Yeni ittifaklar, anayasa değişikliği ve kriz beklentileri üzerine

Mete BELOVACIKLI İZ DÜŞÜMÜ

Önce seçimin ardından yapılan yorumları bir kenara bırakalım.

Bırakalım çünkü işine gelen işine geldiği gibi yorum/açıklama yapıyor.

Misal, CHP yöneticisi Gökhan Zeybek’e göre otobüs terminallerinde kiralanan otobüsleri saymışlar ve böylelikle seçimin/seçmenin nabzını tutmuşlar.

Misal, CHP Genel Başkanı’na göre öyle iyi aday belirlemişler ki seçimi kazanmışlar.

Oysa adaylar bu kadar iyiyse İzmir’de niye oy kaybetmişler, yanıt veren yok.

Ya da neredeyse 15 milyonu bulan sandığa gitmeyen/gidip geçersiz oy kullanan seçmen ne anlama geliyor ilgilenen yok.

İktidar kanadına da bakarsanız, ekonomik sıkıntılar, tabandan kopuk adaylar sanki seçim sonuçlarına hiç etki etmemiş de oylar kendiliğinden erimiş.

Oysa iktidar ve muhalefet kanadı için iki net tablo var ortada. Ve bu tablo önümüzdeki günlerde anayasa değişikliği başta olmak üzere siyasi hamleleri etkilemeye devam edecek.

Muhalefet kanadındaki tablo şu:

Bugün sanki yokmuş gibi davranılsa da Kılıçdaroğlu’nun inşa ettiği ittifak siyaseti bütün ağırlığı/haklılığı ile ortada duruyor. Keza bu siyasetten uzaklaşanların nereye doğru evrildiği de ortada; bakınız İYİ Parti örneği…

Birçok örnek verilebilir ama Kılıçdaroğlu’nun 2017’deki Adalet Yürüyüşü ile başlayıp, İYİ Parti’ye 15 CHP milletvekilini geçici olarak transfer etmesiyle devam eden ve 6’lı masa ile genişleyen süreçteki etkinliği hem Erdoğan karşıtı siyasi güçlerin bir arada durabileceğini gösterdi hem de Millet İttifakı’nın kurulmasına yol açtı. Bu birliktelik 2019 da Ankara ve İstanbul belediye başkanlıklarının el değiştirmesi ile ivme kazanıp bugüne gelindi. “Madem o kadar başarılıydı bu iş, 2023 seçimlerinde niye işe yaramadı” derseniz, “cevabı İYİ Parti’de” derim.

Bunları neden anlatıyorum? Bugün artık 6’lı masa yok. Ama başta Anayasa değişiklikleri olmak üzere bundan sonraki her siyasi açılıma karşı CHP’nin müttefikleri ile birlikte hareket etmesini gerektiren bir meclis aritmetiği var. Tersi mecliste geniş bir sağ koalisyon ortaya çıkarır ki bir sonraki seçimlerde ortada zafer şarkıları söyleyen ne muhalefet kalır ne muhalefet partileri.

İktidar kanadındaki tablo ise şu:

Genel Başkan’a karşı çıkamayıp her türlü eleştiriyi kapalı kapılar ardında yapan AK Parti yöneticileri ve parti içi gruplar şimdi seçim yenilgisini birbirlerinin üzerine atarak parti içindeki durumlarını/mevzilerini korumaya çalışıyorlar. Bir taraftan da ortakları MHP’yi eleştirmeyi ihmal etmiyorlar. Oysa iktidarın önünde uygulanacak zorlu bir ekonomik program var. Ve bu program geniş bir siyasal/sosyal mutabakat olmazsa toplumsal çalkantılar yaratmadan uygulanamaz.

Sadece ekonomik program mı? Bu mutabakat sağlanamadan istenen Anayasa değişiklikleri başta olmak üzere hiç bir siyasi adım da atılamaz.

İktidar ve muhalefetin içinde bulunduğu tabloları birleştirip, konuyu açalım…

Anayasa değişikliği için en az 360 milletvekilinin oyu gerekiyor. Bu sayıya ulaşıldığında değişiklik halkoyuna sunulabiliyor. Ki son seçimin aritmetiği halk oylamasının sonuçları konusunda iktidar kanadını tedirgin ediyor. Halkoyuna sunulmadan bir anayasa değişikliği yapılabilmesi içinse 400 milletvekilinin kabul oyu kullanması gerekiyor.

Cumhur İttifakı’nın oy kullanabilecek milletvekili sayısı toplam 313. Bu sayıya ancak İYİ Parti, HÜDAPAR, DSP, Gelecek, DEVA, YRP, Saadet Partisi ve DP ile bağımsız milletvekilleri eklenirse 360 barajı ucu ucuna aşılıyor. Ki Saadet Partisi, DP ve İYİ Parti ile bağımsızlardan kimi isimlerin Cumhur İttifakı ile iş birliği yapmayacakları da biliniyor. Yani bu partilerin fire vermesi gayet makul… Yani anayasa değişikliği tartışmaları siyaseten yaşanacak çeşitli krizlere de gebe.

Peki, ama anayasa değişikliğinden kasıt ne?

Bir; AK Parti tarafında Erdoğan’a bir kez daha cumhurbaşkanı seçilme hakkı tanıyacak bir değişiklik ile seçilmek için gerekli oyu yüzde 51’den 40’a düşürme formülü dile getiriliyor. Erdoğan’ın bir kez daha seçilebilmesine olanak sağlayacak değişikliğe “şimdilik” MHP’nin bir itirazı yok. Ama yüzde 51’in değiştirilemeyeceği bizzat Bahçeli tarafından açıklandı.

İki; parlamenter sisteme dönüş için anayasa değişikliği. Parlamenter sisteme dönüşe de “şimdilik” MHP evet demiyor. Ama MHP dışındaki bütün partilerin böyle bir öneriyi destekleyecekleri biliniyor. AK Parti içindeyse bu konu enine boyuna tartışılıyor.

Ve sanırım devletin güvenlik gereksinimleri ve orta vade planları bu tercihlerin belirlenmesinde rol oynayacak. Bu da yeni ittifakların, yeni isimlerin, yeni söylemlerin gündeme gelmesini kaçınılmaz kılacak.

Tüm yazılarını göster