Trump’ın yeniden seçilmesi, küresel iklim hedeflerini riske atabilir

Didem Eryar ÜNLÜ YAKIN PLAN

İklim krizinin, ABD ekonomisine zarar vermek için bir Çin aldatmacası olduğunu iddia eden, Paris iklim anlaşmasından çekilen ve bunun yerine ABD kömür ve petrolünü teşvik politikalarına yönelen Trump’ın yeniden ABD Başkanı seçilmesi, küresel iklim hedeflerine ulaşma sürecinde büyük bir risk teşkil edebilir. Donald Trump’ın yeniden ABD başkanı olarak seçilme olasılığı oldukça yüksek. Bu olasılığın gerçekleşmesi, küresel iklim krizi ile mücadele adına büyük bir tehdit olarak nitelendiriliyor. 

Trump, zamanında, iklim krizini, ABD ekonomisine zarar vermek için bir Çin aldatmacası olduğunu iddia etmiş, Paris iklim anlaşmasından çekilmiş ve bunun yerine ABD kömür ve petrolünü teşvik politikalarına yönelmişti. 

2016-2022 yılları arasında BM’nin iklim konusundaki en üst düzey yetkilisi olarak görev yapan Patricia Espinosa geçtiğimiz günlerde bir açıklama yaptı ve ABD’nin çevreci politikalarında olası bir gerilemenin küresel etkileri konusunda uyardı. 

Şöyle dedi Espinosa; “Trump’ın yeniden seçilme olasılığı beni endişelendiriyor, çünkü ABD'de iklim politikalarında bir gerileme yaşanırsa, bunun dünya genelinde çok olumsuz sonuçları olur. Henüz 1.5 derece ile uyumlu değiliz. Gerçek bu. Dolayısıyla bu çabalarda gerileme göreceğimiz bir durumla karşılaşırsak, o zaman 1.5 derecede kalma ihtimali çok sınırlı olur. Avrupa gibi başka bölgelerden güçlü bir liderlik görmediğimiz sürece, emisyonları azaltma eylemlerinde büyük bir yavaşlama görebiliriz. Bu da maalesef bizi daha da korkunç bir senaryoya götürür” 

Espinosa, Trump’ın başkan seçildiği 2016 yılında, 2015 tarihli Paris Anlaşması’nın temelini oluşturan BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesinin yürütme sekreteriydi. 

ABD, Paris Anlaşması’ndan çekildiğinde, diğer ülkelerin güçlü bir iklim eylemi için dayanışma sağlamaları halinde, ABD’nin yokluğunun giderilebileceğini söyledi. Nitekim Trump Paris Anlaşması’ndan çekileceklerini açıkladığında, diğer ülkeler onu takip etmedi. 

Biden ise göreve gelir gelmez, iklim krizinin insani, ekonomik, çevre ve ulusal güvenlik ile ilgili olduğuna işaret etti ve Paris Anlaşması’na geri döndü. 

ABD Başkanı, ülkenin 2030’da karbon emisyonu hedeflerine uyması için elinden geleni yaptığını, Rusya-Ukrayna savaşının da fosil yakıtlara bağlılığın bir an önce bitirilmesinin aciliyetini gösterdiğini her defasında gündeme getirdi. Afrika ülkelerinin iklim kriziyle mücadele etmesi için 150 milyon dolarlık katkı yapma sözü verdi. Biden bugün, bu sözü yerine getirmekte zorlanıyor. ABD için tartışmalı bir konu olan iklim finansmanı konusunda Cumhuriyetçi Kongre’nin direnci ile karşı karşıya. 

Espinosa ise iklim finansmanı konusunda “liderlik eksikliği” olduğunu söylüyor ve “Küresel güneye giden fonların azaldığını ve çok azının iklim değişikliğine gittiğini görüyoruz. Bu gerçekten bir öncelik meselesi” diye ekliyor. 

Sadece enerji sektörünü karbondan arındırmak yeterli olmayacak 

Espinosa’nın dikkat çektiği çok önemli bir konu var. O da, geldiğimiz noktada iklim hedefl erine ulaşabilmek için sadece enerji sektörünü karbondan arındırmak yeterli olmayacak. Ormansızlaşmaya son vermek ve bu on yıl içinde sürdürülebilir tarım ve gıda sistemlerine geçişi hızlandırmak zorundayız. 

2024 yılında ABD, Rusya, Hindistan, Birleşik Krallık ve diğer pek çok ülkede yapılacak seçimlerde dünya nüfusunun büyük bir kısmı sandık başına gidecek. İklim eylemi bu seçimlerin çoğunda tartışmalı bir konu olacak, çünkü bazı partiler keskin bilimsel uyarılara dayanan daha güçlü politikaları savunurken, diğerleri bu tür eylemlere karşı çıkıyor. 

Espinosa bu süreçte Birleşmiş Milletler başta olmak üzere, tüm organizasyonların ve sivil toplumun özel sektörle yakın işbirliği içinde çalışması ve düşük karbonlu ekonominin sunduğu önemli fırsatları ön plana çıkarması gerektiğini söylüyor. 

İklim finansmanı küresel GSYH’nin %1’i 2021/2022 döneminde, iklimle ilgili küresel finansman akışları 2019/2020 seviyelerine kıyasla neredeyse iki katına çıkarak yaklaşık 1,3 trilyon dolara ulaştı. Buna rağmen, Climate Policy Initiative’a göre, izlenen iklim finansmanı akışları küresel GSYH'nin yalnızca yaklaşık yüzde 1’ini temsil ediyor. Büyük bir finansman açığı olduğu ortada. Ortalama bir senaryoda, 1,5 derecelik bir yol için, yıllık iklim finansmanı yatırımlarının altı kattan fazla artarak 2030 yılına kadar neredeyse 9 trilyon dolara ve 2050 yılına kadar da 10 trilyon dolara ulaşması gerekiyor. 

Eylemsizliğin maliyeti daha da yüksek olacak. 2025-2100 dönemini kapsayacak şekilde, eylemsizliğin toplam maliyetinin, yani, olağan senaryodaki kayıplar ile 1,5 derecelik bir patikada ortaya çıkan kayıplar arasındaki farkın, 1.266 trilyon dolar olduğu tahmin ediliyor.

Tüm yazılarını göster