CHP’li Ateş'ten KGF çağrısı: Yüksek faiz ve kontrollü döviz kuru iflasları ve işsizliği patlatacak
CHP Bolu Milletvekili Türker Ateş ekonomide uygulanan yüksek faiz ve kontrollü kur politikasının sanayici, esnaf ve tüccar zor durumda bıraktığını dikkat çekerek, acil Kredi Garanti Fonu (KGF) desteği çağrısında bulundu.
Haber Merkezi |ANKARA (EKONOMİ) CHP Bolu Milletvekili ve TBMM Sanayi ve Enerji Komisyonu Üyesi Türker Ateş, ekonomide uygulanan yüksek faiz ve kontrollü kur politikasının reel sektörü çökme noktasına getirdiğini söyledi.
Acil Kredi Garanti Fonu (KGF) desteği çağrısında bulunan Ateş, “Sanayici, esnaf ve tüccar tarihinin en zor günlerini yaşıyor. Bankaların uyguladığı faiz oranları yüzde 60’ı aşmış durumda. Bu koşullarda üretim yapmak, ticaret yapmak, ayakta kalmak bile imkânsız hale geldi. Düşen resmi işsizlik rakamları gerçek durumu yansıtmıyor. Geniş tanımlı işsizlik olarak bakabileceğimiz atıl işgücü pandemi seviyelerinde seyrediyor. Faiz indirimleri başlamışken nefes almayı uman sanayici ve tüccar, son faiz artırımı ile canından bezmiş durumda. Sadece faiz artışları ile ilerleyen Şimşek programı sanayici ve üreticinin mezarını kazıyor” dedi.
“İflaslar ve işsizlik dalgası kapıda”
İktidarın yüksek faiz ve dövizi baskılayan politikasının, enflasyonu düşürmek bir yana, üretimi boğduğunu ifade eden Ateş, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Üretim maliyetleri katlanıyor, ihracatçının rekabet gücü kırılıyor, iç piyasada ise alım gücü düşerken borç yükü artıyor. Bu sürdürülebilir bir model değil. Politikalar değişmezse zincirleme iflaslar ve işsizlik dalgası kaçınılmaz. Acilen üretici ve ticaret erbabı için KGF teminatlı uygun faizli kredi paketlerinin açıklanmalı. Artık dayanacak gücü kalmayan binlerce işletme var. Bu işletmeler kapanırsa yalnızca üretim değil, istihdam da durur. KGF destekleri bir an önce yeniden devreye alınmalı, yoksa 2025’in ikinci yarısı çok daha ağır geçecek. Ekonomik büyümeden bahsediliyor ama sanayinin milli gelir içindeki payı düşüyor. Sahada çarklar duruyor. İktidar yalnızca mali piyasaları değil, üretim ekonomisini de dikkate alan bir politika izlemek zorunda. Aksi halde ağır bir sosyal fatura ile karşı karşıya kalırız.”
