışan şirketler bulunuyor.
- S2G VENTURES: Daha sağlıklı ve sürdürülebilir bir gıda sistemine yatırım yapıyor. Tohumdan tüketiciye kadar gıda ve tarım tedarik zincirinin her aşamasında faaliyet gösteren şirketleri destekliyor. Portföyü arasında bitki bazlı gıdalar, toprak sağlığı ve yenilikçi tarım tekniklerine odaklanan girişimler bulunuyor.
- CULTİVİAN SANDBOX: Tarım teknolojisi ve yaşam bilimleri alanında erken aşama yatırımlara odaklanan bir girişim sermayesi fonu. Ürün verimliliğini artıran, gıda güvenliğini iyileştiren ve sürdürülebilir tarım uygulamalarını geliştiren girişimlere yatırım yapıyor.
- FİNİSTERE VENTURES: Tarım teknolojisi ve yaşam bilimleri alanında faaliyet gösteren girişimlere yatırım yaparak tarımda verimliliği, sürdürülebilirliği ve kaliteyi artırmayı hedefliyor. Hassas tarım, biyoteknoloji ve gıda kalitesi gibi alanlara odaklanıyor.
- ANTERRA CAPİTAL: Uluslararası bir girişim sermayesi fonu olarak gıda ve tarım teknolojileri alanında yatırımlar yapıyor. Dijital tarım, alternatif proteinler ve gıda israfını azaltma gibi konulara öncelik veriyor.
Avustralya, iklim değişikliğine uyum sağlama ve tarımsal verimliliği artırma ihtiyacıyla tarım teknolojileri alanında yenilikçi bir lider olarak öne çıkıyor. Ülkenin tarım teknolojileri sektörü, 2023 yılında 253 milyon dolarlık yatırım aldı ve 2024’te küresel fonlama yavaşlamasına rağmen dirençli bir performans sergiledi.
Loam Bio gibi şirketlerin toprakta karbon tutulumunu artırmaya yönelik mikrobiyal spor takviyeleri ve Arugga AI Farming’in geliştirdiği robotik tozlayıcılar, Avustralya’nın tarım teknolojilerindeki öncü çalışmalarına örnek teşkil ediyor. Büyük varlık yönetim şirketleri ve risk sermayesi yatırımcılarından gelen yatırımlar, ülkenin ag-tech alanındaki büyümesini daha da hızlandırıyor.
Bu gelişmeler, Avustralya’nın sürdürülebilir tarımda küresel ölçekte önemli bir rol üstlenmesini sağlarken, ülkeyi geleceğin tarım teknolojileri ekosisteminde stratejik bir merkez haline getiriyor.
Türkiye tarımının geleceği, teknolojiyle yeniden yazılıyor. Tarım ve gıda sektörü, geleneksel üretim zincirlerinden çıkıp çok paydaşlı, teknoloji odaklı bir yatırım ekosistemine dönüşüyor. Bu dönüşümde; girişim sermayesi fonları aktif bir rol oynuyor.
Türkiye girişimcilik ekosistemi son yıllarda büyük bir büyüme ve dinamizm gösteriyor. 2018’de 139 yatırım anlaşması ile toplam 84 milyon dolarlık yatırım hacmine ulaşan Türkiye, 2021’e gelindiğinde, bu rakamı 340 anlaşmada 1,9 milyar dolara çıkardı. Ekosistem, bu ivmeyi 2022’de 353, 2023’te ise 344 yeni yatırımla sürdürdü. 2024’te ise toplam 469 yatırım anlaşması ile 1,1 milyar dolara ulaşıldı. Yatırım büyüklüğü yıllık bazda yüzde 44 artarken, yatırım miktarı yüzde 31 yükseldi. Türkiye’nin girişimcilik ekosistemindeki bu büyüme, inovasyonu teşvik etme stratejisinin ve ticaret geçmişinin birleşimi olarak şekillendi.
Girişim ekosisteminde yaşanan büyüme ile birlikte; son 3 yılda Türkiye’de Girişim Sermayesi Yatırım Fonları (GSYF) da ciddi bir büyüme göstermiş durumda. Fon sayısı son 3 yılda 162’den 460’a çıktı. Yatırımcı sayısı 3 bin 758’den 18 bine yükseldi. Fon büyüklüğü 66 milyar TL’den, 300 milyar TL’ye ulaştı. GSF'ler tarafından yatırım yapılan girişim sayısı 431'den bin 250'ye çıktı.
Bu rakamlar sektör adına oldukça olumlu gelişmeler; fakat dünya genelinde girişim sermayesi büyüklüğü 5 trilyon doları buluyor. Türkiye ekonomisi, dünya ekonomisinin yaklaşık yüzde 1’i büyüklüğünde. Dolayısıyla, Türkiye’nin de bu pastadan en az 1,5 trilyon TL’lik (yaklaşık 500 milyar dolar) bir pay alması bekleniyor.
2024 ilk çeyrek sonu itibariyle Türkiye’de toplam 40 şirketin 268 adet girişim sermayesi yatırım fonu bulunuyor. Toplam büyüklükleri 123 milyar TL olan en büyük 10 portföyün toplam GSYF’ler içindeki payı yüzde 81.Ancak girişim sermayesinin yaygınlaşması ve büyümesi için bireysel yatırımcıların da sürece dahil olması önem taşıyor. Tarım-gıda teknolojileri girişim sermayesi ekosistemi Türkiye’de tarım-gıda teknolojileri girişim sermayesi ekosistemi ise son yıllarda genel girişimcilik ekosisteminin büyümesiyle birlikte gelişim gösteriyor. Türkiye’nin tarım-gıda sektöründeki potansiyeli göz önüne alındığında, bu alanda faaliyet gösteren girişimlerin ve yatırımcıların sayısının önümüzdeki yıllarda artması bekleniyor.
Küresel ölçekte ivme kazanan teknolojik gelişmeler, geleneksel tarım değer zincirinin dijital dönüşümünü hızlandırıyor. Biyoteknoloji, hassas tarım çözümleri, drone teknolojileri, sensör sistemleri ve dijital çiftlik yönetim platformları gibi yenilikçi araçlar, tarımda sürdürülebilirliği güçlendiren yeni nesil ekosistemlerin oluşmasına zemin hazırlıyor.
Tarım alanındaki büyük ölçekli aktörler, inovatif iş modellerine sahip girişimlerle iş birliği yaptıkça, değer odaklı kolektif çalışma modellerinin hayata geçmesi kolaylaşıyor. Artık paydaşların gündeminde yalnızca kendi ürün veya süreçlerinin performansı değil; aynı zamanda birlikte üretilecek kolektif katma değerin potansiyeli de yer alıyor.
Tarım sektöründe yaşanan teknolojik dönüşüm, özellikle robotik sistemler, yapay zeka ve blok zincir gibi alanlarda kaydedilen gelişmelerle birlikte büyük bir ivme kazanmış durumda. Bu yenilikler, birbirini tamamlayan yapıları sayesinde tarımın verimliliğini ve sürdürülebilirliğini artıran entegre çözümler sunuyor. Günümüzde kırsal bölgelerde yaşayan, küçük arazi sahibi çiftçilerin dahi cep telefonları üzerinden internete erişebiliyor olması, tarımda bilgiye ulaşımı ve teknoloji kullanımını önemli ölçüde hızlandırıyor. Mobil teknolojiler, yalnızca iletişim araçları olarak değil, aynı zamanda bilgiye kesintisiz erişim sağlayan ve üreticiyi dijital tarım uygulamalarıyla buluşturan stratejik araçlara dönüşüyor. Bu teknolojiler arasındaki örtüşme ve etkileşim, tarımsal yeniliklerin karşılıklı olarak birbirini beslemesini ve daha bütüncül çözümlerin ortaya çıkmasını sağlıyor. Böylece tarımda dijitalleşme, yalnızca büyük işletmelerin değil, küçük ölçekli üreticilerin de faydalanabildiği kapsayıcı bir dönüşüme doğru evriliyor.
Tarım ve gıda sektörü, geleneksel üretim zincirlerinden çıkıp çok paydaşlı, teknoloji odaklı bir yatırım ekosistemine dönüşüyor. Bu dönüşümde; girişim sermayesi fonları (GSYF), kurumsal yatırımcılar, kamu destekli fonlar ve uluslararası yatırım kuruluşları aktif rol oynuyor. Yatırımlar artık yalnızca ürün geliştirme değil; girdi temininden perakendeye, pazarlamadan tüketici deneyimine kadar tüm zinciri kapsayan yeniliklere yöneliyor. Bu da girişimlerin rolünü «ürün sağlayıcı”dan “sistem kurucu” ya evriliyor. Türkiye de güçlü üretim kası, genç nüfusu, stratejik konumu ve düşük iş gücü maliyetleriyle yatırım için cazip bir tarım teknolojisi üssü olma potansiyeli taşıyor.
Özellikle iklim değişikliği, gıda güvenliği ve enerji maliyeti gibi küresel sorunlara çözüm sunan teknolojilere yönelen yatırımlar, şu temel teknoloji başlıklarında yoğunlaşıyor:
- Tarım Biyoteknolojisi (gen düzenleme, doğal pestisitler, hibrit tohumlar)
- Yeni Tarım Sistemleri (dikey tarım, topraksız tarım, böcek ve yosun yetiştiriciliği)
- Çiftlik Yönetim Sistemleri (IoT tabanlı sensörler, karar destek sistemleri, ERP yazılımları)
- Robotik ve Mekanizasyon (meyve toplama robotları, otomatik sulama)
- İnovatif Gıda Teknolojileri (bitki bazlı proteinler, hücre kültürü eti, 3D baskı gıdalar)
- Fintech & AgriFintech (çiftçilere özel kredi, sigorta, dijital cüzdan sistemleri)
- Pazar Yerleri & Lojistik (B2B/B2C dijital platformlar, doğrudan tedarik çözümleri)
Yeni nesil tarım ekonomisi Tarım ve gıda sektörlerinde girişim yatırımları, sadece ekonomik büyümenin değil, aynı zamanda; gıda güvenliğinin sağlanması, sürdürülebilirliğin güçlendirilmesi, kırsal kalkınmanın hızlandırılması gibi sosyal hedeflere de hizmet ediyor. Yatırım ekosisteminin geleceğinde, ekosistem oyuncuları arası iş birlikleri ve veri temelli karar mekanizmalarının belirleyici olması bekleniyor.
Türkiye’de tarım ve gıda teknolojisinde öne çıkan girişimler ve yatırımlar
- ALOVA FARM: Topraksız Tarım
- HASFIN: Dijital Tarım Finansmanı
- BRIDGESOFT: Yapay Zeka Tabanlı Görüntü İşleme
- FARMLABS: Yapay Zeka Destekli Tarla İzleme Sistemleri
- AGROMINI: Yapay Zeka Destekli Tarım Teknolojileri
- ROBIO: Yapay Zeka Destekli Tarımsal Robotlar
Tehditler
• Sermaye ve Yatırım Eksikliği: Türkiye'de girişim sermayesi yatırımları daha çok finansal teknoloji (fintech) ve yapay zeka gibi sektörlere yönelmiş durumda. Tarım-gıda teknolojilerine yapılan yatırımlar sınırlı ve girişimler ölçeklenme aşamasında finansal zorluklarla karşılaşıyor.
• Ar-Ge Ve Teknoloji Yetersizliği: Tarım-gıda girişimlerinin büyük bir kısmı, yüksek teknoloji gerektiren alanlara yatırım yapacak yeterli finansal ve teknik kaynağa sahip değil. Tarımsal biyoteknoloji ve hassas tarım gibi alanlarda yeterli yerli üretim bulunmuyor.
• Regülasyonlar ve Mevzuat Engelleri: Organik tarım, gıda güvenliği ve biyoteknoloji alanlarında girişimlerin uyum sağlaması gereken karmaşık yasal süreçler var.
• Girişimcilik Kültürünün Gelişmemiş Olması: Gıda ve tarım sektöründe geleneksel iş yapış biçimleri hala hakim durumda. Yenilikçi iş modellerine yatırım yapma konusunda tereddüt yaşanabiliyor.
Fırsatlar
• Türkiye'nin Tarımsal Potansiyeli: Türkiye, tarım ve gıda üretiminde stratejik bir ülke olup, birçok üründe dünya çapında lider konumda. İklim koşulları ve geniş tarım alanları, tarımsal inovasyon için büyük fırsatlar sunuyor.
• Yükselen Teknoloji Trendleri: Yapay zeka, veri analitiği, sensör teknolojileri ve IoT'nin tarıma entegre edilmesiyle verimlilik artırılabilir. Akıllı sulama sistemleri, hassas tarım uygulamaları ve dikey tarım gibi yeni teknolojiler hızla gelişiyor. Öte yandan online gıda perakendeciliği, çiftçi ve tüketiciyi doğrudan buluşturan platformlar gelişiyor.
• Gıda Güvenliği ve Sürdürülebilirlik Odaklı Yatırımlar: Sağlık ve sürdürülebilir gıda üretimi, tüketiciler tarafından giderek daha fazla talep ediliyor. Alternatif protein kaynakları, bitki bazlı gıdalar ve sürdürülebilir ambalaj teknolojileri popüler hale geliyor.
• Yeşil Mutabakat ve Uluslararası Destekler: Avrupa Birliği'nin Yeşil Mutabakat politikaları, tarım-gıda teknolojilerine yönelik yatırımları teşvik ediyor.
Letven Capital tarafından kurulan ve 590 milyon TL'lik büyüklüğe ulaşan TARS Girişim Sermayesi Yatırım Fonu, geleneksel tarımın ötesine geçerek yenilikçi teknolojilerle sektörü dönüştürmeyi hedefliyor.
PwC tarafından hazırlanan yeni Fon Kistas Raporu, bu dönüşümün dinamiklerini ve Türkiye'nin bu alandaki potansiyelini gözler önüne seriyor.
TARS GSYF, tarım biyoteknolojisinden dikey tarıma, robotik sistemlerden yapay zeka tabanlı gübreleme teknolojilerine kadar geniş bir yelpazede faaliyet gösteren girişimlere yatırım yapıyor. Fonun portföyünde yer alan şirketler, hem gıda güvenliğini artırmayı hem de sürdürülebilir ve verimli üretim modellerini teşvik etmeyi amaçlıyor. TARS GSYF'nin fon değeri 2022 yılında 3,29 TL seviyesindeyken, 2024 Haziran itibarıyla yaklaşık 4 kat artışla 12,67 TL seviyesine ulaşmış durumda.
Fonun desteklediği girişimler arasında yer alan Bridgesoft, sadece yabancı otları hedefleyen yapay zeka destekli ilaçlama makineleri geliştirirken; Hasfin, çiftçilere özel geliştirdiği risk skorlama modeliyle “şimdi al, hasatta öde” mikro kredi sistemini devreye alıyor. Aloeva Farm ve İpekyolu Super Farm projeleriyle topraksız tarımda yüksek verim ve ihracat odaklı üretim gerçekleştiriliyor. Bayır Doğal Süt Ürünleri, teknolojiyle entegre ettiği sürdürülebilir süt üretimiyle sektörde fark yaratıyor. Grosi: Taze ürün odaklı last-mile teslimat ağı kurarken, Récolte’m ise şehirde yaşayanlara tarımsal üretim deneyimi sağlayan sosyal bir tarım modeli sunuyor.
Letven Capital Yönetim Kurulu Başkan Vekili Kamil Kılıç, fonun vizyonunu "Türkiye'den dünya markaları çıkaracak, teknoloji odaklı tarım ve gıda girişimlerine destek vermek" olarak özetliyor. TARS GSYF'nin yatırımları yalnızca ekonomik geri dönüş değil; aynı zamanda gıda güvenliği, iklim değişikliğiyle mücadele ve kırsal kalkınma gibi toplumsal faydalar da yaratıyor.
Fonun stratejisi, erken aşamadan halka arz sürecine kadar tüm yatırım döngüsünü kapsayan bir yapıda kurgulanmış durumda. Bu yapı sayesinde start-up'lardan KOBİ'lere kadar birçok girişim sermaye, bilgi ve deneyim desteğiyle büyüme fırsatı buluyor.
Türkiye'de özellikle dikey tarım, nesnelerin interneti, yapay zeka ve biyoteknoloji gibi alanlarda faaliyet gösteren girişimlere olan ilgi artarken, TARS GSYF gibi fonlar bu girişimleri sadece finansal değil stratejik olarak da destekliyor. Fonun yüzde 80 oranında Türkiye'deki girişimlere yatırım yapma politikası da yerli ekosistemin gelişimi açısından önemli bir fırsat sunuyor.
TARS GSYF, tarımın sadece üretim değil aynı zamanda teknoloji, sürdürülebilirlik ve ihracatla entegre bir ekosistem olduğuna dikkat çekiyor. Türkiye'nin tarım alanındaki yerel gücünü küresel fırsatlara dönüştürmeyi hedefleyen fon, bu vizyonu "Turkish Agricultural Revolution System" kısaltması olan TARS ismiyle de ortaya koyuyor. Türkiye tarımının geleceği, teknolojiyle yeniden yazılıyor. TARS GSYF gibi yenilikçi fonlar sayesinde, bu dönüşümün sadece kırsalda değil, şehirlerde yaşayan bireylerin hayatına da dokunması çok daha mümkün olacak.