Şikayet etme alışkanlığından kurtulmak için ne yapmalı?

Kendi hayatınızı bir sinema filmi gibi düşünün; bu filmde sürekli şikayet eden bir karakter olarak görünüyorsunuz. Bu durumda, filmde kahraman değil kurban rolündesiniz demektir. Filmin konusu da macera değil, daha çok drama olacaktır.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Şikayet etme alışkanlığından kurtulmak için ne yapmalı?

TUNÇ DİPTAŞ 

Sosyal bağ kurmanın en kolay ancak en olumsuz yolu, herhangi bir konuda şikayet etmektir. Sosyal ilişkilerde zehirli bir etki yaratabilir. Yaratıcılık potansiyelimizi ve yaşam zevkimizi gölgeleyen bu zehirden kurtulmak için ne yapmalı? 

Geçtiğimiz günlerde önemli bir firmanın CEO’suyla buluştum. Buluşmanın amacı, şirketteki yöneticilerin performansını ve liderlik becerilerini nasıl geliştirebileceğime dair fikir edinmekti.

CEO’ya, firmanın ve kendisinin vizyonunu, amacını, güçlü ve zayıf yönlerini ve takımı için düşündüklerini anlamak için sorular sordum.

Bir sordum bin ah işittim derler ya işte öyle. Tam iki saat boyunca şu sözleri dinledim:  

Çalışanların eğitim seviyesi düşük… Egoları çok yüksek, gelişime kapalılar… Başarılı olabilecek insanları bulmak çok zor… Ekonomi her geçen gün kötüleşiyor… Dolar hızla yükseliyor… Ülkenin içinde bulunduğu belirsizlik başarıya engel oluyor…

Bütün toplantı, CEO’nun kontrol edebileceği veya edemeyeceği konularla ilgili şikâyetleriyle geçti. Her ne kadar pozitif yönlere çekmeye çalıştıysam da şikayet etmesini engelleyemedim.

Anladım ki bu kişi, hayallerini, amaçlarını ve hedeflerini konuşmak yerine, çevrede olup bitenlerden ve diğer insanların davranışlarından şikayet etmeye odaklanmış.

Oysaki gerçek liderler, şikâyet etmeyi sadece zaman kaybı olarak görmekle kalmaz; aynı zamanda bu alışkanlığın ekip ruhu ve motivasyonunu da olumsuz etkilediğini bilirler.

Birlikte çalışacağım kişilerde aradığım ilk özellik, gelişime ve geri bildirime açık olmalarıdır. Sürekli şikayet etmek ise bizi gelişime ve geri bildirime kapatarak, özümüzden ve saf enerjimizden uzaklaşmamıza neden olur.

Peki neden şikâyet ederiz? Şikâyet etme eğilimimizin altında yatan sebeplerden biri, kendi yetersizliklerimizle yüzleşmekten kaçınmamızdır. Yetersizlik duygusuyla başa çıkmak istemeyen bireyler, kendilerini rahatlatmak için şikâyet etmeyi tercih ederler. Şikâyet etmek, kişiye kendini güvende hissettirir çünkü kendi sorumluluğunu almak yerine dış faktörleri suçlamak daha kolaydır.

Ayrıca, sosyal bağ kurmanın ve ilgi çekmenin en kolay ancak en olumsuz yolu, herhangi bir konuda şikayet etmektir. Şikayet eden biri, anında dikkatleri üzerine çeker; kendisini önemli hisseder ve maalesef olumsuz da olsa ilgi görür. Şikayet, başlangıçta bir bağ kurma aracı gibi görünse de aslında sosyal ilişkilerde zehirli bir etki yaratabilir.

Yaratıcılık potansiyelimizi ve yaşam zevkimizi gölgeleyen bu zehirden; şikayet etme alışkanlığından kurtulmak için ne yapmalı? 

Farkındalık, hayatımızı daha iyi yaşamanın ilk adımıdır. Şikayet ettiğiniz her anın farkına varın ve genellikle neden şikayet ettiğinizi not edin. 

Kabullenebilmek, en büyük ikinci erdemdir. Şikayet etmek yerine önce var olan gerçekliği kabul etmeyi seçerek, yaşadığımız durumları anlamlandırabiliriz.

Hayatta her zaman iki gerçeklik vardır: Kontrol edebileceğiniz veya edemeyeceğiniz şeyler. Ülkenin yönetiminde yer almıyorsanız ülkenin durumundan, ekonomiyi yönetmiyorsanız doların durumundan şikayet etmek sadece zaman kaybıdır. Kontrolünüzde olan, sorumluluk alabileceğiniz aktivitelere odaklanırsanız, duygularınızı yönetirseniz daha az zamanda daha çabuk yol alırsınız. 

Sürekli şikayet eden insanlarla mümkün olduğunca az bir araya gelmeye çalışın. Birlikte olmanız gerektiğinde, şikayet etmenin zaman kaybı olduğunu ifade edin ve bu konuda farkındalık yaratmaya çalışın. Unutmayın, insan en çok vakit geçirdiği beş kişinin ortalamasıdır. 

Hayaller kurun ve bu hayalleri gerçekleştirmek için küçük adımlar atarak harekete geçin. Risk alarak cesaret etme kasınızı geliştirin. Bu şekilde ilerlediğinizde, şikayet etmeye vakit kalmadığını göreceksiniz. 

Kendi hayatınızı bir sinema filmi gibi düşünün; bu filmde sürekli şikayet eden bir karakter olarak görünüyorsunuz. Bu durumda, filmde kahraman değil kurban rolündesiniz demektir. Filmin konusu da macera değil, daha çok drama olacaktır.

Hayatı ya harekete geçerek, cesaret ederek kahraman rolünde ya da şikâyet ederek kurban rolünde yaşarsınız; ikisi bir arada olamaz. 

Harekete geçen şikayet etmez, şikayet eden ise harekete geçmez. Seçim sizin.