BÜLENT GÖRER
Yeminli mali müşavir
TRASTA ESG kurucusu
BDDK Yeşil Varlık Oranı Tebliği ve Rehberi
Türkiye, sürdürülebilir finans yolunda önemli bir dönemece girdi. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), 11 Nisan 2025’te Resmi Gazete’de yayımlanan “Bankaların Yeşil Varlık Oranı Hesaplaması Hakkında Tebliğ” ile bankacılık sektöründe çevresel sürdürülebilirlik için yeni bir ölçüm standardını hayata geçirdi. Tebliği tamamlayan Yeşil Varlık Oranı Rehberi, bu hesaplamanın nasıl yapılacağına dair çerçeveyi netleştirdi.
Artık bankalar, bilançolarında çevre dostu ve sürdürülebilir faaliyetlerin payını hesaplamak ve raporlamak zorunda. Yeşil Varlık Oranı (YVO) – İngilizcesiyle Green Asset Ratio (GAR) – yalnızca teknik bir raporlama kalemi değil; Türkiye’nin iklim hedefleriyle uyumlu finansal dönüşümünün göstergesi olacak.
Yeşil Varlık Oranı (YVO / GAR) nedir?
Yeşil Varlık Oranı, bankaların sürdürülebilir ekonomik faaliyetlere sağladığı finansmanın, toplam finansal varlıklarına oranını gösterir.
YVO/GAR, bankaların yeşil projelere yönlendirdiği kaynak miktarını ve bu yatırımların çevresel hedeflere katkısını ölçer.
Hesaplamada uyumlu varlıklar (çevre hedeflerine katkı sağlayan, diğer hedeflere zarar vermeyen ve sosyal güvenlik standartlarına uygun faaliyetler) ile uygun varlıklar (AB Taksonomisi çerçevesinde belirlenmiş faaliyetler) dikkate alınır.
Örneğin; bir bankanın brüt varlıkları 850 milyon TL ve bunun 255 milyon TL’si sürdürülebilir enerji projelerine yönlendirilmişse, Yeşil Varlık Oranı %30 olur. Bu oran, bankanın çevresel dönüşüme katkısının önemli bir göstergesidir. Ancak oranların tek başına yeterli olmadığını; kullanılan verilerin doğruluğu ve şeffaf raporlama sistemleriyle desteklenmesi gerektiğini unutmamak gerekir.
Dünyada GAR ve Türkiye’nin adımı
Avrupa Birliği: GAR, ECB ve EBA tarafından zorunlu hale getirildi.
İngiltere, Kanada, Singapur: AB taksonomisiyle uyumlu GAR raporlamaları için hazırlıklarını tamamladı.
CSRD ve EBA Pillar III: GAR, Avrupa’da sürdürülebilir finans raporlamasının temel göstergelerinden biri haline geldi.
Türkiye’nin bu adımı atmasının nedeni yalnızca iç düzenleme değil; AB finans sistemiyle uyum sağlamak, yeşil fon akışına erişimi garanti altına almak ve İklim Kanunu ile Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) gibi yeni düzenlemelerle finansal altyapıyı entegre etmek. Ayrıca Tebliğ, BDDK’ya minimum oran belirleme ve altına düşen bankalara ek yükümlülük getirme yetkisi tanıyor.
AB Taksonomisi ile uyum ve çevresel hedefler için 6 gösterge
YVO/GAR sistemi, Avrupa Birliği Taksonomisi referans alınarak oluşturuldu. Rehberde 6 temel çevresel hedef ön plana çıkıyor:
1-İklim değişikliğinin azaltılması
2-İklim değişikliğine uyum sağlanması
3-Döngüsel ekonomiye geçiş
4-Su ve deniz kaynaklarının sürdürülebilir kullanımı
5-Kirliliğin önlenmesi ve kontrolü
6-Biyoçeşitliliğin korunması ve ekosistemlerin iyileştirilmesi
Rehber ayrıca, çevreye zarar vermeme kriterinin yalnızca başlangıç aşamasında değil, projenin tüm yaşam döngüsü boyunca geçerli olmasını şart koşuyor. Bu yaklaşım, projelerin yalnızca başlatıldıkları noktada değil, faaliyet süreleri boyunca sürdürülebilirlik standartlarına uygun kalmasını sağlıyor.
Asgari sosyal güvenlik standartları
Rehber, finansman sağlanan projelerde çevresel faydanın yanında sosyal boyutu da zorunlu kılıyor.
OECD çok uluslu şirketler rehberi
ILO temel sözleşmeleri
BM İş dünyası ve insan hakları ilkeleri
bu çerçevenin dayanak noktaları. Bankaların desteklediği projelerin insan hakları, işçi güvenliği ve yolsuzlukla mücadele gibi alanlarda uluslararası standartlara uygun olması gerekiyor.
Bankaların yapması gerekenler
Veri Altyapısı Kurmak: Kredilerin çevresel ve sosyal etkilerini izleyebilecek sistemler oluşturmak.
Teknik Tarama Kriterleri: Uyumlu varlıklar için BDDK’nın belirlediği teknik kriterlere uygunluk ve bağımsız doğrulama sağlamak.
Vade Boyunca Takip: Krediler yalnızca başlangıçta değil, vade boyunca sürdürülebilirlik kriterlerine uyumlu olmalı ve düzenli olarak doğrulanmalı.
Politika Revizyonu: Bankaların kredi politikaları ESG risklerini kapsayacak şekilde yeniden düzenlenmeli.
Raporlama: 30 Haziran 2025 itibarıyla ilk raporlamalar başladı. Rehber, ilerleyen aşamalarda periyodik raporlamaların (yıllık + çeyreklik) zorunlu hale getirilebileceğini de öngörüyor.
TSRS ve geçiş riski yönetimi
Yeşil Varlık Oranı, yalnızca bankacılık sektörünü ilgilendiren bir düzenleme değil; Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları (TSRS) çerçevesinin de önemli bir parçası.
Bu riskler, sadece iklim odaklı değil; ekonomik dönüşüm sürecinde ortaya çıkan finansman yeniden yapılanması ve piyasa uyumu gibi konuları da kapsıyor. Türkiye’nin GAR adımı, TSRS altyapısıyla birlikte sürdürülebilir finansın yeni omurgasını oluşturuyor. Çok uluslu kalkınma ve yatırım finansmanı kuruluşlarından doğrudan veya dolaylı şekilde sağlanan çevresel sürdürülebilirlik temalı finansal varlıklar, söz konusu finansal varlığa ilişkin teknik kriterlerin ilgili kuruluşlar tarafından teyit edilmesi veya ettirilmesi şartıyla, “uyumlu varlık” değerlendirmesinde “çevresel hedeflere önemli katkı sağlayan finansal varlık” olarak dikkate alınıyor.
Aynı zamanda sermaye piyasaları açısından da, BDDK rehberine baktığımızda, ermaye Piyasası Kurulu ve kabul görmüş uluslararası kuruluşlar tarafından yeşil, mavi, sosyal, sürdürülebilir ve sürdürülebilirlikle bağlantılı borçlanma araçlarına ve geçiş tahvillerine yönelik olarak belirlenen esas ve ilkelere uygun şekilde ihraç edilmiş menkul kıymetler “uygun varlık” olarak dikkate alınır. Uygun varlıklardan yeşil nitelikte olanlar “uyumlu varlık” değerlendirmesinde “çevresel hedeflere önemli katkı sağlayan finansal varlık” olarak, geçiş tahvili niteliğinde olanlar “geçiş finansmanı” olarak değerlendiriliyor.
Kamu otoritelerinin hepsinin bundan sonraki dönemde ESG ile ilişkili hususlarda sınıflandırma ve teknik kriterler ilişkilerini yeniden gözden geçirme zamanı geldiğini anlıyoruz. Bu kapsamda 10 Ağustos 2025 tarihli Resmi Gazete ile Kamu Gözetim Kurumu (KGK) bir adım daha atmış oldu. Resmi gazetede yayınlanan TSRS 7 ve TSRS 9 no.lu standartlarla birlikte eletronik ödeme sistemleri kullanılarak finansal yükümlülüğün ödenmesini ESG bağlantılarını içerecek şekilde nakit akışına bağlanmasını sağlamıştır. Bu değişiklik ile artık önümüzdeki dönem daha çok gündem olacak “Koruma Muhasebesi” kavramıyla birlikte yeni bir yaklaşık ve ileriye dönük “beklenen kredi zararı” değer düşüklüğü modeline de yer verilmiş oldu.
Standartların çok detayına girmeden, TSRS 7 ve TSRS 9 ile birlikte özetleyecek olursak;
-Finansal varlığın nakit akış özelliklerini incelenirken ESG bağlantısının dikkate alındı.
-ESG kriterlerine bağlı kredi, bono, sukuk veya yatırım araçlarının muhasebe sınıflandırılması ve değerlendirilmesinde yasal dayanak sağlanmış oldu.
-ESG skorları ile bağıntılı risk ölçümleri ile bankalara, aracı kurumlara ve kurumsal yatırımcılara teknik verinin önemi vurgulanmış oldu.
-Korunma muhasebesindeki yeni yaklaşık, örneğin karbon fiyat riskleri, enerji fiyat dalgalanmaları (TSRS 9) veya iklim değişikliği risklerini hedge eden sözleşmelerin daha şeffaf raporlanması sağlanmış oldu.
-Risk ölçülmesi ve ESG raporları ile entegre edilmesinin kavramı netleşmiş oldu.
-Elektronik ödeme sistemleri düzenlemesi ile ESG bağlamında dijitalleşme, finansal kapsayıcılık ve karbon ayak izinin azaltılması gibi sosyal ve yönetişim kriterleri ilişkilendirilmesine fayda sağladı.
Sonuç
Türkiye’nin Yeşil Varlık Oranı (YVO/GAR) adımı, finans sektöründe yalnızca yeni bir hesaplama metodu değil, sürdürülebilir ekonomiye geçişin finansal altyapısını oluşturan bir dönüm noktasıdır. GAR, bankaların bilançolarındaki yeşil finansman payını somutlaştırırken, ESG derecelendirme sistemleriyle birlikte kullanıldığında sektör için stratejik bir kaldıraç işlevi görüyor.
Bankaların artık yalnızca finansal performanslarını değil, çevresel ve sosyal etkilerini de ölçen bir sınıflandırma yapması gerekiyor. Bu, kredi portföylerini yeşil, geçiş ve karbon yoğun sektörler olarak ayıran, her birinin ayrı ESG risklerini değerlendiren ve bu verileri düzenli olarak raporlayan yeni bir bankacılık modelini zorunlu kılıyor.
ESG rating ile GAR raporlaması birlikte, hem yatırımcıya hem de düzenleyici kurumlara şeffaf bir tablo sunuyor:
Bu ikili yapı, Türkiye’nin yeşil finans ekosistemini uluslararası düzeyde rekabetçi hale getirecek. Bankalar için bu süreç yalnızca bir uyum yükümlülüğü değil, aynı zamanda yeşil fonlara erişim, yatırımcı güveni ve uzun vadeli risk yönetimi için kritik bir avantaj sağlayacak.
YVO/GAR oranlarını hesaplamak kadar, bu oranların arkasındaki ESG verilerini bağımsız ve metodolojisi sağlam şekilde sunmak, Türkiye’nin sürdürülebilir finans mimarisinin başarısını belirleyecek. Bu nedenle bankaların ESG’ye özel veri altyapısı, ayrı sınıflandırma sistemleri ve bağımsız ESG derecelendirme mekanizmalarını entegre etmesi artık ertelenemez bir gereklilik haline geldi.
Türkiye, bu düzenleme ile hem iç piyasada hem de uluslararası yatırımcı nezdinde güçlü ve şeffaf bir yeşil finans çerçevesi oluşturma yolunda önemli bir adım attı. Şimdi kritik olan, bankacılık sektörünün bu dönüşümü benimseyerek ESG odaklı yeni raporlama dönemini başlatmasıdır. Bu raporlama döneminde KGK düzenlemeleri ile şeffaf ve nakit akışlarıyla ilişkilendirilen ve finansal etkilerinin bağlantısını gösteren raporlamalar kıymetli olacak. Dolayısıyla yeni finansal çağda ESG çok daha önemli bir hale geldi bile. ESG ratinginde (derecelendirme) risk yönetimi ile ilişkilendiren biz teknokratların bu finansal ekosistemde görevleri ve rehberliği önem arz edecek.