Küresel piyasalarda 2008 benzeri kriz sinyalleri!

Küresel piyasalarda 2008 benzeri kriz sinyallerin güçlendiğine dikkat çeken uzmanlar, birçok riskin birleştiğine işaret ediyor. Uzmanlar, finansal sistemdeki kırılganlığın giderek büyüdüğünü ve gidişatın belirsiz olduğunu vurguluyor.

ŞEYDA UYANIK |

Piyasalarda oynaklık hızla artarken uzmanlar, 2008’dekine benzer finansal krize yol açan riskli uygulamaları hatırlatan tehlikeli bir tabloya dikkat çekti. Borsalarda son haftalarda yaşanan sert hareketler, dünyada ekonomi ve finans sistemine hâkim olan derin belirsizlikle artan riskler önemli işaretler olarak görülüyor.

The New York Times gazetesinde yayımlanan “Küresel Piyasalarda Kriz Alametleri Artıyor” başlıklı analize göre, riskleri büyüten unsurlar tek bir başlıkla açıklanamayacak kadar çok çeşitli oldu.

Riskleri artıran yalnızca yapay zekâ yatırımlarına akan yüz milyarlarca doların şişirdiği balona dönüşme ihtimali olmazken, kripto paraların, değerlerinin tarihi zirvelerden sert düşüş yaşamasına rağmen, geleneksel bankacılığa hızla entegre olması da endişe kaynağı oluyor. Bir diğer risk de bazı bankaların “çılgın” kredi vermeleri sonucu ortaya çıkan milyar dolar büyüklükte olabilecek iflaslar ve küresel finans sisteminde istikrarsızlığın da derinleşmesi oluyor.

Riskleri artıran unsurlar büyüyor

Riskleri artıran bir başka seçenek de ABD başta olmak üzere birçok ülkede ulaşılan devasa kamu borçları oluyor.

Başkan Donald Trump'ın öngörülemez politikaları ve ekonomik ajandasının temel taşı olan gümrük tarifelerinin ABD Yüksek Mahkemesi tarafından anayasaya aykırı bulunma ihtimali, finansal belirsizliği daha da artırıyor.

Harvard Üniversitesi’nden Prof. Kenneth Rogoff, “Oynaklık göstergelerinin yakın zamana kadar bu kadar düşük kalmasına şaşkınım” derken, piyasa değerlemelerinin riskleri doğru yansıtmadığına dikkat çekiyor.

S&P 500 endeksi, son dönemdeki düşüşlere rağmen hâlâ yılbaşından bu yana yaklaşık yüzde 14 oranında primli olsa da Rogoff, bu durumun “geniş tabanlı bir ekonomik büyümenin” habercisi olmadığını düşünüyor.

Yapay zekânın piyasalara yansıması

Rogoff’a göre borsada primli fiyatlamaların temelinde, gelecekteki güçlü büyüme beklentisi yerine yapay zekânın verimliliği artıracağı ve istihdamı azaltacağı öngörüsü yatıyor. Rogoff, “Şirketler çok sayıda çalışanı işten çıkaracağını düşünüyor; bu nedenle kârların yüksek olacağına inanıyorlar” diyor.

Bugün yapay zekâ veri merkezlerinin inşası ekonomiyi kısa vadede canlandırsa da bu tesisler tamamlandığında yalnızca sınırlı sayıda çalışanla faaliyet göstereceği için yaratılan ekonomik hareketliliğin kalıcı olmayacağı ifade ediliyor.

Büyüme sonsuza dek sürmez!

Nvidia gibi şirketlerin 5 trilyon dolara ulaşan piyasa değerleri, büyüme sonsuza dek süreceği varsayımına dayanıyor. Ancak milyarlarca dolarlık yatırımlara rağmen şirketlerin karlılığı istenilen seviyeye henüz ulaşmadı.

Bazı uzmanlara göre, büyük teknoloji şirketlerinin yarattığı ekosistemde birbirleriyle yaptıkları işlemler, değerlemeleri yapay şekilde şişiriyor.

Şirketlerin hisselerini yukarı çeken unsurlardan biriyse regülasyonlardan büyük ölçüde muaf olan “gölge” bankaların verdikleri krediler olurken, bu finansmanlar şeffaf olmadığından risk seviyesini ölçmek zorlaşıyor.

Sistemde bulaşma riski

Trump yönetimiyle birlikte, yatırımda güvenlik algıları değişirken, birçok ABD vatandaşı uzun vadeli emeklilik birikimlerini riskli varlıklara da yönlendirmeye başladı.

Varlıkların bu şekilde karışması, finansal sistemi “bulaşma riskinden” korumayı zorlaştırıyor. Bazı uzmanlar, bu durumu 2008 Küresel Finans Krizine yol açan uygulamaların tekrarına benzetiyor.

Yale Üniversitesi Hukuk ve Finans Profesörü Natasha Sarin, "Bu oldukça endişe verici. Deneyimli finans uzmanları bile riskleri tam olarak bilmiyor" diyor.

Kamu borçları sorunu

İngiltere Merkez Bankası (BoE) Başkanı Andrew Bailey, geçen ay özel kredi firmalarının riskli borç verme uygulamaları konusunda uyarıda bulunurken, 2008 çöküşünden önceki uygulamalara benzettiği sistem için "alarm zillerinin çalmaya başladığını" söylemişti.

Uluslararası Para Fonu (IMF) geçen ay "finansal istikrara yönelik yeni tehditler" konusunda benzer bir uyarı yaptı

Büyük yatırım bankaları da yaklaşan çöküş ihtimalini görürken, fırtına öncesinde yükseliş pay almak da istiyorlar.

Cornell Üniversitesi’nden Eswar S. Prasad, "Büyük yatırım bankalarının çoğu iki tarafı da idare etmeye çalışıyor" derken, ABD ve diğer büyük ekonomilerin kamu borçlarının da ek bir endişe kaynağı olduğunu açıkladı. Prasad, finansal sistemdeki kırılganlıkların ciddi olduğunu ve "arka planda büyüyen daha büyük sorunun gelişmiş ekonomilerdeki kamu borçları" olduğunu söyledi.

“Nereye varacağını kestirmek çok zor”

ABD’nin kamu borcu 38 trilyon dolar olurken, ekonomik büyüklüğünün yaklaşık yüzde 125’ine ulaştı.

Nisanda Trump’ın başlattığı ticaret savaşları, ABD’ye güveni zaten sarsarken, ekonomistler Alan J. Auerbach ve William Gale’in hazırladığı çalışmada bu borç yükünün "sürdürülemez" olduğuna vurgu yapılmıştı.

Çalışmada, mevcut borç seviyelerinin "ülkenin küresel ekonomik liderliğini, doların rezerv para statüsünü ve Hazine tahvillerinin güvenli liman konumunu” tehdit edebileceğine işaret edilirken, bu durumun ABD tarihinde hiç yaşanmadığı da belirtildi.

Biriken risklerin endişe verici olduğunu söyleyen Rogoff, "Bu işin nereye varacağını kestirmek çok zor. Gidişat hakkında iyi hislere sahip değilim” diye de uyarıyor.

Satışı yasaklandı: Bakanlık bir oyuncağı piyasadan toplatıyor ABD, sığınmacıların çalışma izni süresini 5 yıldan 18 aya düşürdü Bakanlık çalışmalara başladı: Okula başlama yaşı değişecek mi? Kritik tarih belli oldu: Asgari ücrete ne kadar zam yapılacak? Tok-Yat geleneksel dürümünü Türkiye’ye açacak “Fıstık stratejik ürün kapsamına alınsın”