“Yağ gibi akan bir dönüşüm”

Ekonomi dünyasının gözünü diktiği sektörler vardır; otomotiv, enerji, inşaat… Ama bazen asıl sessiz kahramanlar gölgede kalır. Türkiye ekonomisinin istikrarlı ama bir o kadar da görünmez lokomotiflerinden biri de madeni yağ sektörü.
Ar-ge’den lojistiğe, kimyasal mühendislikten dış ticarete uzanan bu alan, belki gündelik manşetlerde sık görünmez ama Türkiye’nin üretim gücüne katkısı artık yadsınamaz düzeyde.
Geçtiğimiz haftalarda bu yıl ilk kez düzenlenen Madeni yağlar, endüstriyel yağlar, kimyasallar ve katkı maddeleri gibi birçok alanda uzmanlaşmış 100’ün üzerinde firma ve temsilciliğinin katılım gösterdiği Eurasian Lubricants Show 2025 fuarındaydım. Girişteki standlardan yayılan endüstriyel koku bile bir enerji, bir üretim heyecanı taşıyordu. Madeni Yağ ve Petrol Ürünleri Sanayicileri Derneği (MAPESAD) Başkanı Tayfun Koçak, ziyaretçilerle tek tek ilgileniyor, “Bu organizasyon sektör için tarihi bir adım,” diyordu. O anda fark ettim; yıllardır perde arkasında çalışan bir sektör artık kendini anlatmaya başlamıştı.

Türkiye’nin ‘sessiz ihracatçısı’

Madeni yağ denince çoğu kişinin aklına otomobil motoru gelir. Oysa bu alan, makine, enerji, denizcilik, savunma, tekstil, gıda ve hatta yenilenebilir enerji ekipmanları dahil olmak üzere sanayinin tamamını besleyen stratejik bir üretim dalıdır.
Türkiye’de bu sektör yaklaşık 1 milyon tonun üzerinde üretim kapasitesine ulaşmış durumda. İhracat rakamları da giderek artıyor; Ortadoğu, Kuzey Afrika, Balkanlar ve Türk Cumhuriyetleri, Türk madeni yağlarının ana pazarları arasında.
Tayfun Koçak’a bu büyümenin sırrını sorduğumda tebessüm etti:
“Bizim işimiz sessiz ama etkili. Madeni yağ sadece motoru değil, ekonomiyi de çalıştırır.”
Gerçekten de öyle. Çünkü madeni yağ sanayii, sadece üretim değil, aynı zamanda bilimsel birikim, laboratuvar altyapısı ve yüksek teknoloji yatırımı demek. Her bir formülasyonun arkasında mühendislik, analiz, test süreçleri ve inovasyon var.
Ve Koçak’ın altını çizdiği gibi, “Bu sektör artık sadece iç pazarın değil, küresel tedarik zincirinin bir parçası.” 

Türkiye Madeni Yağ sektörü kendi sahnesini kurdu

MAPESAD son yıllarda sektörü yalnızca temsil eden bir yapı olmaktan çıktı; artık uluslararası görünürlük kazandıran bir dönüşüm platformu haline geldi.
2025 yılı bu anlamda gerçek bir dönüm noktasıydı. Bu yıl ilk kez düzenlenen Eurasian Lubricants Show, yalnızca bir fuar değil, Türkiye madeni yağ sektörünün kendi sahnesini kurduğu bir güç gösterisiydi.
MAPESAD Başkanı Tayfun Koçak, organizasyonu “dernek ve sektör için çok kıymetli bir kazanım” olarak tanımladı.. Koçak’a göre bu etkinliğin değeri, sadece katılımcı sayısında değil; STK’ların kendi alanlarında örgütlenebilme ve sektöre yön verebilme iradesini göstermesinde yatıyor.
Yüksek maliyetli uluslararası fuarlara yerli bir alternatif oluşturan bu girişim, hem firmalara nefes aldırdı hem de Türkiye’nin sanayi örgütlenme kültürüne yeni bir sayfa ekledi.
Fuarın başarısı, sektörün potansiyeline adeta ayna tuttu: 20’nin üzerinde ülke, 100’ü aşkın marka ve binlerce profesyonel İstanbul’da buluştu. Bu tablo, Koçak’ın “Türkiye madeni yağda artık sadece tüketici değil, yön verici ülke konumunda” sözlerini doğrular nitelikteydi.

Koçak, sohbetimizde özellikle üç konuya dikkat çekti:
1.⁠ ⁠Ar-Ge yatırımlarının önemi – Katkı maddeleri ve performans test laboratuvarlarının yaygınlaşması gerekiyor.
2.⁠ ⁠İhracat odaklı büyüme – “Bizim ürünümüz litreyle değil, güvenle satılır,”
3.⁠ ⁠Yerli üretim kapasitesinin korunması – Haksız rekabet ve ithalat baskısına karşı sektörün ortak hareket etmesi gerektiğini vurguladı. Kısacası MAPESAD, üreticiler arasında rekabeti değil, dayanışmayı önceleyen bir dil kuruyor.

Ekonomiye katkısı sessiz ama derin

Madeni yağ sanayii, Türkiye’nin cari açığının azaltılmasına doğrudan katkı sağlayan sektörlerden biri. Çünkü yerli üretim arttıkça ithalat bağımlılığı düşüyor. Aynı zamanda ihracatın artmasıyla döviz girdisi sağlanıyor.
Üstelik bu sektör, yüksek teknoloji ve mühendislik ağırlıklı istihdam yaratıyor. Kimya mühendisleri, kalite kontrol uzmanları, lojistik planlayıcılar, saha teknisyenleri…
Bir başka deyişle, madeni yağ üretimi sadece fabrikalarda değil, laboratuvarlarda, üniversitelerde, hatta startup’larda bile katma değer yaratıyor.
Koçak’ın şu sözü aslında tabloyu özetliyor:
“Türkiye sadece bölgesel değil, küresel bir oyuncu olma yolunda ilerliyor. Bunun için her damla üretim, ekonomiye bir katkıdır.”

Ev Tekstilinde Yeni Bir Sayfa: Murat Şahinler Dönemi

Geçtiğimiz günlerde Türkiye Ev Tekstili Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TETSİAD)’da seçim heyecanı yaşandı ve Murat Şahinler yeni başkan seçildi.

İki listenin yarıştığı genel kurulda, Ufuk Ocak 403 oy alırken, Şahinler, 524 oy ile TETSİAD başkanlık koltuğuna oturdu.
Öncelikle, sektör adına kendisini yürekten tebrik edelim.

Yapılan seçimde ipi göğüsleyen Murat Şahinler’in “Birlikte olursak güçlü oluruz.” sözü, aslında Türk sanayisinin genel ruh halini yansıtıyor.
Bir önceki yazımda da değindiğim gibi, gerçek kalkınma sadece büyüme rakamlarında değil; birlikte üretmeyi, birlikte güçlenmeyi başarabilen bir vizyonda gizli.
Şahinler’in seçim sonrası verdiği birliktelik mesajı da tam olarak bunu anlatıyordu.

Şahiner; Ev tekstilinde yeniliği, dijital dönüşümü ve sürdürülebilirliği merkezine alan bir dönem başlatacaklarının mesajını verirken, göreve gelir gelmez “Bu sadece bir yönetim değişimi değil; yeni bir vizyonun başlangıcı” diyerek iddiasını ortaya koydu.
Yeni dönemde TETSİAD bünyesinde kurulacak Ev Tekstili Akademisi, Dijital Dönüşüm Merkezi, Yeşil Sertifika Programı ve Genç TETSİAD Komisyonu gibi yapılar, sektörün ikinci ve üçüncü kuşak temsilcilerini sürece aktif biçimde dahil edeceğini açıkladı

Tüm yazılarını göster